Kıbrıs Türkü aslında tüm dünya ülkelerinden rahat ve huzurlu bir toplumdu…

Evet, adada bir kurtuluş mücadelesi vermiş, zor yıllar yaşamış ama sonuçta öyle ya da böyle bir devlete sahip olmuştu!

Savaş yılları geçtikten sonra Türkiye’nin çok ciddi maddi ve manevi destekleri oldu, olmaya da devam ediyor…

Her ne kadar özellikle son yıllarda üretimden koparılsak da hepimiz iyi birer tüketici konumuna sokulduk!

Bu arada yine yıllardır Kıbrıs’ta çözüm için türlü fırsatlar yaratıldı ama Rum kesiminin takozu nedeniyle çözüme bir türlü kavuşamadık…

2004 yılında Rumlar Annan Planı’na onay verseydi, şimdi bambaşka bir tablo içinde olacaktık, olumlu ve olumsuz yanlarıyla!

Şimdi yeni bir fırsat penceresi açıldı çözüm için…

Bu kez iki tarafın heyetleri Crans Montana’da buluşup yeniden deneyecekler!

Aslında iki tarafın toplumlarına baktığınızda çözüm umudu sanki de hiç yok gibi…

Ama itiraf etmek gerek ki asıl çözüme ihtiyacı olan Kıbrıs Türk tarafıdır!

Onlar hem BM üyesi hem AB üyesi tanınan, biz ise Türkiye’den başka hiçbir ülke tarafından tanınmayan kesim…

Hele de ekonomik bağımlılığımız olduğu için gün geldi ‘besleme’ olduk, gün geldi ‘tembel’ ilan edildik!

Bunlar haksız eleştiriler olarak gösterilse de bütün bu suçlamaların asıl sorumluları ülkeyi yönettiğini sanan beceriksiz, basiretsiz siyasiler olmuştur…

Ve tabiî ki onları o koltuklara oturtan seçmen kesimi!

Kendi adıma konuşacak olursam çözüm artık mutlaka gelmeli…

Ülke insanı daha layıkıyla yönetilsin diye!

Partizanlık, popülizm kötü yönetimler gitsin diye…

Devlet kaynakları artık adam gibi adil olarak ülke insanına dağıtılsın diye!

Yediğimiz içtiğimiz gıdalardaki zehir oranı tartışılmasın diye…

Devlete yapılan istihdamlarda sırf partililer değil partisizler de eşit tutulsun diye!

Başını alıp giden kanser hastalıklarının önü kesilsin, gencecik insanlarımız hayata zamansız veda etmesin diye…

Asker eğer kendine ait arazileri bağışlayacaksa, bunların özel isimlere değil halkın yararına yapılması için…

O kadar çok çözüm nedenimiz var ki burada yazsak sayfalar yetmez!

Halkın geneline sorun derler ki;

Onurlu bir çözüm istiyoruz!

Kim istemez ki böyle bir çözümü…

Bir karış toprak vermeyeceğiz, asker çıkmayacak, kendimizi hep güvende hissedeceğiz, daha neler neler!

Çünkü haklı olarak bunun aksi olursa ‘onursuz bir çözüm’ olacak…

Aynısı komşu için de geçerli!

Onların derdi zaten Türkiye’den ve askerden kurtulmak, egemenliklerini adanın tümüne yaymak…

Zaten her defasında azınlığın çoğunluğa hükmedemeyeceğini söylemiyorlar mı!

Onun için bu adada onurlu çözüm filan hayalden öte bir şey değildir…

Kıbrıs’ta onurlu bir çözümü filan bir yana koyun artık lütfen…

Bundan böyle Kıbrıs Türkünün hedefi kendi toprakları üzerinde onurlu bir yaşam mücadelesi olmalıdır!

Bunun için de ilk şart yönetimim teslim edeceğimiz kişilerin onurlu olmasından geçer…

Devlet makamlarına gelince bunu babasının çiftliği gibi kullanmayan, kendi partisi dışındakileri dışlamayan, adaletten yana siyasilerden!

Bu kesinlikle olmaz demeyin çünkü eğer bunu yaparsanız onursuz yöneticilerin de önünü açmış olursunuz…

Ne savaşı yahu!

Son günlerin yenin modası…

Cenevre’de yapılacak olan görüşmelerde bir sonuca varılamazsa adada savaş çıkma ihtimali var!

Bunu neye dayanarak söylüyorlar ya da söyletiyorlar anlamak zor…

Sanki de vatandaşa bir korku salma gayretine mi girdi bazıları!

Hem buna kim inanır ki…

Şu anda 40 bine yakın asker var, mühimmat var, var da var!

Türkiye’de birkaç dakikalık mesafedeyken Kıbrıs’ta bir savaşa kim cesaret edebilir ki…

Çıkarsa da zaten biz bunu niye düşünelim Allah için!

Merkez Bankası’nın başına kim gelecek!

Geçtiğimiz hafta içinde KKTC Merkez Bankası’nda çok ilginç ve önemli bir gelişme yaşandı…

Merkez Bankası’na Türkiye’den yeni atanan Mehmet Emin Özcan basınla tanıştığı günün gecesinde Ankara’dan gelen bir talimatla Türkiye’de Vakıfbank Genel Müdürlüğü’ne atandı!

Onun için mecburi bir görevdi bu…

Ama biz işte yeniden müdürsüz kaldık!

Muhakkak birileri atanacak da acaba diyoruz bu kez içeriden birisi atansa daha iyi olmaz mı?

