Yaklaşık 10 yıldır gündeme getiriyoruz;
2004 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı İlkay Kamil'e sormuştuk;
"Dershanelerde çalışan devlet öğretmenleri için neden önlem alınmıyor" diye...
"Halledeceğiz" demişti...
2007 yılında bakan olan Canan Öztoprak'a ithafen çok sayıda yazı döşedik:
"CTP buna ne zaman dur diyecek" diye sorduk...
"Çözüm arıyoruz" cevabı almıştık...
2010'da Kemal Dürüst Eğitim Bakanı oldu, bir kaç kez yüz yüze görüştük bir kaç kez de epey ağır yazı yazdık ve sorduk;
"Dershane sahibi olan devlet öğretmenleri kim" diye...
"Denetleme altına alacağız, bunun üzerine çalışıyoruz" demişti...
Onun da gücü yetmedi!
Sonra Nazım Çavuşoğlu geldi makama, bir süre bunların peşinden koşturdu ama o da başaramadı...
Kemal Dürüst bir kez daha bakan oldu, denetmenler denetler gibi güründü ama sonuç yine nafile...
Mutlu Atasayan en kısa bakanlık yapan kişi olup, geldiğiyle gittiği bir olunca, buna bir de kurultay ve seçim süreci eklenince ne suya dokundu ne sabuna...
Dershane mafyası son 10 sene içinde kendini devletin tepesinde gören canavara dönüştü ve kendi hegemonyasını çoktan ilan etti.
Şimdi öğretmen olması gereken ama evde oturan çok sayıda yeni mezun varken, devlet okullarında olması gerekenler, maaşlarını özel dershanelerde katlıyorlar...
...
Dün Bakan Mustafa Arabacıoğlu ile program yapınca ona da sorduk dershane mafyasanı...
En azından eski bakanlar gibi olayı geçiştirmedi ve parmağının arkasına saklanmadı...
Ve acı gerçeği ağzından çıkardı;
"Dershanede çalışan ve devlette öğretmen olan öğretmenler dershanelerin koruması altındalar..."
Nasıl gerçek ama?
Aslında bu gerçek devletin zavallığının gerçeğidir...
Dışarıda binlerce öğretmen işsiz, ama devletet çalışan yüzlerce öğretmene bu yetmiyor kendilerini dershanelerin koruyucu kanatları altına bırakmışlar...
Paraya 'para' demiyorlar!
'Kıytırık devlet" dediğimiz zaman kızanların kulakları çınlasın...
...
Arabacıoğlu çok açık konuştu;
"Biz bunları denetleyemiyoruz" dedi!
Devlet fakir, dershane zengin olunca olacağı buydu zaten...
Denetmenler zaman zaman dershanelere baskın giderlermiş ama daha bakanlığın kapısından çıkmadan baskınlar dershane sahiplerine uçurulurmuş...
Mafya meğerse devletin içine de girmiş...
Ayrıca, çok özel kameralarla donatılmış dershaneler, denetmenler daha arabadan iner inmez önlemini alır ve öğretmenleri zula yaparmış...
Peki bazı öğretmenler yasal olmadığı halde nasıl dershane sahibi oluyor?
O da basit;
Eşini, kızını ya ad oğlunu şirketin sahibi yap, yasal olmayan şey anında yasal olsun...
Bunları ben desem hadi neyse!
KKTC devletinin temsilcisi ve Milli Eğitim Bakanı söylüyor...
İster gülün, istersen ağlayın ama durum böyle!
Ne acı değil mi?


Popülizm bu!

“Kanser Hastalarına Yardım Derneği'ne katkı koymaya parası olmayan Hükümetin, İspanya'da 30 Nisan'da yapılacak ISKA DÜNYA KICKBOKS ŞAMPİYONASI'na katılım için KKTC Judo Hapkido ve Kickboks Federasyonu'na 14.810 Euro (Ondört Bin Sekizyüz on) verdiğini biliyor musunuz?
Bu ülkede kaç kişi bu sporla (iki kişinin birbirine tekme atması şayet sporsa tabii) ilgilidir?
Popülizm ve Siyasi Yatırım denen şey budur işte…”
(Ülker FAHRİ)


“Beni de hapse gönderin!”


“Bir kadın olarak ordu ve militarizimle doğrudan ilişkilendirilmesem de, Murat Kanatlı'ya verilen hapis cezasına sessiz kalırsam kendimi savaşlara suç ortağı olarak göreceğimden dolayı; ezmeyi, ezilmeyi; emir vermeyi, emir almayı; öldürmeyi, öldürülmeyi; savaşı, askerliği, şiddeti yaşamımızın her alanına sindirten, meşru kılan militarist anlayışı reddediyorum.
Kadını; askerlerinin annesi, eşi, hemşiresi, cephe gerisindeki gücü..vs olarak konumlandırdığı kurum karşısında ben de vicdani ret hakkımı kullanıyorum. Sizin şiddet içeren, kanlı eylemleriniz hiç bir noktasında olmayacağım.
Beni de hapse gönderin!
(Alev ŞENSOY)



MESAJ KUTUSU

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI
, siz yerel seçimler için gün saymaya devam edin partiniz sizi bu konuda ‘veto’ etmeye hazırlanıyor. Buna rağmen bağımsız olarak aday çıkar mısınız artık o da sizin bileceğiniz iş…

Sayın Mehmet ERÜLKÜ, DP-UG İskele belediye başkan adaylığı için dün akşam teklif aldığınızı öğrendik. Eninde sonunda olacağı belliydi. Eğer Alanlı’nın da tam desteğini alabilirseniz şansınız epey yüksek!

