Hani eskiler hep der ya…

“Geçmişte kapımızı bile kilitlemeden yatardık” diye!

Birileri bu serzenişleri hep yanlış yerlere çeker ama…

Doğrudur bu görüş!

Geçmişte, hırsızlık, soygun ve darp olayları olmaz mıydı…

Olurdu ama bu kadar değil!

Çok değil 30 sene kadar önce biz bile evimizin kapısını kilitleme ihtiyacı hissetmez, çoğu gece aracımızı kilitlemeden hatta çoğu zaman anahtarları üzerinde bırakırdık, sabaha yerinde dururdu…

Biz de yetiştik o döneme!

Ama belli ki artık nostalji oldu…

O günlerden bugüne KKTC’nin nüfusu çok değişmedi ama…

Kimlik yapısında çok hızlı bir değişim yaşandı!

Eskiden bazı çevreler tüm suçlarda Hataylı kardeşlerimizi suçlarken, onlar genelde toplumdan dışlandı, potansiyel birer suçlu olarak gösterildiler…

Ötekileştirildiler, gettolara hapsedilmek istendiler!

Şimdi bir çoğu memleketlerine döndü ama kalanlar da iş adamı, tüccar, ülkenin önde gelen insanları içinde yer aldılar…

Ve süreç öyle bir değişti ki şimdi bazı dostlar ‘Hataylıları çok arayacağız’ demeye başladılar!

Doğru bir tespit bu çünkü son yıllarda asayiş olaylarının zanlılarına bakınca genelde hep üçüncü dünya ülkelerinin insanlarını görmeye başladık…

Sevgili okurlar…

KKTC’de ne yazık ki çoğu şey iyi gitmiyor…

Asayiş olayları da öyle!

Geçmişte genelde ‘asayiş berkemal’ derken şimdi bunun aksini söylemeye başladık…

Ülkenin istisnasız her bölgesinden başta uyuşturucu olmak üzere, darp, cinayet, soygun, çatışma haberlerini sizlerle paylaşıyoruz.

Ne acıdır ki devletin ilgili kurumlarının bu konulara çok da hassasiyet göstermediği gerçeği de ortada!

Gazetelerimizin sayfalarının neredeyse yarısı asayiş haberleri ile dolu ama bunu dikkate alıp da köklü bir çözüm üretmek kimsenin aklına gelmiyor…

Dünyanın her yerinde var…

Türkiye’de yıllar önce asayiş olaylarının caydırıcı olması ve çabuk sonuçlanması için en dar sokağa bile mobese diye bilinen güvenlik kameraları yerleştirildi, böylelikle yaşanan asayiş olayları daha erken çözülmeye, suçlular çok kısa sürede yakalanmaya başladı!

Ama bu bile bizim aklımıza yeni geldi, şükür ki ihale sürecinin başına gelindi…

Sonuçta iş dönüp dolaşıp ülkeye yönetenlerin beceriksizliğine ve basiretsizliğine geliyor!

Asayiş de dahil hemen her şey bu ülkede iyi gitmemekte çünkü ülke layıkıyla yönetilmemektedir…

Oysa ülke içi güvenlik, insanların yaşadığı topraklarda huzur içinde yaşaması için devleti yönetenlerin yapacağı çok şey vardır!

Asayişin berkemal olmadığı bir ülkede kim yaşamak ister ki…

Polis daha çok konuşmalı!

Tamam, polis teşkilatımız askere bağlı bir kurum ama…

Kendini kamuoyuna daha fazla anlatabilmeli düşüncesindeyiz!

Çünkü polisin içindeki yetersizlikleri, personel eksiğini, terfilerde yaşanan haksızlıklar nedeniyle huzursuz bir ortamda olduğunu biliyoruz sadece bilmekle kalıyoruz…

Poliste çürük elmaların olduğunu yetkili makamlar geçmişte defalarca söyledi!

Onlar da söylemekle kaldı ve ilerisi getirilmedi…

Oysa iç güvenlik konusunda polis teşkilatımıza güvenmekten başka bir alternatifimiz yok!

Onun için daha fazla gecikilmeden çürük elmalar temizlenmeli, belki de polise daha çağdaş bir sistem getirilmeli ve olaylarda sadece onlardan özveri beklenmek yerine onlara ihtiyacı olan eksiklikleri vermek elzemdir!

Son Veysel Şahin olayı;

Geçtiğimiz hafta dile getirmiş ve kaçtığı günün ertesi günü Türkiye ile imzalanan güvenlik işbirliği protokolünü sormuştuk…

AdamTürkiye’de kara listede ve KKTC’de yaşıyor!

Sanal kumarın en büyük patronu ve burada iş kuruyor, gayrimenkuller satın alıyor…

Ama kendisine kimse dokunulmuyor!

Haklı olarak şimdi tam da tutuklanacağı sırada kendisine polisten haber verildiği iddiaları var ve o kuş olup kaçıyor…

Onun için polis çok daha fazla irdelenmeli ve temiz bir teşkilat için seferberlik ilan edilmelidir!

Kask takmayınca!

Kazayı hemen önlerinde gören arkadaşlar anlatıyor.

Merit Oteller Genel Müdürü Aybars Kutluba’nın vahim bir kaza sonrasında ağır yaralanması tanıyan ya da tanımayan hemen herkesi üzdü ama…

Soru şu;

Motosiklet sürerken niçin başında kaskı yoktu!

