Bazen biraz uzaklaşmak, ruhunu hafifletmek, içinde bulunduğun ortama ve ortamda yaşananlara uzaktan bakmak gerek.
Ama mesafeler uzadıkça, yaşadığım yere uzaktan baktıkça, umutlarımda da ayni hızla küçülmekte, yok olmakta.
İçimdeki kasvet git gide derinleşmekte.
Her ne kadar devlet olduğumuzu söylesek de…
Tam anlamı ile bir devlet ve tam anlamı ile iktidar olmanın gereklerini yerine getirmek için daha yürünecek çok yol, aşılacak çok mesafeler olduğu apaçık ortada.
İktidar olmak tanımı, başkalarını etkileme ve kontrol edebilme yeteneği olarak tarif edilirken, içinde bulunduğumuz iktidarın artık kimseyi etkileyemediğini basit bir gerçek.
Bunun üzerine zaten kontrol mekanizmasının gelmiş geçmiş hiçbir iktidar tarafından sağlanamadığını da düşünülünce….
Ülkede politikasının ilk günden bu yana kasaba politikacılığından öteye gitmemesi de şaşırtıcı değil.
Bu durumda devlet olmaktan söz etmek ya da kutlamalar yapmak küçükken oynadığımız oyunları hatırlatıyor bana.
Yasaların tepeden başlayarak, toplumun genelinde varlık göstermediği bir ülkede yaşıyoruz.
İsteyen istediğini, istediği gibi yapıyor.
Bu gün parlamentonun da iş yapamaz duruma gelişi, demokrasiyi tıkanma noktasına getirdi.
Tüm bunlar yanında özelleştirme politikaları ile ekonomide de sözde yeni adımlar atılırken,
Ortaya çıkan sonuç bana göre ortada.
Her köşede bir karmaşa, ekonomi zaten çoktan dibe vurmuş.
Piyasada yaprak kımıldamaz durumda, herkes farklı çıkmazlarda.
Toplumun genelindeki ciddi kargaşa haliyse uzun zamandır tırmanmakta.
Oysa baktığımızda başka bir dünya, bambaşka hayatlar bizler için de mümkün.
Peki, bizim için ucundan da olsa biraz devlet, biraz iktidar olmak neden bu kadar imkânsız acaba?