Seçim ile ilgili son yazım olduğu için mutluyum;
Hiçbir seçimde sinirler bu kadar gerilmemiş, bu kadar seviyesiz söylemler işitmemiş, bel altı vuruş görmemiştim!
Ne yazık ki neyin doğru neyin yanlış olduğu belirsiz iddialarla bir seçimi de geride bırakıyoruz…
Sonuçta iki aday ikinci tura kalmıştır, ikisi de bu ülkenin değeri olan, sağ ve sol kulvarlarda siyaset yapmayı tercih eden saygın kişilerdir…
Biri seçilirken diğeri seçimi kaybedecektir ve bundan da doğal bir şey olamaz!
Bu seçim sonucu dünyanın da sonu olmayacaktır…
Buna rağmen seviyenin bu kadar aşağılara inmesi hayret ve üzüntü vericidir!
Bir başka hayret ettiğim konu da seçime ilk turda katılım oranı olmuştur;
KKTC’de ilk kez bir seçimde katılımın düşük olması ne yazık ki hiç kimse tarafından bilimsel olarak değerlendirilmemiştir…
Siyaset ve siyasetçiye küsen ciddi bir seçmen kitlesi ilk turda sandığa gitmemiş tepkisini bu şekilde ortaya koymuştur!
Çünkü vatandaş artık gelenin de gidenin de aynı olduğu kanısına varmıştır…
Özellikle UBP ve CTP iktidar dönemine baktığımızda her iki dönemde de devletin kaynakları dağıtılırken toplumun geneli değil partililer ön planda tutulmuştur…
Böylelikle de ülkede mutlu bir azınlık yaratılırken mutsuzlar çoğunlukta kalmıştır…
Her şeye rağmen seçimleri boykot etmek çözüm değildir…
Aksine sandığa gitmeyip evde oturmayı tercih edenlerin bundan sonra da kimseyi şikayet etme hakkı olamaz!
Hele de Kıbrıs sorunu gibi çok önemli bir süreçten geçtiğimiz bu dönemde seçimi boykot etmenin manası yoktur!
Hele de bazı siyasi kesimlerin KKTC’yi yok sayarak seçmeni boykota çağırmaları bu halka hizmet etmeyen bir görüştür!
Seçimlere katılımın çok olması dış dünyaya verilecek olan mesaj açısından önemlidir!
Doğrudur, siyaset ve siyasetçi vatandaşı canından bezdirmiştir ama bunun bedelini bir devlete ödetmek yanlıştır…
Seçtiğimiz siyasetçi gereken görevleri yapmazsa bir dahaki seçimde onu cezalandırmak da bizim kendi elimizdedir!
 
Bayrak üzerinden siyaset ayıptır!
 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde özellikle de son bir haftada yine bayrakların siyasete alet edilmesi çirkinliğin daniskasıdır!
Bayrak tartışması yapıldığında hep aklıma 1999 yılında Güney Kıbrıs’a yaptığımız mesleki bir ziyaret gelir…
Rahmetli gazeteci büyüğümüz Adnan Tarıman’ın tercümanlığında bir grup gazeteci Güney’e geçip Rum Hükümeti’nin bazı bakanlarıyla görüşmelerde bulunmuş, onların çözüme olan bakış açılarını haber ve yorum olarak okuyucuya aktarmıştık.
O dönem Klerides kabinesinde Ticaret ve Sanayi Bakanı olan Nikos Rolandis bizi kendi evindeki özel çalışma odasında kabul etmiş ve üç saate yakın bir süre sohbet etmiştik!
Çalışma odasının en geniş penceresi Beşparmak dağlarına bakıyordu ve dağdaki Türk ve KKTC bayrakları aleni bir şekilde gözüküyordu…
Rahmetli Adnan ağabey aracılığıyla kendisine sordum;
“Niçin böyle bir manzarayı çalışma odası olarak seçtiniz” diye…
Verdiği cevabı hiç unutamam;
“O bayraklar oradan silinmedikçe rahat bir uyku uyumayacağım”
Rolandis o zamanlar belki bir şahindi ama şimdi güvercin oldu ve çoğu defa Kıbrıs Rumlarının tuttuğu yolun yol olmadığını kabul etti…
Hatırlatmak istedim!
 
 
Sonucu ‘kaybedenler’ belirleyecek!
 
