Kıb-Tek’in etrafında üç tur attıktan sonra zor bela bir apartman önünde park yeri buldum ve kuruma girebildim…
Dönüşte de aracın silecekleri havadaydı, belli ki apartman sakinlerinden biri tepkisini böyle göstermişti ve yerden göğe kadar da haklıydı!
Sıradan bir vatandaş olarak aracınızla kurumun hemen içindeki par yerine giremezsiniz çünkü orası yönetici takımının ve zaten barikat var…
Kurumun hemen yanındaki park yerine de giremezsiniz çünkü orası da çalışanlara tahsis edilmiş, önüne de kocaman girilmez levhası koşmuşlar..
Burasının hemen yanındaki park yeri de vatandaşa ayrılmış ama orada yer bulmak zaten imkansız çünkü çalışanlar da oraya park ediyor…
İlla ki kurumdan çok uzak bir sokağa bir apartmanın önüne park edeceksiniz!
Kıb-Tek yönetim kurulu başkanı İsmet Akim ile buluşunca ilk olarak bunu şikayet ettim…
“Siz ve çalışanlar için park yeri var ama para ödemek için gelenler kurum civarında park yeri bulamıyor” diye…
“Haklısın” dedi ve ekledi;
KTHY’nin eski binasını vezne olarak kullanmak istemişler ama izin çıkmamış!
Orası başka amaçlar için kullanılacakmış…
Kör ölür badem gözlü olur ya aynen onun gibi bir şey!
Yıllardır orada atıl durumda bekliyor, bir kurum istediği zaman hemen bahane hazır;
“Başka amaçlar için kullanılacak!”
Akılları şimdi başlarına gelmiş olacak!
Kullansınlar bakalım neyse amaçları…
Dün İsmet Akim ve ekibiyle iki saate yakın bir görüşme yaptık;
Akim bizi dosyalarla karşıladı, sonra kurum müdürü sevgili dostumuz Mehmet Salih Gürkan başka evraklar getirdi…
Ardından koordinatör görevindeki kurumun velinimeti olarak tabir edilen Hasan Başoğlu hem internetten hem de elindeki dosyalardan bizimle müthiş bilgiler paylaştı…
Dövizdeki artışları konuştuk, akaryakıttaki artışları konuştuk, Güney’de ve Avrupa ülkelerindeki elektrik fiyatlarını ve sistemi konuştuk…
Şunu belirtmeden edemeyeceğim, İsmet Akim, Mehmet Salih Gürkan ve Hasan Başoğlu gerçekten de konunun uzmanları ve ortaya koydukları rakam da gerçekleri gösteren rakamlar…
Gelin sizlerle çok kısa olarak en çarpıcı rakamları paylaşayım ki herkes kurumun gidişatı hakkında bilgi sahibi olsun…
24 Ocak 2014 tarihli Kıb-Tek’in borçlarını gösteren rakamlar;
Bankalara olan borç 188 milyon TL.
Akaryakıt alımına yani Türkiye Petrollerine 135 milyon borç.
AKSA’ya 55 milyon, İhtiyat Sandığı’na da 40 milyon borç…
Ve 1 Mayıs 2015 borç rakamları;
Bankalara olan borç 214 milyon TL olmuş…
Türkiye Petrollerine olan borç ciddi bir şekilde 19 milyon TL’ye düşmüş…
AKSA’ya borç hiç kalmamış, İhtiyat Sandığı’na olar borç ise 29 Milyon TL’ye düşürülmüş…
Özetle bir sene önce 420 milyon TL olan borç 262 milyon TL’ye kadar düşmüş…
Elbette bu bir başarıdır, hem de bu ekibin başarısıdır, kutlamak gerek..
Hatırlanacağı üzere dünkü yazım şu başlığı taşıyordu;
“Böyle Sendika Düşman Başına!”
