G.Mağusa Hastanesi’nde yeni bir skandal daha;
Normalde bir çalışan hakkında ‘ek mesai yolsuzluğundan’ dolayı soruşturma açılırsa ne olur?
Soruşturma tamamlanıncaya kadar o çalışan kazığa çekilir, dorusu bu…
Bakanlığın da talimatı böyle zaten, ona bir diyeceğimiz olamaz…
Peki hastane yönetimi ne yapıyor?
Hakkında hem de ek mesai yolsuzluğundan soruşturma açılan çalışanı ek mesaiye koyuyor!
Bir anlamda bakanlığı takmam deniliyor…
G.Mağusa Devlet Hastanesi’nde Cumartesi günü yaşananlar personel arasında duyulunca kulaktan kulağa herkese ulaşırken bir okurumuz da bize bu yaşananları aktardı…
Böylelikle devletin nasıl soyulduğu, hortumlandığı bir kez daha ortaya çıktı!
Yaşanan olaya gelelim;
Malum aylardır bu sayfada yazıyoruz ‘ek mesai çeteleri var’ diye…
Dışarıda  bazı insanlar çocuklarına okul için 5 TL. harçlık bulamazken devlet dairelerinde ayak oyunları ile ikinci bir maaş alınıyor.
Özelikle altını çizeyim Cumartesi yaşanan süreç ise bunları doğruladı, aksini iddia eden varsa buyurun nöbet çizelgelerini koyun ortaya!
Başhekimin Bakanlığın uyarısına rağmen Cumartesi günü ‘buna ben karar veririm bu kişi çalışacak’ demesi ve bakanlığı dinlememesi…
Görülüyor ki ek mesai yolsuzluğuna böyle çanak tutuluyor!  
Sağlık Bakanlığı bir memur hakkında geçtiğimiz hafta ‘ek mesailerde oynama ve haksız kazanç elde ettiği’ gerekçesi ile ilgili memur hakkında başhekimlikten yazılı bilgi ister ve bu memurun araştırma süreci boyunca ek mesai yapmamasını  ister…
Ama bakanlık Cumartesi günü bazı çalışanların şikayeti üzerine hem de o bölümün çalışanının şikayeti ‘burada biz vardiya çalışırız birinci ek mesaiyi doldurma hakkı bizim bunları dıştan niye koyuyorlar nöbet listesine’ diye haklı olarak tepkisini koyar…
Sağlık Bakanlığı’ndan bir müdür hemen İdare Amirini arar ‘sizin yaptığınız nedir soruşturması olan bir personeli nasıl ek mesaiye korsunuz’ der.
İdare amiri hemen başhekimi arar durumu anlatır.
Bakın başhekim verdiği yanıtta ne der;
‘Ne yapalım adam yok, söyle bakanlığa ben öyle uygun gördüm, isterse personel yollasın değişeyim…”
Yani koskoca başhekim devlet olanaklarını korumak, soruşturmanın selametini sağlamak yerine bakanlığın uyarısına rağmen dediğim dedik der”
Şunu sayın başhekimin bilgisine getirmek lazım;
Yapamazsanız bırakacaksınız, bir yapan gelsin, hastanede personel eksikliği filan yoktur, aksine fazlası vardır ama siz muhasebe mezunlarını sekreter, geçicileri muhasebede, geçici işçileri kitabet bölümünde çalıştırıp, hemşire eksikliği var dersiniz…
Polikliniğe tam 15 hemşire aktarıyorsunuz, diş doktorunun bile asistanı hemşire olabilirken nerden personel eksikliği var diyorsunuz?
Sağlık Bakanı Ahmet Gülle’ye hatırlatmada bulunmak isterim;
Okul arkadaşlığı başka, idarecilik yapmak başka!
Bu ek mesai skandalları öyle kokuştu ki, herkes alıştı…
Önce baştakilerden başlayın, bakalım nasıl devlet hortumlanır göreceksiniz!