Hem birilerin de yıllardır şikayet konusu olan bir konu çözüme kavuşmuş olur…

Bizimkisi sadece bir öneri!

Yüzde 50 zehirliyiz!

Sağlık gibi çok ciddi bir konu ama biz işi komediye çevirdik…

Yediklerimizin yüzde 50 zehirli olduğunu tartışıyoruz!

Ama sadece tartışıyoruz işte…

Önlem yok, resmi bir açıklama yok, ciddi bir bakış açısı yok!

Biz bu konuda Gıda Mühendisleri Odası’nın görüşünü baz alıyoruz…

Şimdiye kadar yüzde 50 zehirlendik, zehirlenmeye de devam ediyoruz!

Umurunda olan birileri çıkarsa ne ala…

MESAJ KUTUSU

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Güzelyurt ve yöresinden son günlerde yoğun sinek şikayetleri mesajları almaya başladık. Özellikle kırsal kesimde vatandaşlar geceleri uyuyamaz hale gelmişler hazır festival de yakınken bir seferberlik başlatın deriz…

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, su sayacı ihalesinde taraflardan ciddi ihbarlar yapılmaya başlandı. İleride söylentiler olmasın diye bu konuda çok hassas davranmanız isteniyor. Bu arada son yapılan asfaltlama işlemleri de memnuniyet yaratıyor…

Sayın Hasan SADIKOĞLU, geçen hafta öyle bir gelişme oldu ki uzun süredir proje üreten DAÜ bölgeye fakülte kurmaktan vazgeçti! Bazı bakan arkadaşları bu konuyla ilgili bir etkisi oldu mu, olduysa perde gerisinde neler yaşandı?

Sayın Tekin ARHUN, yıllardır hizmette olan büyük bir alışveriş merkezini şirketiniz bünyesine kazandırdığınız artık holdingleşme yolunda hızla ilerlediğiniz konuşuluyor. Hayırlı işler ol kazançlar dileriz…

Sayın Zeki ÇELER, yapılan yerel yönetimler anketinde Girne’deki vatandaşların artık sizi belediyenin tepesinde görmek istedikleri ortaya çıkmaya başladı! Deriz ki sizin yeriniz kesinlikle Meclis olmalıdır zira olmazsa tadı tuzu kaçar!

Sayın Hasan SERTOĞLU, yapılan ankette sizin adınızın anılmaması biraz garip değil mi!  Acaba diyoruz parti içinde bilmediğiniz bir şeyler mi oluyor dersiniz! Bu sıralar ayak oyunlarına aman dikkat!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, poliste uzun süredir dayak olayı gündeme gelmezken son günlerde yapılan şikayetlerde bir artış gözleniyor! Hoş bize göre bazen dayak cennetten çıkmadır ama yine iddiaları değerlendirmenizde fayda var…

Sayın Mehmet EZİÇ, aktif siyasete epey uzaksınız ama önümüzdeki günlerde size ciddi baskılar yapılacağını biliyor muydunuz? Ülkenin daha iyi yönetilmesi için acaba artık düşünseniz diyoruz. Bir kere şansınızı denemekten ne çıkar ki…

Sayın Mehmet Emin ÖZCAN, ani gidişiniz Merkez Bankası’nı öksüz bıraktı diye yorumlar yapılmaya başladı. Talimat çok yükseklerden gelince kabul etmeme gibi bir şansınız olamazdı değil mi? Napalım artık kader utansın…

Sayın Erman ÇİTİM, yani sizin gibi halkın içinden çıkan birisinin Ercan’da VİP kapısını kullanması çok da yakışık almadı! Böyle yapmaya devam edersiniz halktan uzaklaşırsınız ve bu da beraberinde bazı sorunları getirebilir!

Sayın Murat GEZİCİ, yani yine öyle hassas bir konuda seçim yaptınız ki ayrıntılı sonuçlar görülmeden bile tartışması şimdiden başladı! Bakalım bu çalışmayı 25 bin TL verip almaya talipli olan çıkacak mı…

Sayın Altay FIRAT, sizin daireye yapılan bütün eleştirileri siz kendiniz cevaplamaya kalkarsanız bunun altından kesinlikle kalkamazsınız! Siyasilerin aldıkları kararların tartışmasını da onlara bırakın deriz…

Sayın Halil İbrahim ORUN, yerel yönetimler konusunda yapılan anketlerde yine adınız anılmaya başladığına göre size de artık karar vermek düşüyor. Bölgede kalmak mı isteyeceksiniz yoksa Başkent’te meclis koltuklarını mı dolduracaksınız, karar sizin!

Sayın Serdar DENKTAŞ, yeni tartışma konusu Girne’deki askeri ambarların hangi bakanın çocuğuna verildiği! Burası Maliye Bakanlığı’na verildiğine göre sorunun cevabını da siz vermeniz gerekiyor değil mi!

Sayın Ertan BİRİNCİ, bu hız ve şevkle giderseniz ülkedeki bütün kebapçıların cebi para dolan ama artık kendi hacminizi de düşünmek zorundasınız değil mi! Ama şu meşhur çağ kebabını şimdi ben de merak etmeye başladım yani…

Sayın Halil FALYALI, otel açılışı için artık gün saymaya başlamışsınız ve hazırlıkları bizzat kendiniz kontrol ederek bir aksilik çıkmaması için büyük özen gösteriyormuşsunuz. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun, Allah utandırmasın artık…