Başlıktan da anlaşılacağı üzere dünkü yazımda kurumu değil sendikayı eleştirmiştim…
Sendikadan tek bir kelimelik açıklama gelmedi ama sağ olsunlar kurum yetkilileri bu yazı nedeniyle fazlasıyla ilgi gösterdiler ve ellerindeki neredeyse bütün bilgileri benimle paylaştılar…
Sözüm onlara değildi ama onlar niçin zam yapılmasının kaçınılmaz olduğunu açıkladılar hem de bütün samimiyetleriyle…
Oysa ben sendikadan bir açıklama beklerdim, çünkü sendikanın zam talebine sadece ben değil dünkü yazımı okuyan hemen herkes tepki koydu…
Çünkü sendikanın görevi vatandaşın omuzlarına ağır yük getirecek bir icraat olamazdı..
Ama sendika açıklama yapmayı kendi değil de İsmet Akim’e bırakmıştı…
Şunu vurgulamakta fayda var;
Benim derdim ne dövizdeki yükseliştir ne de akaryakıt fiyatlarındaki artış!
Ben zaten her geçen gün alım gücü düşen vatandaşın faturasındaki yüksek rakamlara bakarım…
Hemen her şeye zam var, hayat pahalılığı yok, elektrikteki fiyat artışı da vatandaşa yüklensin, işte buna karşıyım…
Bir kez daha altını çizeyim;
Ülkede asgari ücret bin 600 TL iken, bir kurum çalışanı 700 TL elektrik katkı payı 500 TL de aile yardımı ile birlikte toplam da bin 200 TL maaşından başka parayı cebine koyuyorsa bu büyük bir adaletsizliktir…
Dövizdeki artışlar nedeniyle yük vatandaşa  bindirilecek, sendika başkanı 5 kuruşluk zam yapılmasını önerecek ama çalışanlar tek kuruşluk özveride bulunmayacaklar!
Yok arkadaş ben bunu hazmedemem!
Elektrikteki gerçek şu;
Kilovat başına şu anda 44 kuruş ödediğimiz elektrik şu anda 49 kuruş yapılmak isteniyor…
Akaryakıt maliyetlerine gelince bu rakam kilovat başına 27 kuruş!
Gerisi de maliyet!
Peki ne var maliyetlerde;
Personel gideri, emekli maaşları, bakım ücretleri, yatırımlar, AKSA’ya verilen kiralar, cari giderler, finans maliyetleri ve amortisman için ayrılan paralar..
Elbette gelir olan yerde gider de olacak ve buna kimse bir şey diyemez!
Ayrıca kaçak elektrik çekenlerin parasını biz ödüyoruz, sosyal yardımdan ödenenlerin elektriklerinin yarısını biz ödüyoruz, sanayicinin kullandığı elektriğin bir kısmını biz ödüyoruz hatta araba galerilerine sağlanan ayrıcalık için onların da kullandığı elektriğin bir kısmı yine bizim faturalara yansıtılıyor!
Olacak gibi değil!
İsmet Akim’in şu çarpıcı açıklaması çok önemliydi;
Bizim devlet zenginden alıp fakir fukaraya vermesi lazım ama tam tersini yapıp fakirden alıp zengine veriyor!
Haliyle kurumun ilk döviz zammında yüklendiği kesim vatandaş oluyor hele de dar gelirli vatandaşların içler acısı halini ne gören var ne duyan!
Ve yine İsmet Akim ve ekibine göre, istenen zamlar keyfi değil kurumun ayakta kalması için yapılan zamlar…
Ama şunu da vurgulamadan edemiyorlar;
“Devlet fiyat artışlarını subvansiye etmeli ve bu kadar vatandaşın üzerine yüklenmemeli…”
Doğru söze ne denir ki!
 
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hasibe KUSETOĞULLARI, Derin köyünde kanser hastası olan bir evin hemen yanındaki arazide hurda lastik yakıldığı ve sizin daireye şikayet edildiği halde kimsenin ilgilenmediğini biliyor muydunuz? Bir de müdür olarak sizin dikkatinize getirelim istedik!
Sayın Birikim ÖZGÜR, partinizin DP ile koalisyon yapmasına muhalefet eden vekillerin başında geldiğinizi öğrendik. Bu muhalif görüşünüz tamamen kendi iradenizle mi alınmıştır yoksa perde gerisine ricacılar var mı?
