Milliyet gazetesinde Milliyet Blog diye bir bölüm var.
Herkes aklından geçenleri buraya yazıp başkaları ile paylaşıyor.
Bazen sıkıntılarını, bazen dertlerini bazen de yaşadıklarını okuyucularla paylaşıyor.
Çok hafife almayın buralardan iyi yazılar, iyi yazarlar da çıkıyor değil…
Göksel 47 ilgimi çeken bir yazı paylaşıyor “Ne olacak Bu Kıbrıs’ın Hali?” başlığı altında.
Yazısında hem Kıbrıs’ın hem de doğanın güzelliğinden bahsederken balkonundan çektiği gün batımı manzarasını da paylaşıyor. Gökyüzü alabildiğine kızıl…
Göksel Her şeyi bilir insanların etrafına doluştuğunu buna karşılık onun da pencerelerini kapattığını anlatıyor.
Aslında bir anlamda İsmet İnönü’nün söylediğine getiriyor içinde bulunduğumuz şartları “bir memlekette namuslular namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”.
Ve Göksel devam ediyor…
“Gün be gün çirkinleşiyor etrafımız; dengeler sanki altüst fikirler karmaşık ve korku dolu. Bu günlerde konuşma yasağı getiriliyor. Kıbrıs’ımın partilerinde… Bir soru dolaşıyor artık bu yeşil adada ne olacak bu halimiz”
****
İyisi mi ben söyleyim Göksel’e ve onun gibi düşünenlere bu ülkenin halinin ne olacağını…
Göksel ve Göksel gibiler bilgisayar başında oturdukça hiçbir şey olamayacak bu ülkede.
Şikâyetlerimizi Türkiye’de yayın yapan bir blog üzerinden duyurmaya çalıştıkça da hiçbir şey olamayacak bu ülkede.
Konuşma yasağı var dedikçe yasaklar daha da artacak bu ülkede.
Gidişe dur demedikçe gelişler artmaya devam edecek bu ülkeye.
Bir ömür böyle ah vah ederek, göz açıp kapayana dek geçiverecek…
Ve yeni nesiller ah vahhh edecek bir ülke bile bulamazken sadece lanet edecekler bize yerimizden kalkıp da gidişe dur diyemedik diye….