Önceki akşam CTP-BG’de tartışmalı bir parti meclisi toplantısı yapıldı…
Görünürde Cumhurbaşkanlığı adayı süreci tartışıldı!
Yöntem filan nasıl olacak, gibi…
Bu görünen ya da kamuoyuna aktarılan kısmıydı!
Daha fazlasını ne Kutlay Erk ne de başkası açıkladı…
Parti meclisi Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemiyle toplandı ama asıl gündem partinin liderlik sorunu meselesiydi…
Daha doğrusu birçok partiliye göre!
Kürsüye çıkanların bir çoğu Başbakan ve genel başkan Yorgancıoğlu’na ağır eleştirilerde bulundular…
Bazı üyeler ve belediye başkanları eleştiri dozu artınca salondan ayrılarak tepkilerini böyle ortaya koydular!
Dünkü parti meclisi toplantısından sonra inancımız odur ki Özkan Yorgancıoğlu o makamda çok fazla oturmayacaktır!
Hatta oturmamalıdır…
Otursa da bundan böyle başarı şansı yok denecek kadar azdır ve bu da CTP’nin her geçen gün biraz daha erimesi demektir…
Önce genel seçimler sonra yerel seçimler ve şimdi de önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğuna göre Özkan beyi başarısız olduğunu göstermek için iç dinamikler fazlasıyla çalışmaya başlayacak ve çok büyük ihtimalle de bu seçimlere bir kez daha yansıyacak ve CTP’nin adayı kim olursa olsun kazanamayacaktır!
Peki Özkan bey dün gece yaşananlardan sonra istifa etmeli midir?
Bence etmelidir!
Bunu kendisine bir düşmanlık ve husumetten dolayı değil aksine saygı ve sevgiden dolayı önermekteyiz…
Zira, CTP tarihinde hiçbir genel başkan bir parti meclisi toplantısında bu kadar eleştirilmemiştir…
Eleştirenler halkı ya da haksız ayrı bir mesele ama Özkan beyi daha fazla yıpranmak istemeyeceğini düşünerek görevini bırakacağını tahmin ediyoruz…
Demek ki siyasette çok fazla hoşgörülü, çok fazla iyimser olmak her zaman işe yaramıyor işte son örneği Özkan bey misali…
Eğer Özkan bey bu kadar baskı ve eleştiriden sonra istifa seçeneğinden yana tavır koyar ve başkanlığı bırakırsa CTP içindeki kriz çözülür mü?
Yoksa bu sefer de yeni bir genel başkanlık kriziyle sorunlar çok daha mı büyür?
O da CTP’lilerin sorunu artık!
Bizim bildiğimiz şu;
Asıl sorun Özkan Yorgancıoğlu’nun partiyi kötü yönetmesinde filan değil…
Sorunun ana nedeni CTP’nin artık eski CTP olmamasıdır…
Bugün Özkan bey gider bakası gelir, bu gayet doğaldır!
Ama sorgulanması gereken genel başkanların iyi ya da kötü olmasından daha ziyade CTP’nin değiştirdiği ray olmalıdır…
İlkeler, idealler ve sosyalizmin yerine menfaat, çıkar ve makam kavgası içine giren bir CTP’nin başında kim olursa olsun bu kötü gidişatı durduramayacaktır…
 
 
 
Bu bir insanlık ayıbıdır!
 
“Levent Bey öncelikle sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim…
Ben ve eşim hangi kapıyı çaldıysak bütün kapılar yüzümüze kapandı, size durumumu anlatmak istiyorum.
2013 Mayıs ayında aracıma uyuşturucu konarak komploya uğradım, 25 gün ceza evinde suçsuz yere yattıktan sonra gerçek suçlular yakalandı, suçlarını kabul edip beni dışarı çıkardılar fakat vize borcundan cezaya girdiğim için sınır dışı edildim
KKTC’de  olduğum dönemler şu anki eşimle nişanlıydık ve düğüne gün sayıyorduk fakat böyle bir şey başıma geldiği için eşim geldi ardımdan Türkiye’ye ve Türkiye’de evlendik 2013 Temmuz’da...
Eşimle evlendiğimiz dönem eşim orada öğrenimini sürdürmekteydi, şuan KKTC de hemşirelik görevini yapmaktadır fakat ben ve eşim ne yaptıysak bir türlü adaya girişim sağlanamadı, sürekli sallamaktadırlar bizi…
14 aydır karımla birbirinizi o kadar çok severken aynı evi paylaşamamanın ne demek olduğunu bizden başka kimse anlayamaz!
Belki de bu yüzden bize yardımcı olunmuyor.
Fakat şimdi Muhaceret affı bugün-yarın yürürlüğe girecek, eşim KKTC vatandaşı olmasına rağmen ihraç olduğumdan dolayı bu aftan da yararlanamayacağımdan o kadar çok korkuyorum ki…
Lütfen sesimizi duyurmaya yardim edin ne olur, saygılarımla…”
 
(Halil İbrahim Yumuşak)
 
 
Ali bey kim?
 
