Sonunda…
Evet, sonunda bir seçim sürecinin daha sonuna gelindi.
Sonuç ise şaşırtıcı değildi.
Seçime dair en önemli sonuç Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı olarak anılan İrsen Küçük’ün seçilmemiş oluşu.
Benim için değil ama toplumun geneli için oldukça olağan üstü bir durum.
Oysa UBP seçmeninin yapması gereken de buydu.
 Hatalarımızın bedelini bir biçimde ödemek gerektiğinin herkese özgü bir durum olduğunu ona da hatırlatmalıydık.
Her seferden farklı olarak bu yıl parti değil insanlar seçildi sanki.
Oysa bu dünyanın kimseye kalmayacağını unutulmamalıydı.
Hepimizin gelip geçtiği bu hayatın her gün aslında yeniden başladığı bir şekilde hatırlatılmalıydı.  
Oysa 28 Temmuz sabahı Şehit Tuncer İlkokulu’na çok görkemli bir giriş yapmıştı Sayın Küçük.
Peşinde bir ordu koruma vardı.
Sanki ana muhalefet partisi lideri olarak değil de Cumhurbaşkanı edası ile geldi.
Hatta sanırım Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bile oy vermeye böyle gitmemiştir.
Hepimiz şaşırıp kalmıştık.
Meğer son sahneymiş karşımızda canlanan.
Bir dönemin sonu sonun başlangıcıymış.  
Ancak bütün bu seçim tartışmaları ve tablosunun içinde esas sorunlar yine ıskalandı.  
Tüm bunlar olurken gencecik bir kız kayıp gitti aramızdan.
Denize yenik düştü.
Her yaz olduğu gibi bu yazda deniz bizden gencecik bir insanımızı daha aldı.
Hep unutuyoruz bu sorunu.
Oysa çok az havuzda ve plajda cankurtaran var.
Üstelik Alagadi gibi büyük ve halkın yoğun olarak gittiği plaja en azından hafta sonları birkaç cankurtaran koymak bu kadar zor mu?
İnsan hayatı bu kadar basitmiydi?
Bakın biz kim seçilecek, kim seçildi diye hayıflanırken bir hayat daha söndü.
Bir ateş daha düştüğü yeri yaktı.