Önceki akşam UBP’den değerli bir abim aradı.
“Hüseyin Özgürgün, yarın öğlen (Çarşamba ) yemekli basın toplantısı yapacak, bekleriz” dedi.
Teşekkür edip uyarsa geleceğimi söyledim.
Uymadı, gidemedim ama sevgili Çiğdem’den rica edip toplantıya katılmasını istedim.
O da sağ olsun görevini yaptı…

Meğerse Hüseyin Özgürgün, bazı basın organları ve mensupları arasında ayırımcılık yapmış.
Bir çoğunu davet ederken, Yeni Düzen ile Kanal SİM’e davette bulunmamış.
Nedeni belli;
Şu meşhur çiçekçi olayı!
İyi de bu yayın organının suçu ne şimdi?
Olayı biz manşet yaptık, onlar da mükerrer haber yapıp olayı takip ettiler ve haberi geliştirdiler?
Yani habercilikten başka bir şey yapmadılar…
Ama ambargoyu da yediler!

Hüseyin Özgürgün’ü siyasete ilk adım attığı 1998’den beridir iyi tanırım.
Çok da severdim, hala da sevmeye çalışıyorum.
Vizyon tamam, fizik tamam, tahsil tamam…
Biraz dişini sıksa mükemmel bir siyasetçi olur.
Ama kalkıyor, sırf kendini eleştirdiler diye bir takım basın organlarına aklınca ambargo uyguluyor…
Kim bilir belki de orada yüzleşmekten korktuğu için…
Oysa, bilakis kendini eleştiren basın mensuplarını yanına oturtsa ve onların yayınlarına cevap verse herkesin gönlünü kazanacak…

Cenk, Sami, Fayka ve Mert bugünkü köşelerinde haliyle buna tepki gösterdiler…
Hatta çok fazla da kabalaşmadan yaptılar bunu…
Onların bu tepkisi toplantıya çağrılmadıkları için değil, asıl hedefin ambargo olduğu içindi…
Açıkça dışlandıkları için isyan ettiler.
Her birinin bugün yazdığı yazıların altına ben de imzamı atıyorum ve basına ambargo uygulayan Özgürgün’ü kınıyorum…

Peki benim tepki koymam yeter mi?
Ya da meslektaşına ayrımcılık yapıldı diye, hangi kuruluş ya da basın mensubu orada bir boşluk hissetti?
En önemlisi de bu zaten!
Siyasetçileri bir nebze anlarız ama meslektaşlarına sahip çıkmayanları da biz mesleğe ihanet olarak görürüz…
Bugün bana, yarın da sana diye hiç düşünmezler çünkü…

Bu arada Medya Etik Kurulu bu işe ne diyecek onu da çok merak ederim.
Nasıl medya ve medya mensupları bundan böyle daha etik habercilik yapsın diye böyle bir kurul ortaya çıktıysa, bunun siyasileri de kapsaması kaçınılmazdır.
Öyle değil mi Süleyman hoca?
İşte buradan Özgürgün’ü size şikayet ediyorum;
Zira, siyasete bir etik getirilmeden, gazetecilere etik öğretmek bize biraz hayal gibi geliyor.
Gazeteciler Birliği, Gazeteciler Cemiyeti, Dış Basın Birliği ve bilumum ilgili sendikalar…
Bu lafım size de…

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, işçiye şimdi, memura bayramdan sonra mantığı çok doğru olmadı. Ha keşke mevcut parayı adil bir şekilde bölüştürüp kimseyi bayramda parasız bırakmasaydınız.

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, ben sizin yerinize olsam ne yaparım bilir misiniz? Bir pasta yaptırır ve ambargo uyguladığınız basın mensuplarının ayağına kadar gider ve özür dilerdim. Geleceğin başbakanı olarak size de bu yakışırdı.

Sayın Önder SENNAROĞLU, aradığınız basın danışmanınızı sonunda bulmuşsunuz. Kendisine ben de kefil olurum, isabetli bir karar aldınız. Adını sözleşme tarihinin başladığı gün açıklayacağım. Hayırlısı olsun.