Önceki gün iki kişi arasında çok özel ve bizi çok da ilgilendirmeyen bazı olaylar yaşandı…
Olayın derinliğine girmeyeceğim…
Ama polis kayıtlarına geçen bir tutanak elime ulaştı ve garibime gitti…
Bir kadın polise elindeki bazı özel eşyaları bir adama telsim ettiğine dair tutanak imzalıyor ve tutanakta isim sadece Ali bey olarak geçiyor!
Bu polisin masum bir hatası mı yoksa Ali bey biraz fazla ensesi kalın da tutanağın bu şekilde yazılmasında etkili oluyor…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, önceki akşam çok fazla hararetli geçen parti meclisi toplantısından sonra artık sizin yapacağınız tek bir şey kaldı o da size gösterilen kapıdan çıkıp gitmek ve bir daha da dönmemek. Sizden sonra olacakları daha keyifli bir şekilde izleyeceğinizden hiç kuşkunuz olmasın…
Sayın Mehmet ZAFER, yerel seçimler öncesinde Girne’den bir iş adamı Lefke’de seçimlerde kullanılmak için 50 bin TL gönderdi ve bu para sizin elinize hala ulaşmadı. Önceki gün bu gerçeği öğrenince büyük şaşkınlık yaşadığınızı öğrendik. İyi de bu para nerede takıldı kaldı acaba? Şimdi ben de merak etmeye başladım!
Sayın Teberrüken ULUÇAY, yanda Halil İbrahim Yumuşak adlı KKTC’li bir bayanla evli arkadaşın dramını okuyun ve lütfen sonra karar verin. Bu bir insanlık ayıbı değil de nedin Allah aşkına! İyi bir araştırma yapıp sonra da üstünüze düşen görevi umarız en kası zamanda yaparsınız…
Sayın Yılmaz UZMANER, çok değil bir ay kadar önce sizden haraç almak için tehdit ettiler şimdi de mekanınızda iki kişiyi öldürdüler. Büyük talihsizlik doğrusu. Başınız sağ
olsun bundan böyle güvenlik önlemlerini daha fazla artırmakta yarar var değil mi?
Sayın Kıvanç BUHARA, bir baba evladı için bazen yanlış şeyler de yapabilir. Gelin en iyisi bu olayı itiraf edin ve özür dileyip daha fazla mahkeme koridorlarında boy göstermeyin. Yılların siyasetçisine hiç yakıştıramıyoruz…
Sayın Ahmet UZUN, ne yazık ki bizim ülkede doğru söyleyenler hep dokuz köyden kovulmuştur. Ama Türkiye konusundaki görüşlerinizi şimdi değil de ha keşke bakanlık yaptığınız dönemde de söyleyebilseydiniz. Demek ki artık aktif siyaset sizin tamamen bitmiş değil mi?
Sayın Cemal ÖZYİĞİT, parti genel sekreterini belirlemek için bile nisabı sağlayamıyorsanız bu işte bir terslik var demektir. Biz bu tarihten sonra TDP’den çok daha aktif ve yararlı bir muhalefet beklerken hayal kırıklığına uğradık…
Sayın Zeki ÇELER, askerliğin kısaltılması için gösterdiğiniz gayretleri taktirle karşılıyoruz ama siz işin başında yanlış yaparak kimseye danışmadan bu işe soyundunuz. Askeri konularda biraz daha fazla sorumluluk sahibi ve hassas olmanız gerekirdi…
Sayın Süleyman ERGÜÇLÜ, siz İstanbul ziyaretini beklenmedik şekilde uzatınca Kebapçı Güner evham yapıp telefonlara sarıldı. Sonra da sosyal paylaşım sitelerinde keyif fotoğraflarınızı görünce bayramlık ağzını açtı bilesiniz.
Sayın Kemal ALTUNCUOĞLU, 17 bin üyeye sahip bir esnaf örgütünün başkanı olarak artık aktif siyasete soyunmanın vakti gelmedi mi? Ben sizin yerinize olsaydım şu anda Cumhurbaşkanlığına adaylığımı çoktan koymuştum. Bir düşünün hele…
Sayın Hüseyin KANATLI, 83’ncü yaşınızı biz de gönülden kutlar sağlıklı ve mutlu sevdiklerinizle beraber nice seneler temenni ederiz. Geldiğiniz nokta çoğu genç meslektaşa örnek teşkil edecek bir noktada, ne kadar övünseniz azdır…
Sayın Hüseyin EKMEKÇİ, en azından bir süreliğine Mağusa sınırları içine girmemenizde yarar görüyoruz. Yok ‘ben korkmam’ derseniz bir de serbest limana uğrayın bakalım bu bölgenin yeni yabancı ve yerli patronları kimlermiş, belki öğrenirsiniz…
Sayın İlkay DİREN, KKTC’de faaliyet gösteren 33 radyo kanalının sorunlarını çözmek için seri toplantılara başladığınız söyleniyor. Ancak arkadaşlara da bir sorun lütfen radyo kurunca köşeyi dönüp servet sahibi mi oluyorlar? Allah kolaylıklar versin…
Sayın Mehmet HARMANCI, K.Kaymaklı Spor Kulübü’nün önündeki yolu asfaltlamanız nedeniyle bölgeden teşekkür mesajlarınız geliyor. Bir ara bizim sokağın 39 santimi bulan çukurlarını da kapatırsınız değil mi?
Sayın Fatma SABRİ, dün sosyal paylaşım sitesinde öyle bir mesaj attınız ki sizi izleyenlerin ağzı yüreğine geldi. “Çok acı çekiyorum’ derken ne demek istediniz acaba? Bu acı fiziksel mi yoksa ruhani mi merak konusu olmuş…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 

Günün Fıkrası
 
Fifi

Bir kompartımanda İngiliz, Fransız, Alman ve oldukça güzel genç bir bayan seyahat ediyorlarmış. Bir ara genç ve güzel bayanın başının üzerindeki sepetten sıvı damlayınca İngiliz hemen oturduğu yerden fırlayıp, parmağını değdirerek sıvıyı yalamış ve; 
- Hıımmm, bu halis viski... 
Fransız aynı işlemi yaparak; 
- Hadi canım bu bal gibi şarap... 
Alman; 
- Yanılıyorsunuz beyler bu olsa olsa bira olur... 
Genç ve güzel bayan gülümseyerek ayağa kalkmış ve sepete hafifçe dokunarak; 
- Kız FİFİ, bir türlü öğrenemedin çişini tutmayı...