Bir kez daha vurgulayalım;
Personel eksikliği yok, fazlalığı var.
Bir bakın bakalım eskiden morg görevlisi G.Mağusa Devlet Hastanesi’nde 4 kişi ile dönerdi, vardiya olarak ve sıfır ek mesai ödenirdi.
Bu bölümde şimdi bakın bakalım hangi idare amirinin talimatı ile morg görevlisinin biri oradan alınır ve sayı üçe düşürülür, sırf ek mesai alınsın diye!
Uyanın sayın bakan…
Bu arada ek mesaiye karşı değiliz…
Tabi ki çalıştırılan ödenecek ama entrika oyunları ile değil!
 
 
Oraya da geliriz elbet…
 
Geçtiğimiz hafta sonu Bostancı’ya gidip Hüseyin Korsan ve ekibinin başarılarını bu sayfada paylaşmıştık.
Mağusa’dan polis arkadaşlar aradı biraz sitem etti…
Onlar da orada çalışanların katkılarıyla güzel şeyler yaptıkları anlattı…
İşte tatlı rekabet böyle  bir şey olsa gerek…
Oraya da en kısa zamanda gidip kahvelerini içeceğiz, söz…
Bakın mesajlarında ne demişler;
“Levent Gardaş,
Bir de Mağusa Merkez Karakolu’nu ve de Beyarmudu sınır kapısını görmeni tavsiye ederim… Bostancıya takılıp kalma, gel göresin neler yapıldı orada. Kendi paramızla çok güzel şeyler yaptık. Sadece Mağusa Merkez Karakolu’na 10.000 Stg harcadık karakol personeli.
Beyarmudu’nda da nakil ölüyü canlandırdık, binlerce lira da oraya gitti River Side Hotel gibi yaptık Beyarmudu’nu.
Mağusa Merkez Karakolu’nu da bir banka gibi yaptık, karakoldan çok banka metodunu uyguladık, reform budur işte…”
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Ahmet GÜLLE, hastane baş hekimleri artık bakanlıktan gelen talimatları dinlemeyip kendi kanunlarında diretiyorlarsa bu iş zıvanadan çıkmış demektir. Sizin iyi niyet ve hoşgörünüzden hiç kuşkumuz yok ama demek ki artık daha sert politikalar uygulama zamanı gelmiştir.
Sayın İrsen KÜÇÜK, akrabalık duygularının ağır bastığı ve büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağınızı duyduk. Akraba da Sibel hanım olduğuna göre bu ona destek vereceksiniz anlamındadır mı? Hadi hayırlısı…
Sayın Sibel SİBER, sizin seçim çalışmalarında bir terslik var ve kamuoyunda konuşulan ortak konu seçim haberlerinin resimlerinin itina ile çekilmemiş olması. Şimdiye kadar yayınlanan resimleri masaya koyun siz de hak vereceksiniz…
Sayın Aykut ÜRETİCİ, ek mesai yolsuzluğu nedeniyle soruşturma açılan bin çalışana bakanlığın talimatına rağmen ek mesai yazmak sizin mi yoksa perde gerisinde başka güçlerin mi eseri? Acaba diyoruz hastanede kontrol sizin elinizden çıktı mı?
Sayın İsmet AKİM, madem ki gece kulüpleri size piyango bileti alıp rüşvet teklif ettiler bunun için suç duyurusunda bulundunuz mu? Madem ki bazı gece kulüpleri rüşvet vererek iş bitiriyorlar, onları deşifre etmenizi bekliyoruz…
Sayın Metin ŞADİ, Ahmet Uzun’un Maliye Bakanı olduğu dönemde yanlışlıkla size 1 milyon TL ödeme yapılmış ve bu hata şimdi ortaya çıkmış, kurum parayı geri istiyormuş. Hani derler ya yanlış hesap Bağdat’tan dönermiş, sizinki de öyle oldu değil mi?
