29 Haziran yerel seçimlerinde Girne, Mağosa ve Lefkoşa’yı kaybeden CTP, bu ilçelerden ikisinde (Mağosa ve Girne) bazı CTP’liler ilçe binalarını basıp, kapıları kırıp, isyan etmişlerdir. Ancak bu isyanın sebebi gerçekten de belediyelerin kaybedilmesi midir?
Daha önceki milletvekili seçimlerinde Mağosa’da Sonay Adem’e, Girne’de Kalyoncu’ya, Güzelyurt’da Fatma Ekenoğlu’na karşı parti içerisinde yapılan hoş olmayan davranışların komisyon raporları ile belgelenmesine rağmen, olaylar örtbas edilmiş ve üzerine gidilmemiştir. Daha önce UBP’de alıştığımız yeğen-akraba-partili kayırmacılığı bir hastalık gibi CTP’ye de bulaşmış ve yerel yönetim seçimlerinde halkın taktirine bırakılmıştır.
Girne belediyesindeki birtakım taşeron şirketlerine 20 bin TL’ye kadar ihale verilmiş ve bunun da devamı gelmiştir. Girneli bir iş adamıyla bizzat görüşerek anlattıklarını hayretler içerisinde dinledim. İşte size bu iş adamın anlattıklarına bir örnek: Belediye kendine çimento aldığında 2 Lira ise, taşeron bir şirket aldığında nasıl olur da 3 Liraya alır? Ayrıca tüm hırdavat malzemeleri nasıl olur da hep Sümer Aydın’ın oğlunun şirketinden alınır? Belediye çalışanlarından oluşan Taşeron mütehayitler sözde bir kooperatif kurmuşlar ve bunlar da belediye içerisindeki her türlü ihalede istedikleri gibi at koşturuyorlar.
CTP geleneklerine aykırı hareketlerle hem belediye başkanlığı seçimlerinde kaybettiler, hem de parti çok büyük yara almıştır. Adalet ve sosyal eşitlik ilkeleri temeline göre siyasi yaklaşım gösteren, eşitlik, sosyal adalet, emekçi haklarının korunması gibi temel prensipleri olan CTP, belediye yönetimlerinin bu kötü yaklaşımından dolayı, kapanmayan yaralar almıştır. Daha önceleri UBP taşeron şirketlerle, yolsuzluklarla anılır iken, şimdi aynı iddialarla CTP de anılmaktadır.
CTP halkta belediyelerin güdümüne girmiş bir parti görüntüsü çizdiğinden dolayı da bu seçimlerde hezimete uğramıştır. Defalarca televizyonlarda Girne belediyesinin taşeron şirketlerle olan ilişkisinin söylenip gazetelerde de yazılıp çizilmesine rağmen parti yönetimi bu konuyla ilgili hiçbir önlem almamış, ilgisiz kalmıştır. Belediye başkanları kendilerini partinin üstünde görmeye başlamışlar ve böylece de partiden kopmuşlardır.
CTP yönetimi acaba hiç düşündü mü; bu taşeron şirketlerden kimler ihaleye girer, devlete ne kadar vergi verir, şirketlerin binaları nerededir, kimler çalışır? Bu soruların cevabını bulmak için dikkate almayıp erteledikleri bu konuları seçimleri kaybettikten sonra masaya yatırmanın anlamı kaldı mı artık?
1970’den bu yana CTP’nin siyasi çizgisine ters olan belediyecilik anlayışı kapanmayacak yaralar açmıştır. Büyük bir parti olan CTP gerekirse partiden birilerini uzaklaştırarak bir çözüm üretebilmelidir. Ülkemizin demokrasisinde çok büyük bir yeri olan CTP bu sarsıntıyı kendi içerisinde çok rahat ve soğukkanlılıkla halledebilecek bir kurumdur. Yıllardır UBP’nin yanlışlarını söyleyerek ve eleştirdiği halde iktidara geldiğinde zam yapıp (366) insanları işten çıkarmaktan başka hiçbir icraatta bulunmamıştır. Neredeyse akıllı sayaç ihalesini unutuyorduk; hani daha önce bozuk raporu alıp da şimdi vatandaşa kakalanmaya çalışılanlar…