Kerim Erdi adlı okurumuz, dünkü Eroğlu’nun kurultay istihdamları ile ilgili açıklamalarını eleştirdiğimiz yazımıza sağlam tepki göstermiş.
Biz nasıl Eroğlu’nun bu konudaki açıklamasına tepki gösterdiysek, Kerim kardeşimizde kendi düşüncelerini yansıtan görüşlerini paylaştığı için saygımız sonsuzdur.
Kendisi de UBP kurultay döneminde mi istihdam edildi bilemiyoruz ama düşüncelerini hemen sizinle paylaşalım:
“Sayın Özadam,
memlekette kurultay istihdamlarından başka bir şey kalmadı galiba...
Nedir bu insanlardan istediğiniz..
Bu insanlar yasal olarak işe alınmışlardır... Ben soruyorum size CTP döneminde alınan 5.700 kişi fırsat eşitliğine göre mi alındılar... Yoksa CTP münhal ilan etti da bizim haberimiz olmadı...
Benim yakında çocuğum doğacak...Ben 1600 TL'lik maaşımla işten atılınca çocuğun süt parasını sizden mi alacağım... Yazıktır yaptığınız...Birilerini sorgulayacaksanız fırsat eşitliğine göre her dönemi yargılayacaksınız...
Bu insanlar üzerinden şov yapmayı bırakın artık...Yeter artık usandık... İntihar mı edelim, Rum tarafına mı gidelim... Yeter!
Atılalım da kurtulun siz da biz da...”

Bu satırları okuyup da etkilenmemek için öncelikle insan olmamak lazım.
Kerim kardeşimiz, intihar mı edelim diye soruyor…
İşten atılınca çocuğunun süt parasını kimin ödeyeceğini düşünüyor, çok da haklı olarak…
İstihdamların da yasal olduğunu iddia ediyor!
Buna da saygı gösteririz, içinde bulunduğu psikolojik durumu göz alınca, bir yere kadar…
Belki de işten durdurulacak kişiler arasında bizzat kendimiz olsak, aynı ruh hali içinde daha da ağır tepki gösterebilirdik…
Ama gelin görün ki dünyanın hiçbir yerinde iki yanlış bir doğru etmiyor…
Kerim ve onun gibi düşünenler, CTP yaptı bizim de yapma hakkımız var demeye getirmektedirler…
İyi o zaman, UBP gelsin kendi yakınlarını istihdam etsin, CTP gelsin kendi partili gençlerini istihdam etsin, ondan sonra bunun adını biz de ‘demokrasi’ koyalım…

Bizi takip edenler anımsayacaktır;
UBP’nin kurultay döneminde İrsen Küçük’ün istihdam ettiği gençleri yakın takibe almış ve yapılan istihdamlarının bir çoğunun hiç de ihtiyacı olmayan ailelerin çocukları olduğunu vurgulamış hatta çeşitli defalar isimler vermiştik…
Altında Hummer marka araba olanlar, çok ayakkabı tüccarının oğlu, ünlü bir mobilya mağazasının kızı filan…
Emin olun ki şimdi bunların bir çoğu sırf devlet garantisini arkalarına alarak yine kendi işletmelerinde çalışıyorlardır.
Elbette Kerim gibi işe gerçekten ihtiyacı olanlar da istihdam edilmiştir ama ülkenin diğer gençlerinin haberi bile olmadan yapılan istihdamları savunmayı biz kendimize yakıştıramayız.

Kerim kardeşime bir şey daha hatırlatayım;
Bu ülkede her gün onlarca genç intihar etmektedir…
Örneğin daha geçenlerde sadece bir hastanede bir günde 7 intihar vakası gitmiş ve bunlar basına o veya bu şekilde yansımamıştır.
Ve bu intiharların çoğunu gençler oluşturmaktadır.
Elbette sebebi ne olursa olsun intihar etmek hiçbir şeyin çözümü değildir ama, kurultay döneminde sırf delege yakını diye istihdam edilenler, partili olmayan gençleri de düşünmek, onların da bu ülkede yaşam hakkı olduğu gerçeğini kavramak zorundadırlar.
UBP kurultayını fırsat bilip bir şekilde istihdam edilmeyi becermek zafer sayılmamalı, aksine komşunun çocuğunun da, arka sokaktaki gençlerin de üniversite bitirdiği master yaptığı halde Rum kesiminde inşaatlarda çalışanların da bu devletin insanı olduğunu hatırlamak öncelikle insanlık görevidir…
Ülkedeki zihniyet gemisini kurtaran kaptanlardan yana olmaya devam ederse, kendine gördüğü hakkı başkasına vermeyen çarpık bir görüş ancak günü kurtarır…
Peki ya bundan sonrası?



Günün Fotoğrafı


Maksadı aştı!

“Başbakan'ın, UBP Kurultayı sırasında işe alınanların yıl sonu bitecek olan sözleşmelerini yenilemeyeceğini açıklaması üzerine, '366 İnisiyatifi' adı altında örgütlenen heyet, UBP Lefkoşa İlçe Başkanı ile birlikte Cumhurbaşkanı Eroğlu'nu ziyaret etti. Eroğlu "Ben gereken görüşmeyi yapacağım, Sayın Başbakan'ı bu konuda uyaracağım" dedi. Eroğlu Başbakanı uyaracak ve durdurmayı önleyecek... Kanımca, Eroğlu'nun bu ifadesi maksatı aşmıştır; Başbakan da bu 'uyarı' üzerine yaptığı açıklamadan dönerse makamının sorumluluğunun içini boşaltmış olacaktır. Başka görüşlere tüm saygımla...”

(Kutlay ERK)



Bu kurul var mı?