Hem de profesyonel bir motorcu olan Kutluba nasıl olur da sürüş anında güvenlik açısından hayati önem taşıyan kaskını takmadı…

Yine motorcu arkadaşları diyorki;

Eğer başında kask olsaydı kazayı küçük sıyrıklarla atlatacak sevenlerini bu denli üzmeyecekti..

Kendisine büyük geçmiş olsun diyoruz ama…

Artık yaşanan her olumsuz olaydan sonra da lütfen dersimizi alalım ve kendimizi düşünmesek de bizi sevenleri düşünelim!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tüm.Gen. Yılmaz YILDIRIM, GKK’ya bağlı polis teşkilatımız tüm eksikliklere rağmen büyük özverilerle ülkenin asayişini korumaya çalışıyor. Başta çalışan sayısı olmak üzere çok büyük sorunları olduğunu hemen herkes biliyor. Bu eksikliklerin tamamlanması için öncülük etmeniz ve özelikle de içeride bulunan çürük elmaların temizlenmesini bekliyoruz.

Sayın Özgün FARUK, hem LAÜ’nün mütevelli heyeti başkanısınız hem de şahsınıza ait yurtların dolması için baskı unsuru yaratmaya çalışıyorsunuz. Hem okul içinde hem de bölgede bu konuda ciddi bir huzursuzluk olduğunu biliyor muydunuz! LAÜ gibi hızla yükselen bir kuruma olan güvenin azalmasını istemezsiniz değil mi!

Sayın Kemal Deniz DANA, Lefkoşa Devlet Hastanesi’ndeki eksikler listesi konusunda bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? Bu eksikliklerin giderilmesi konusunda maddi yetersizlikler mi yoksa ihmal mi söz konusu! Bu arada bu eksiklikler sizin döneminizin bir eseri mi yoksa eski hükümeti de ilgilendiriyor mu?

Sayın Suat GÜNSEL, devlet tarafından işletmenize verilen 14 dönümlük devlet arazi hem diğer üniversiteler hem de kamuoyu tarafından infialle karşılandı. Bazı üniversitelerin haksız rekabet ortamı nedeniyle konuyu mahkemeler taşıyacağı iddiaları var!

Sayın Kemal DÜRÜST, bakanlıkta yıllardır sizin yanınızda olan çalışanların ek mesai sorunlarının çözülmediği için size karşı gönül koydukları yönünde duyumlar alıyoruz. Bu yolda sizi hiç yalnız bırakmayanları sizin de kucaklamanız bekleniyor…

Sayın Erhan ARIKLI, bazı medya organları sizin haberlere yer vermeyip, ya da iyice makasladığı için yeni bir günlük gazete için parti yetkililerine talimat verdiğiniz söyleniyor. Madem ki siyasette medya olmazsa olmaz, o zaman kolları sıvayın deriz, sizin başınız kel değil ya!

Sayın Meral AKINCI, buyurduğunuz gibi ülkede her üç kadından birisi eşi tarafından şiddete maruz kalıyor ama bunların ancak onda biri olayı polise intikal ettiriyor. Diğerleri de kocalarının koluna girip gezmeye devam ediyor. Vahim bir durum değil mi!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, bazı bakan arkadaşlar ivedilik bekleyen bazı imzaların bir türlü tarafınızca atılmadığından icraatların geciktiği yönünde şikayetlerde bulunmaya başladılar. Burada kafanızda bir takım şaibeler mi var yoksa biraz fazla mı geniş davranıyorsunuz acaba!

Sayın Bülent DİZDARLI, başhekimi olduğunuz hastanede görev yapan bazı hekim arkadaşların basına olur olmaz haber uçurdukları konusunda bir önlem almayı düşünüyor musunuz! İpin ucunu bir kaçırırsanız bir daha da yakalayamazsınız aman dikkat!

Sayın İzzet TÜRKMEN, Merkezi Cezaevi’nde yakında isyan başlayacak olmasını açıkladıktan sonra en fazlada gardiyanlardan destek aldınız. Özellikle terfi aldıkları halde rütbe takamayan bazı gardiyan arkadaşların sabrı artık kalmadı gibi!

Sayın Göksel SAYDAM, vakıf olarak ada genelindeki kütüphaneleri yaygınlaştırma girişimleriniz hem devletin bir eksiğin kapatıyor hem de özellikle kırsal kesim insanında büyük memnuniyet yaratıyor. Tebrik eder başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…

Sayın Siber SİBEL, İstanbul’daki muhteşem düğünden sonra şimdi de sıra artık torun beklemeye kaldı değil mi! Anneannelik size mutlaka çok yakışacaktır patikleri şimdiden örmeye başlamakta yarar görüyoruz.

Sayın Serdar DENKTAŞ, maliyenin en tepesinde siz oturduğunuza göre artık şu müşavir sıkıntısını gidermek için proje üretmek de sizin sorumluluk alanınıza giriyor. Tamam müşavir arkadaşların bunda bir suçu yok ama evde otururken aldıkları maaş da toplumu derinden rahatsız ediyor…

Sayın Hasan HASTÜRER, aktif siyaset için bir siyasi partiden teklif aldığınız ve halen değerlendirme aşamasında olduğunuz konuşuluyor. Yani evde torun bakıp keyif yapmak varken strese sıkıntıya girmenin ne alemi var şimdi. Bir değil çok kez düşünün deriz…