Bir bankamızın Güzelyurt şubesinde üç haftadır süren iç denetim sonucu sözde beş hesapta toplam 580 TL tutarında bir suiistimal tespit edilmiş. Ne gariptir ki, üç kişi gözaltına alınmış ve ifadelerine başvurulmuştur. Bu hesapların son üç yılı kapsaması gerekirken, daha önceki müdürlerin hiç suçu yokmuş gibi gösterilmeye çalışılması ve ifadelerine başvurulan üç kişinin zan altında bırakılması da ilginç bir boyut kazanmasını sağlamıştır.
Çok büyük gizlilik içerisinde yürütülen iç denetim, birçok çalışanı zan altında bırakmıştır. Güzelyurt’da bu konu haftalardır konuşuluyor ve çalışanlar da haftalardır bir çok dedikoduya maruz kalarak yıpranmaktadır. Bunu suiistimali yapan eğer sıradan bir vatandaş olsaydı bu kadar gizli tutulur muydu? Bu suiistimali yapan kişi bu parayı bankaya yatırırsa ne olacak? Af edilip, ortalıkta torpiller uçuşarak tekrar görevine dönecek mi? Sıradan insanlarımız ufacık bir meblağı zimmetine geçirdiğinde, anında sabıkasına geçmekte ve kara damgayı yemektedir. Suçu işleyenler arasında ayrımcılık söz konusu olabilir mi? Olayı biraz da sosyolojik bakımdan incelemek lazım.
Günlerdir bankamızdan herhangi bir açıklama gelmezken, 2 Mart Cumartesi günü gazetelere bir açıklama yapıldı. Açıklama aynen şu şekildeydi: İktisatbank Güzelyurt Şubesi’nde yapılan olağan iç denetim sonucu 5 hesapta 580 bin TL tutarında personel suiistimali tespit edildi. İktisatbank Yönetim Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, ilgili personele görevden el çektirildiği ve saptanan rakamın tahsili yönüne gidildiği bildirildi. Açıklamada genel müdürlük pazarlama biriminde görevli Gürhan Kandemir’in şube olarak atandığı ve görevine geçtiğimiz hafta itibarı ile başladığı belirtildi.
Bu olayla ilgili sadece son beş yılı kapsayan bir araştırma yapılması lazım. Görülecektir ki, bir çok noktada suiistimaller olmuştur. Sadece birilerine bu suçu yıkmak çok kolay bir olaydır. Bugünkü teknolojide bu hataları görmemek neredeyse imkansızdır.”Nereden Buldun” yasası bu ülkede geçerli olmadığından, sorgulamalar sadece çok dar kapsamlı olur ve kaybedenler de seçilen günah keçileri olur.
Bu arada ülkemizdeki büyük gazeteciler neredeler? Neden bu konularla ilgili hiçbir şey yazmayıp, suya sabuna dokunmuyorlar? Onlar sadece sponsor paralarıyla mı ilgileniyorlar?