“Bakanlar Kurulu, Başbakanlık Denetleme Kurulu hizmet binası olarak kullanılmakta olan binanın kira ödemesinin yapılabilmesi için, ilgili kalemde mevcut tahsisat yetersizliğini gidermek amacıyla, 11,100 TL.’yi diğer kalemlerden bu kaleme aktardı.
Bu kurul var mı? Varsa iş yapıyor mu? Yaptıysa ne iş yaptı? Şimdi mevcut mu?
Kurul hakkında gündeme gelen tek bilgi eski başkanının Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü olması. Kurul hakkında başka bilgisi olan varsa lütfen yazsın.

(Cenk DİLER)



MESAJ KUTUSU

Sayın Günay ÇERKEZ,
devlete olan 15 milyon TL’lik borcunuzun silinmesi bazı siyasileri harekete geçirdi. Konunun yakında meclis gündemine taşınacağını öğrendik. Haberiniz olsun istedik…

Sayın Aziz GÜRPINAR, özel sektörde istihdam edilecek engelli vatandaşlarımızın primlerini devletin üstlenmesi kamuoyunda memnuniyet yarattı, tebrik ederiz. Bu arada bir zamanlar basına da yerli eleman çalıştırıldığı taktirde prim desteği yapılıyordu ama fiyaskoyla sonuçlandı. Konuyu ele almanız bekleniyor.

Sayın Derviş EROĞLU, kurultay döneminde Saray’ın önünden geçmeye korkan bazı eski bakan ve vekiller şimdi sizinle aynı karede yer almak için birbiriyle yarışıyormuş. Siyaset nelere kadir değil mi?

Sayın İrsen KÜÇÜK,
parti binasında genel başkan odasında yabancı bir diplomatla görüşmenize izin verilmeyince ağlamaktan beter olmuşsunuz. Devir ye kürküm ye devri olunca bunlar normaldir. Bu arada Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağınız tartışılmaya başlandı. Hadi hayırlısı.

Sayın Halil İbrahim AKÇA, Pazar günkü hamsi gününde bütün gözler sizi aramış ama bulamamış. Uşaklar epey üzülmüşler mesaj gönderdiler, bize de iletmek düştü…

Sayın Kemal DÜRÜST, ilçe başkanlığınız bölgede bir çok kişinin tadını kaçırdı. Başkanlığınıza karşı çıkanlar anında karşı cepheyi kurdular bile. Sizin içip epey zorlu bir dönem olacağa benziyor.

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, hafta sonu tatilini fırsat bilip yine Ankara’nın yolunu tuttunuz. Haftanın yarısını yurt dışında geçiren bir genel başkan için partiliniz neler düşünüyor biliyor musunuz? Hadi onu da bizden duymuş olmayın!

Sayın Ahmet KAPTAN,
yeşil mumlar elinize çok yakıştı ama yeşil kınanın daha çok yakışacağını belirten onlarca mesajınız geldi. Siz anlamışsınızdır artık değil mi?

Sayın Hasan ERÇAKICA, Mevlüt Çavuşoğlu röportajı nedeniyle epey eleştiri yorumu aldınız. Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin arasını açacak bu tür programlar konusunda daha duyarlı olmanız isteniyor…

Sayın Resmiye CANALTAY,
şimdi önünüzde iki zorlu sınav var, birincisi belediye seçimleri. Mağusa belediyesine aday mı olacaksınız yoksa milletvekilliği seçimlerine mi katılacaksınız tartışma konusu oldu. Millet nelerle uğraşıyor değil mi?

Sayın Hasan SERTOĞLU, bazı siyasiler sizi eleştirdikçe size olan kamuoyu desteği her geçen biraz daha büyüyor. Demek ki doğru yoldasınız, kulaklarınızı bir müddet tıkayıp yola devam…

Sayın Mehmet HARMANCI
, genel sekreter olduktan sonra TDP’ye yeni bir heyecan geldiği konuşuluyor. Bir de basına yeni resim servis ederseniz sizin için daha iyi olacak zira arşivdeki bazı resimler berbat ötesi kadar kötü…

Sayın Ahmet GÜLLE
, Mağusa Hastanesi’nin randevu sistemine geçmesi nedeniyle diğer bölgelerden yoğun istekler gelmeye başladı. Bir çoğu özellikle de Lefkoşa’da da randevu sisteminin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor.

Sayın Abdullah ÖZTOPRAK,
DAÜ mezunlar gecesinde maşallah pistten inmeyerek gençlere taş çıkarttığınız gözlemlenmiş. Allah neşenizi arttırsın, kem gözlerden korusun…

Sayın Ertan ALİGÜLLÜ, okul servisinden şikayet eden velilerin şikayetini anında değerlendirip sorunu çözmeniz nedeniyle teşekkür mesajlarınız geliyor. İpleri elden bırakmamak gerekiyor değil mi?

Sayın Akın AKTUNÇ
, erken öten horozun ibiğini de erken keserler değil mi? Tavlada Faiz Sucuoğlu’nun sizi fena çarptığı söyleniyor. Kendinize gelebildiniz mi bari?




Günün Fıkrası

Ağanın karısı


Eşkıya bir köyü basar, ağanın karısıyla 3-5 kadını dağa kaldırır.
Ağa ve adamları iz sürüp eşkıyayı kuşatır. Eşkıyalar, kadınları bırakıp kaçar.
Ağa karısına sorar:
“-Ne yaptılar size? Hele anlat.”
“-Ne yapacaklar, hepimize tecavüz ettiler.”
“-Söylemedin mi ağanın karısı olduğunu?”
“-Söyledim.”
“-E, ne yaptılar?”
“- Altıma halı serdiler...”