Serdar Denktaş hafta sonu uzatmalı kararını verdi.

DP-UG, UBP ile ortak karar alarak Belediyelerle ittifak yapılması yönünde ortak noktada buluştu. Aslında en başından beri alınacak karar belli iken, Serdar Denktaş naza çekmeyi tercih etti.

Neyse sonunda karar verildi. Şimdi en azından yola çıkılarak, bir adım atılmış oldu.

Tabi tüm bunlar DP-UG ve UBP için sevindirici olsa da hükümet ortağını pek memnun etmedi.

Uzun zamandan beri CTP içerisinde yaşanan iç sorunlar alınan bu kararı nasıl etkileyecek diye beklemeye başladık. CTP MYK’sı hükümetin devamına onay verecek mi esas soru budur. Tüm bunların yanı sıra Özkan Bey’de sanırım eğri oturup doğru karar almak zorunda kalacaktır. Kısaca belediyelerde UBP ile iş birliğine ‘evet’ diyen Serdar Denktaş, CTP ile ayni yolda nasıl yürüyecektir? CTP MYK’sı Yorgancıoğlu’nu bu konuda köşeye sıkıştıracak ve hükümetin düşmesi için gerekenin yapılacağını düşünüyorum.

Hükümetin düşmesi halkı etkiler mi etkilemez mi sorusu da bu saatten sonra pek önem arz etmiyor. Siyasi duruşu her ne olursa olsun eğer hükümette koalisyon kararı alan partiler bir birlerine sadık kalmaz ve yön değiştirirlerse işte o zaman ip kopar ve herkes kendi yoluna gider.
Şuan hükümet ortaklarındaki durum da budur.

Serdar Denktaş, CTP’ye ihanet etti. İhanetin bedeli de boşanmaktır. Eğer Özkan bey bu ihaneti sineye çeker ve boşanmam derse, kusura bakmasın ama aldatılmaya mahkumdur.

Bu süreç CTP’yi iktidardan uzaklaştırabilir ama uzun vadede CTP’nin bu işten karlı çıkacağını düşünüyorum. Yani UBP ile DP-UG arasında yapılan anlaşmaya Serdar Denktaş ne kadar uyacaktır? Ya da UBP ön planda olmak isterse, DP-UG buna nasıl göz yumacaktır? Bu sorular gibi daha birçok soru kafalarda iken UBP ile DP-UG nasıl ortak noktada birleşecekler işte bu da ayrı bir sorundur.

Serdar Denktaş ile koalisyon yaparak, hükümete girmek risklidir. Bugün CTP’ye yaptığını yarın UBP’ye ya da başka bir partiye yapmayacağı ne malum. Aldığı kararların arkasında durmayan bir Genel Başkan ne kadar güvenilirdir?

Pazar günü yapılan toplantının ardından yaptığı bir gaf onun gerçek düşüncesini de ortaya koymuştur.

“Oğlum olmasa Rauf'u aday gösterirdik“…işte bu cümle yılın gafıdır. Bu söz üzerine ne söylesek az kalır. Babadan oğula saltanatlık devri kapansın diyorken Sayın

Denktaş oğlunun adını hiç düşünmeden ortaya atmıştır.
Halk kendi iradesi ile hareket edebilir. Buna fırsat verilirse tabi. Halkın vereceği kararlara saygı duymayan siyasiler nasıl gelecekten bahsedebilir.

Bugün verilen sözleri tutamayan bir Genel Başkan, ekonomik sıkıntılar içine sıkışmış kalmış ve tüm bunların içinde çıkar yol arıyorken tam da bu noktada oğlu Rauf’u neden öne atmak istedi. Belki doğru belki yanlış ama artık halk bunu istemiyor. Halka ne verdiğiniz önemlidir. Oğlunuzun ismini siz zikretmeyin, bırakın oğlunuzu yaptıkları ile halk benimsesin. Yoksa ‘halk kimin umurunda’ noktasına getirilmesin olay.