Sayın İbrahim BENTER, Vakıflar İdaresi’nde çalışan bir kişi konusunda elimize bir mahkeme kağıdı geçti. Yani siyasileri anlarız da siz nasıl böyle bir yasa dışılığa göz yumdunuz işte onu anlayamayız. Yarın bu mahkeme kağıdı çok konuşulacak…
Sayın Mustafa YEŞİL, Su İşyeri Dairesi müdürlüğünüz hayırlı olsun. Atama yazınız çok önceden yazılmıştı ama bir türlü imzalanmıyordu. Bu hafta içinde koltuğa oturacağınız söyleniyor, Allah utandırmasın artık…
Sayın Burhan YETKİLİ, AB’den yediğiniz çok büyük bir kazık sayesinde epey sıkıntılı yıllar yaşadınız ama çok yakında her şey düzelecek gibi görülüyor. İki vakte kadar elinize devletten beyaz bir mektup gelecek ve derin bir nefes alacaksınız…
Sayın Cafer GÜRCAFER, Hayvancılar Birliği’nin üç günlük ülkeyi sarsan eylemlerini örnek alıp çok ses getirecek bir eyleme hazırlanıyormuşsunuz. Bakalım onlar gibi hükümeti dize getirebilecek misiniz?
Sayın Özdemir BEROVA, Bekirpaşa Lisesi müdürü velilere tercüman oldu ve okula telefon getirilmesini yasakladı. Umarız bu bir başlangıç olur ve sizlerin de girişimiyle tüm okullarda yaygınlaşır. Top artık sizin kucağınızda…
Sayın Ahmet BENLİ, çarpık yapılaşmaya karşı bir takım önlemler almanız özellikle bölgenizde memnuniyetle karşılandı. Biraz geç de olsa doğru bir karardı. Birilerinin hoşuna gitmeyebilir ama umarız geri adım atmazsınız…
Sayın Asım VEHBİ, üniversitelere devlet ve hükümet tarafından sahip çıkılmaması konusundaki şikayetinizde yerden göğe kadar hakkınız var. Onlara göre önemli olan öğrencinin sadece sayısı. Kalite konusunda kimsenin umuru bile değil…
Sayın Mustafa GÜRSEL, Rum tarafındaki çiftliklerden kaçan çipuraların GDO’lu olduğunu sosyal medyada açıklayınca tutulan kilolarca balık masalara değil çöp varillerine gitmiş. Amme hizmeti böyle olur değil mi?
Sayın Ersoy İNCE, Mağusa ve çevresinde Akıncı için çok sayıda gizli teşkilat kurduğunuz ve yeme içmelerin de gırla gittiğini duyduk. Mağusa’da sürpriz peşinde olduğunuzu da söylüyorlar. Gazanız mübarek olsun…
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, 15 gün diye gittiğiniz İstanbul ziyaretinden nihayet 3 ay sonra dönebilmişsiniz. Bu arada ABD’ye de uçtuğunuz ve orada oğlunuzla hasret giderdiğinizi duyduk. Aslan parçasının keyfi yerinde miydi?
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:



--------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Teşkilat

Amerika'da bir asker, arkadaşı ile yolda giderken elindeki çakısı ile oynarken parmağını kesti.Az ötede bir dispanser vardı. 
Asker ;
'- Ben şurada pansuman yaptırayım.' dedi.
İçeri girince karşısına iki kapı çıktı.
Birinde 'Hastalıklar', ötekinde 'Yaralar' yazılı idi.
'Yaralar' kapısından girdi.Yine önünde iki kapı.
Birinde 'Kemik', ötekinde 'Yumuşak Doku' yazıyordu.
'Yumuşak Doku' kapısından girdi.Yine iki kapı. 
Birinde 'Önemli', ötekinde 'Önemsiz' yazıları vardı. 
'Önemsiz' kapısından girince kendini sokakta buldu.
Dışarı çıkınca arkadaşı sordu ;
'- Nasıl, iyi baktılar mı?'
'- Hayır, ama teşkilat mükemmel!..'