Sayın Serdar DENKTAŞ, Ercan’ın sözleşmesinin Kıbrıs Türk tarafı lehine iyileştirmesi için Bakanlar Kurulu’na ikinci önergeyi vermeyi hazırladığınız söyleniyor. Birinci önergeyi kabul etmeyen bakanların isimlerini de deşifre edecek misiniz?
Sayın İbrahim BENTER, Ramazan ayı dolayısıyla yapılan gıda yardımları konusunda sizi geçen haftadan beridir uyarıyoruz ama ne yazık ki dikkate alıp soruşturma başlatmadınız! Bugünlerde bu tür haberlere çok tanıklık edeceksiniz haberiniz olsun!
Sayın Tahir ÇELİK, yeni kabinede Milli Eğitim Bakanı olarak liste başında yer aldığınızı biliyor muydunuz? Hem Sayın Talat’a yakın olmanız hem de akademisyenlik göreviniz sizi birkaç güne kadar bakanlık koltuğuna oturtacak, şimdiden hayırlı olsun…
Sayın Osman AKTUNÇ, Kıb-Tek Yönetim Kurulu Asbaşkanlığına atama yazınız dün elinize ulaşmış ve mutluluktan havalara uçmuşsunuz. Hayırlı uğurlu olsun, şimdi sorumluluğunuz bir kat daha arttı, başarılar dileriz…
Sayın Aziz GÜRPINAR, dün hastanelerde temizlik şirketlerinde çalışan bir grup arkadaş yanıma ziyarete geldi ve tam 2 senedir tatil yapamadıklarından şikayette bulundular. Artık diyoruz şu şirket sahiplerinin bir kulaklarını çekseniz de sömürüye bir son verseler!
Sayın Pervin GÜRLER, bir başka araca çarpıp kaçan HM 191 plakalı kırmızı Peugeot aracın Lefkoşa sanayi bölgesinde görüldüğü ihbarında bulundular. Ülke çapında arama yaptığınızı biliyoruz ama çemberi böylelikle daraltabilirsiniz…
Sayın Önder SENNAROĞLU, Devlet Üretme Çiftliği Dairesi’ne ait olan RHA 2242 plakalı kamyonun disiplinsiz sürücüsü konusunda henüz bir soruşturma başlatmadığınız ve bir sonraki bakana bıraktığınızı duyduk. Neyse yorum yapmayacağım!
Sayın Yudum MİŞON, KKTC’de internet üzerinden kaçak yollardan bahis oynatan korsan şirketlerin yoğunlaştığını biliyor muydunuz? Bunların ardında kapatılan bet salonlarının olduğu iddiası var, haberiniz olsun istedik!
Sayın Çağlayan CESURER, dünkü yazımızı okuduktan sonra ha keşke kurum yetkililerini değil de direkt olarak bizi arayıp bir açıklama yapsaydınız! 700 TL elektrik yardımı ve 500 TL aile yardımı konusunu bir düşünün deriz. Herkes elini taşın altına koymazsa olmaz değil mi?
Sayın Ersan SANER, iki toplumlu Mağusa ziyareti konusunda sesinizi yükseltince Slovak Büyükelçiliği’nde kısa süreli bir panik yaşanıp ziyarete gelmek zorunda kalmışlar. Demek ses çıkarmak işe yarıyormuş değil mi?
Sayın Neşe ERGÜÇLÜ, BRTK müdürlüğü konusunda gelen teklifi hiç tereddüt etmeden kesin dille reddetmeniz kurumda konuşulan konuların başında geliyor. Zaten aksi olsaydı ekibe biraz ayıp etmiş olurdunuz değil mi?
Sayın Ahmet BAĞZIBAĞLI, LTB konusunda Sayıştay’ın gecikmeli raporundan sonra patlamış ve Osman beye çeşitli suçlamalarda bulunmuşsunuz. Yazın bir  kenara bu olay birkaç gün daha konuşulup kapatılıp gidecek…
Sayın Dilek ÇETEREİSİ, yıllardır verilen hizmetten sonra çalıştığınız kurumda part time konumuna getirilmeniz nedeniyle hayli kırgın olduğunuz söyleniyor. Öyle özel durumlar vardır biraz zamana bırakırsanız muhakkak ki güzel yakındır, biraz sabır etmekte yarar görüyoruz.