Aslında ‘kaybetmek’ demek belki yanlış olur!
Ülkenin iki güzel insanı Sibel Siber ve Kudret Özersay Cumhurbaşkanlığına aday olarak büyük cesaret göstermiş ve sonuçta ikinci tura kalamamışlardır!
Ve ne ilginçtir ikinci turda kazanacak olan adayın kaderi Pazar günü Siber ve Özersay’a oy verenlerin insafına kalmıştır!
Birbirine çok yakın oy alan iki adayın oylarının şimdi hangi iki adaya kayacağının hesapları yapılmaktadır…
Onunu için belki ilk turda kaybetmiş olabilirler ama seçimin galibini belirleyecekleri için yönlendirecekleri oylar hayati değerdedir!
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:




 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın İsmet AKİM, bir Cumhurbaşkanı adayının seçmenlerin elektrik faturalarını ödeme vadinde bulunduğundan şikayetçi olmuşsunuz! Bu adayı ve seçmenlerin adını da açıklamayı düşünüyor musunuz? Bu arada 22 Nisan akşamını 23 Nisan’a bağlayan gece saat 00.30 hangi abonelerin kesik olan elektrikleri bağlandı? Bunu öğrenmek sizin çocuk oyuncağı değil mi?
Sayın Mehmet ÇAĞLAR, Başbakanlık mesajından sonra telefonlarınız susmaz olmuş diyorlar. Elbette parti içinde büyük bir memnuniyetle karşılandı. Sizden iyisini bulacaklar değil ya. Ayrıca en doğru ve akılcı bir karar olur bu…Hakkınızda hayırlısı artık.
Sayın Mehmet Ali TALAT, her seferinde Eroğlu ile çözümün mümkün olmadığını dile getiriyorsunuz ama sanırız siz de 5 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptığınızı unutuyorsunuz gibi geldi bize. Yoksa yanlış mı düşünüyoruz?
Sayın Abdullah İŞKEY, sizin bölgede ikinci turda oylarınızı ikiye katladığınızı iddia ediyormuşsunuz. Yine de yarın geç saatlere kadar uyanık olmakta yarar görüyoruz. Kara renkli lüks arabalar sizin bölgeye doğru yola çıkmışlar diye duyduk!
Sayın Zeren MUNGAN, TAK’tan arkadaşlar aradı şu ek mesailer konusunda biraz daha cömert olmanızı istediler. Sizin de takdir edeceğiniz gibi seçimler, bayramlar derken muhabir ve editör arkadaşlar daha fazla çalışmak zorunda. Kesenin ağzını biraz açsanız diyoruz…
Sayın Derviş EROĞLU, dış basından gazeteciler ile yaptığınız sohbet toplantısında Yeni Şafak gazetesinden olduğunu söyleyen arkadaşın gazeteci değil pazarlamacı olduğu söyleniyor. Şu Fethullah olayı kimin komplosu acaba? Seçimlere iki gün kala böyle bir hata yapılır mı?
Sayın Mustafa AKINCI, CTP’li kurmaylar partililerin yarısının kafasının karışık olduğunu söylüyorlar. Artık son gün sadece onların üzerine gitmenizde yarar var. Gerisi artık Allah’a kalmış, hep birlikte Pazar gecesini bekleyeceğiz…
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, ortaya çıkıp Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almadığınızı söylüyorsunuz ama bir iki saat sonra da pasaportunuzun kopyaları sosyal medyada patlıyor. Allah sizin mustahakınızı versin iyi mi?
Sayın Aslan BIÇAKLI, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yönlendirme yapmayıp genel kurul kararları doğrultusunda hareket edeceğiniz söyleniyor. İyi de niçin o kararı kamuoyuna açıklamıyorsunuz? Aslında en iyisini yapıyorsunuz değil mi?
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, bir aydan fazla süren ameliyat ve tedavi sürecinden sonra nihayet evinize kavuşmuşsunuz. Bu arada evde seçimler yönelik kulislere başlamışsınız bile! Allah sizi bildiği gibi yapsın…
Sayın Cenk DİLER, gayet güzel götürdüğünüz sabah programlarını seçim kavgaları nedeniyle sonlandırmanız acaba doğru oldu mu? İzleyenlerinize haksızlık yaptığınızı düşünüyoruz. Bu arada Sibel hanıma destek olmanız da takdir edilecek bir davranıştı…
Sayın Umut ÖZKALELİ, sırf Pazar günü oy kullanmak için Gaziantep’den buraya geldiğinizi öğrendik. Hoş geldiniz sefa getirnidiz. Bu arada dün Müze Dostları Derneği’nde Kıbrıs yemekleri ile hasret giderdiğiniz görülmüş. Size kendi ülkenizde ekmek vermeyenler utansın!
Sayın Tözün TUNALI, seçimlere birkaç gün kala SDP olarak Akıncı’ya verdiğiniz destek bu camiayı mutlu ederken DP cephesinde kızgınlıkla karşılanmış. Bu arada artık şu genel merkezinizi de bir açsanız diyoruz. Çoktandır buluşamadık değil mi?
Sayın Bekir AZGIN, yaz aylarında hep siz Datça’ya tatile gidecek değilsiniz ya değil mi? Bu kez de oradan çok değer verdiğiniz dostlarınız Kıbrıs’a gelmişler. İyi bir ev sahibi olacağınızdan hiç şüphemiz yok. Gözünüz aydın…
Sayın Ahmet İKİDERELİ, nihayet yılların özlemi bitmiş ve bir güzele gönlünüzü kaptırmışsınız. Hiç kaçırmayıp yüzüğü takın deriz. Allah mutlu ve mesut etsin. Bu güzel olayı artık ıslatmak lazım değil mi?