Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün geçtiğimiz gün ortaya bir laf atarak ‘’bazıları bakanlık alamadı diye bugün bu sorunlar yaşanıyor’’ dedi. Haklı aslında. Bakanlık vermediği kişiler şuan karşısında ama aynanın tek yüzünden bakılmaması taraftarıyım. Yani şuan bakanlık koltuğunda oturan isimler bakanlık almamış olsaydı ayni sorunlar yaşanmayacak mıydı? Elbette ki yaşanacaktı. Ama Sayın Özgürgün’ün birilerini kabul ederken birilerini de dışlaması ile kıyamet kopacağını bilmesi gerekirdi.

Evet, aslında yaşananlar sürpriz değil. Her parti içinde zaman zaman bu tür sorunlar gün yüzüne çıkmakta ve bir süre ayni huzursuzluk devam etmektedir. Hüseyin Özgürgün bu açıklamaları ile gündem yaratarak herkesi zan altında bırakmıştır. Hâlbuki Özgürgün bu isimleri açıklaması kendi yararına olmayacağını bilmekteydi. Yoksa bu kaos ortamında bu isimlerin zikredilmesi ona zarar değil kar sağlayacaktı. Ama nedense bu isimleri söylemekten kaçındı. Neden diye düşünmedik doğrusu.

Haziran ayı sonunda gerçekleştirilen tüzük değişikliklerinde bir takım amaçlar vardı. Özgürgün tüzük kurallarına aykırı ve anti demokratik bir şekilde üye yazma ve yazdırtma yoluna gittiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Yaptığı bir açıklamada ise 300 üyeyi kendi ellerimle yazdım demesi pek de inandırıcı olmadı.

Eskiden ilçe ya da kurultay delegesi olan bazı kişiler üye yazılmazken, başka partilerle bağlantısı olan kimi kişiler üye yapılmıştır. Bazı köy, mahalle, örgüt başkanları, partinin ileri gelenleri, milletvekilleri üye yazmaktan men edilir ve onların üye yazdığı isimler reddedilirken Genel Başkan’ın yakınındaki bazı isimlerin hiç sorgulanmadan partiye üye kaydedilmesi de kabul edilir değildir.

Partisini düşünen, büyümesini, tek başına iktidar olmasını ya da hükümetin büyük ortağı olmasını hedefleyen biri böyle yapmaz, yapamaz. Hükümette olmak adına sırf küçük ortaklığa göz yumma zihniyeti ile bir adım ileriye gidilemeyeceği de ortadadır. Şahsi ve siyasi hesapların partiye vereceği zararın hiç düşünülmemesi ve yapılan yanlışların ortaya çıkan tepkilere, halk nazarında yaşanan sıkıntılara rağmen hala Genel Başkan tarafından savunulması üzüntü vericidir. Genel Başkan Özgürgün, kendisi için yapılan eleştirilerini duymaması düşündürücüdür. Kendi hakkında yapılan eleştirileri eminim ki duymuş ve gereken cevabı da verecektir.

UBP’nin üstlenmesi gereken birçok görev vardır. Halkın refahı en üst düzeyde olmalı ve Kıbrıs sorununun bir an önce çözüme kavuşturulması esastır. Umarım Genel Başkan kurultay hesabından önce halkın ve memleketin içinde bulunduğu bu durumu göz ardı etmez ve iş işten geçmeden gerekeni yapar.