Sayın Birikim ÖZGÜR, LTB başkan adaylığı için adınızın geçmesi bile Lefkoşa’da heyecan yarattı. Meclis’in en iyilerinden birisi olarak eğer teklif gelirse hiç tereddütsüz kabul edin.

Sayın Nazan ER, TC Lefkoşa Büyükelçiliği basın ataşeliği görevinizin dün itibarıyla sona erdiğini ve emekli olduğunuzu buruk bir mutlulukla öğrendik. Yeni yaşamınızda sağlık ve mutluluklar dileriz.

Sayın Teberrüken ULUÇAY, vatandaş yeni çipli kimlik kartlarının ne zaman çıkacağını sormaya başladı. Bizden hatırlatmamamızı istedi…

Sayın Hamit BAKIRCI, bakan olduktan sonra sigara tüketimini ikiye katladığınızdan şikayetler geliyor. Ülkeyi tek başınıza kurtaramazsınız, kendinizi ve aileyi de ihmal etmemek lazım değil mi?

Sayın Ejder ASLANBABA
, bölgede tepki oylarını toplamak için kendinize genç bir ekip kurduğunuzu söylüyorlar. Şu ayda 100 sterline daire işi doğruysa bari biz de gelelim oyumuzu orada kullanalım…

Sayın Erkut YILMABAŞAR,
kolay habercilik yapıp basında bir yerlere gelmeyi düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bari haber başlıklarını değiştirin de sizin de biraz alın teriniz olsun. Bir başkan adayına hiç yakışmıyor!

Sayın Ömer GÜR, hem sendikacı hem müsteşarlık olayı önce biraz tepki alsa da birkaç güne kadar unutulur gider. Stres yapıp da kendinizi sıkıntıya sokmayın. Kedi ulaşamadığı ciğere ne dermiş bilirsiniz…

Sayın Ahmet KAPTAN,
devlet üst kademeleri artık neredeyse dolmak üzere. Bazı sendikacılar makam sahibi olurken sizin başınız kel değil ya! Sanırız bir yerde taktik hatası yaptınız…

Sayın Vehip NEKİPZADE, parti dışı bazı güçler Lefke’de ortalığı karıştırmak için düğmeye bastı. Sağduyuyu elden bırakmayıp söylentilere kulak asmamanız öneriliyor. Bizden iletmesi!..

Sayın Özdemir TOKEL, yerel seçimlere yönelik yeni bir program arayışı içine girmişsiniz. Mangal başı mı olacak yoksa barbekü mü merak konusu olmuş. Yeme içme olursa muhakkak bereket de var demektir!

Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ,
ülkedeki mevcut üniversitelerimizin hepsi de yapı olarak uzay üssüne benzerken YÖDAK’ın izbe bir mekanda yer alması biraz ayıp kaçmıyor mu? Bu konuda bir atılım yapmakta yarar görüyoruz…

Sayın Mehmet TATAR, Devlet Laboratuarında bir ilk yaşandı ve emekliliği gelmeyen birisi görevden alındı. Talih kuşu da size kondu. Vardır bunda da bir hikmet, sıkıntı yapmaya bile değmez…

Sayın Ahmet BENLİ
, siz gelin daha fazla uzatmayıp aday olduğunuzu kamuoyuna açıklayın ki millet rahat bir nefes alsın. Diğer partilerin adayları daha kesin değil ama sizin kazanma şansınız yine çok yüksek…Kırgın UBP’liler sağ olsun!


Günün Fıkrası

Kadınlar dağıtınca


İki komşu kadın hafta sonu kocaları olmadan yemeğe çıkmışlar.
Yemekten sonra bara falan derken sabaha doğru iyice sarhoş eve yürümeye başlamışlar. İyice sıkıştıklarını fark etmişler ama etrafta tuvalet falan bulamamışlar, mezarlığın yanından geçerken biri
- "Hadi şurada yapalım kimse görmeden" demiş, başka çare de yok, korka korka girip bir kenarda islerini bitirmişler.
Temizlenmek için bir şey bulamadıklarından biri külotunu çıkarıp kullanmış, diğeri eve böyle dönemem diye oradaki çelenklerden düşmüş bir bandı alıp kullanmış.
Sabah kocalardan biri uyanıp karısını donsuz olarak sızmış görünce telefona sarılıp öbürünü aramış:
- Yahu biz fena boynuzlandık galiba. Karım eve sabaha karşı ve donsuz olarak dönmüş...
- Sen gene iyisin , bizimkinin kıçına "seni asla unutmayacağız" diye bir de kart yapıştırmışlar..