Sayın Özdil NAMİ, bakanlık hafta içi tepeden tırnağa ilaçlanınca çalışanlarda eve gönderilip bayram yaptılar. Ha keşke bu tür işleri hafta sonuna denk getirseniz de disiplin bozulmasaydı…

Sayın Ahmet TOLGAY, pahalı domates sorunun ben kendimce çözdüm. Gidiyorum markete 1.45 TL’ye yarım kiloluk kutuda doğranmış domates alıyorum sonra da yemeklerde afiyetle yiyorum. Tavsiye ederim…

Sayın Serdar DENKTAŞ, bayram tatiline erken başlayıp bugünden yurt dışına çıkacağınızı öğrendik. Bu arada gideceğiniz yeri de sır gibi saklıyormuşsunuz. Dünya küçüktür her an karşınıza çıkabiliriz haberiniz olsun.

Sayın Serhat ÖZÇELİK, siz Taşyapı şirketi olarak Ercan’ın bayrama hazırlıklı olduğunu söylüyorsunuz ama uçak şirketlerinin yetkilileri hiç de öyle düşünmüyorlar. Şu ana kadar yapılan yenilikler de ‘gocagarı makyajı’ ismini takmışlar.

Sayın Ömer TAZEOĞLU, Mağusa’da Larnaka yolunda 6 aydır bulunan GM 826 plakalı aracın diğer araçları tehlikeye soktuğu yönünde şikayet mesajı aldık. Bölgenin polis komutanı olarak olaya el koymanız isteniyor.

Sayın Mustafa SOFİ, Sivil Havacılık Dairesi Müdürü olarak bayramda Ercan’da büyük kargaşalar yaşanacağı şikayet edildi. Biliriz elinizden çok şey gelmez ama size iletmemiz istendi…

Sayın Resmiye CANALTAY, UBP’nin yeni döneminde parti içinde nasıl bir tavır takınacağınız merak konusu olmuş. Bir takım sürprizlerden bahsediliyor ama işte onu bir türlü öğrenemedik.

Sayın Harun DENİZKAN, yeni patronunuz Temel Bulut ile Dubai’de görülmüşsünüz. Dev bir baskı makinesi aradığınız iddia ediliyor doğru mu?

Sayın Feriha NURLUÖZ, Bakan Kaşif özel kalem almayıp sizi kullanmakta bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Bu hızla giderseniz müsteşarlığa kadar bile yükselebilirsiniz. Başarılı çalışmalarınızdan dolayı tebrik ederiz…

Sayın Mehmet ÇAĞLAR, Güzelyurt ve İskele ilçelerine birer bakanlık gönderilmesi konusu dahiyane bir fikirdi. Çalışanlar bunu pek beğenmedi ama bu görüş mutlaka değerlendirilmelidir diye düşünüyoruz. Tebrikler…

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, gördünüz mü işte odanızı boşuna boşalttınız. Serdar bey göreve devam dedi. Şimdi bir hesap yapın bakalım o görevdeyken kaç tane turizm bakanı yediniz. Kolay gelsin diyoruz.





Günün Fıkrası


Sorun ne?

Bir profesör 3 kız öğrencisinin “durum değerlendirmesi” yeteneklerini sınamak istemiş... Durumu anlatmış üçüne de.
- “Denizde bir salın üzerinde yarı çıplak ve yapayalnızsınız. Birden içi erkek dolu bir teknenin size doğru geldiğini görüyorsunuz. Hallerinden belli, bu balıkçı teknesi aylardır denizde ve hiçbiri aylardır kadın yüzü görmemiş. Hepsi aç kurt gibi size bakıyor. Sorunu çözmek için ne yaparsınız. ?”
Kumral kız yanıt vermiş...
- “Salın yönünü akıntıya doğru çevirir, kaçmaya çalışırım...”
Esmer olan daha kabadayı çıkmış...
- “Yanımda bir Rambo bıçağı var. Ona sıkı sıkı sarılır, bakalım sala atlayacak erkek kimmiş beklerim...”
Sarışın başını iki yana sallamış...
- “Durumu anladık hocam da, sorun ne?”