“Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı 2013-2015”e bağlı kalınarak işletme hakkı devri yoluyla özelleştirmeler uygulamaya sokulurken kamu personel giderlerinin azaltılması yönünde herhangi bir çaba ortaya koyulmadığını gözlemliyoruz. Aksine barbar nitelikli vahşi özelleştirmeler başta Ercan Devlet Havalimanı olmak üzere hızla tamama erdilirken kamu personel rejiminin bırakın yeniden gözden geçirilmesini, eski rejimin her seçimde tekerrür eden istihdamları artarak devam ediyor.

Bu durumda, hükümetin özelleştirmeleri yapması karşılığında Türkiye iktidarının istihdamlar konusunda sessiz kalmayı tercih ettiğini mi düşünmeli? Bir tür alışveriş söz konusu ise şayet, sermaye el değiştirirken seçime yönelik istihdamlar yapılması Kuzey Kıbrıs ekonomisini olduğundan daha verimsiz bir yere savuracaktır.

Sürdürülemez bir ekonomiden sürdürülebilir bir ekonomiye geçeceğimize bu şartlar altında kim inanır? Kimse inanmıyor pek tabii. Siyasetçi, istihdamcı yurttaş ve Ankara üçgeninde süregiden bu alışverişin kazan-kazan ilkesi üzerinde hareket ettiğini mi varsaymalı? Siyasetçi oy satın alacak, yurttaş oyunu istihdam karşılığı satacak, bütçe açıklarınızı eskisi gibi kapatmayacağım diyen Ankara özelleştirmelerde ihalelerin Türkiyeli şirketlere verilmesine karşılık gidişatın yaratacağı sıkıntıları tespit etmesine karşın sessizliğini bozmayacak mı?

Sürdürülemez ekonomiyi sürdürülebilir kılmayı savunan, üreten, kendisini ve ailesini kamuda istihdam ettirmeyen yurttaşlar bu oyun karşısında nasıl rejimin değişeceğine inanç beslemeye devam edecek? İnsanlar değişimi kendi inandıkları uğruna savunmalıdır. Yanınızda tek kişi bile kalmasa doğru bildiğinizi savunmaya devam etmekten çekinmemek gerek. Yanlış yolda yürüyerek doğru yere varılmaz. Birileri kendi çıkarları için yanlış yolda yürüyor ve o yoldan geri dönmüyorlarsa yolun sonunda yaşayacaklarına katlanacak. Diğerleri doğru bildikleri yoldan azim göstererek dönmediklerinde eninde sonunda kazanacak.

Doğru yolda yürüyenler yaşanan etik dışı ticari alışveriş nedeniyle gün geçtikçe neden Kıbrıs sorununun çözümünün eski rejimin ortadan kaldırılması için olmazsa olmaz bir şart olarak kendisini dayattığını elbette görüyor. Bu alışverişin bizim toplumuzu ileriye taşımayacağını idrak edenler, mevcut siyasilerin ve kasaba politikacıları sayesinde oy karşılığı istihdam edilen yurttaşların yanında Ankara’ya da artık çok daha az güven besliyorlar çünkü. Dolayısıyla eski rejim yanlıları ve yeni rejim savunucuları arasındaki uçurum Ankara’nın ikircikli politikaları nedeniyle daha da genişliyor. Görünen o ki, Ankara imzaladığı protokolün tersine eski rejimin devamından yana.