Gönyeli’de önceki gün bir inşaattan düşüp ölümle sonuçlanan acı olay;
Bu üzücü haber ilk olarak sosyal medyada yayınlanınca inanılmaz önyargılı yorumlar yapılmıştı!
Konu genelde ölüm vakası değil ölen adamın yaşıydı…
Dalga geçenler bile oldu!
Çalışma izinli olup olmadığını sorgulayanlar da…
Çoğuna göre Türkiye’nin bir köşesinden buralara kadar gelmiş ve o müthiş muhalefet yine bildik şikayetlerini yapmaya başlamıştı!
Evet 75 yaşındaki Ertuğrul Palaz sabahın köründe inşaatın tepesine ekmek parası için çıkmıştı ama has be has Kıbrıslıydı ve bir hikayesi vardı…
Ben de merhumun durumunu bir okurum uyarınca anladım…
Bakın kapı komşusu bir hanımefendi bana nasıl bir mesaj gönderdi;
“Levent bey,
Nasılsınız, Ertuğrul Palaz ağabeyimiz nurlar içinde yatsın.
75 yaşında adamın inşaatta ne işi var diyorlar! Söyleyeyim de herkes bilsin ne işi olduğunu;
Yıllardır karısı da kızı da kanser hastasıdır. Yıllardır bu adam onları yurt dışına tedaviye yollar.
Kolay mı yurt dışında tedavi olmak?
Doğru dürüst devlet mi var da vatandaşı ile ilgilensin!
Kimse kimsenin derdini bilmez ama saçma sapan konuşur…
Devlet yetkilileri dünyaya yardım edenler ama sadece tanıdıklarına dostlarına ya da partililerine…
Ben de kanser tedavisi görürüm, bir kuruşluk yardım görmedim…
Resmi Gazete’de gördüm Bakanlar Kurulu kararıyla yandım yaparlar. Ben de yaptım dilekçe ilk sordukları şu oldu;
“Neden Türkiye’de oldun?”
Açık açık söyledim lenf kanseri en erken yayılanıdır. Güvenmedim ve burada ameliyat olmadım!
Resmen dilenerek gittim tedaviye beddua ederek…
Bir de gördük ki bakan da gitmiş ameliyat için, niye burada olmadı?
Ben de sormaz mıyım şimdi onlara…
Resmen öldürüyorlar bizi!
Kimse kimsenin ne çektiğini bilmez…
Bunları bilmenizi istedim!
Ertuğrul abim nurlar içinde uyusun şimdi…
O istemez miydi bu yaşına rağmen evinde oturup bir köşeye dinlensin?”
Ne yazık ki yılların inşaat ustası Palas ustanın hikayesi budur sevgili okurlar…
O ailesinden iki ferdinin kanser mücadelesinde 75 yaşında çalışmak zorunda kalmış ve yaşına, yılların yorgunluğuna bakmadan inşaatların tepesinde dolaşmaya, üç-beş kuruş kazanmaya devam etmiştir…
Ve emeğinin bedelini canıyla ödemiştir!
Burada kimseyi suçlayacak değilim çünkü öyle bir sistemin içine çekilmişiz ki sistem sistem olmaktan çıkmış suçluları kucaklayan acayip bir mahlukata dönmüştür…
Sadece Palaz Usta’nın perde gerisinde yaşadığı mücadeleyi bilginize getirmek istedim hepsi o kadar…
 
 
 
Yine istihdam ve terfi sözleri!
 
“Levent bey selamlar,
Biz Mağusa bölgesinden UBP üyesi olarak Ersin Tatar’a destek verme kararı aldık. Lakin aldığımız kesin bilgilere göre Hüseyin Özgürgün ve Sunat Atun bazı üyelere istihdam sözü vermeye başladılar.
Bununla da yetinmeyip bazı örgüt başkanlarına usulsüzce terfi verme hazırlığı içine girdiklerini öğrendik. Bu örgüt başkanı arkadaş hakkında Savcılık görüşü olduğu halde Serbest Liman’da amir yapma kararı aldılar.
Bir geçici işçinin amir yapılması yasalarımıza göre suçtur ve bu suçu işleyenler de kurultay uğruna her türlü yasal suçu işlemekten kaçınmamaktadırlar.
Bir UBP’li olarak artık bıktık usandık, birileri bu gidişe dur desin!”
 
(K.B.)
 
 
 
“Elbette suyu yönetemezler!”
 
 
“KTHY'yi batırıp kapattıranlar, DAK ve DAİ'yi devredenler, ERCAN'ı peşkeş çekenler, Elektrik ve Telefonu yüzüne gözüne bulaştıranlar, "suyu elbette yönetemez."
Ancak herkes şunu da bilmelidir ki, kurumları yönetmeyi beceremeyenlerin "devletin hiçbir makamında oturma hakkı yoktur.
" Derhal kalkın işgal ettiğiniz koltuklardan, kendi beceriksizliğinizi Kıbrıslı Türkler'in beceriksizliğiymiş gibi lanse etme hakkınız yoktur.
Çünkü suyu da elektriği de devleti de layıkıyla yönetecek, "yurtsever, onurlu Kıbrıslı Türkler" vardır…”
 
(Cemal ÖZYİĞİT)
 
 
 
 
“Talat bey su koyverdi…”
 
“KKTC denen bu memlekette, müthiş yetkililer var.
Şimdilerde bir tartışma başlatıldı gidiyor.
"Suyu kendileri yönetecekmiş"
İyi, yönetin.
Yahu,
Siz,
Merkez Bankanızı,
Ekonominizi,
Maliyenizi, 
Güvenlik Kuvvetlerinizi,
Polisinizi,
İtfaiyenizi,
Yönetebilmeyi becerdiniz da,
Gelecek olan suyun yönetimine da talipsiniz.
Duymadınız galiba;
Kurtarıcı olarak,
Aslanlar gibi sahaya inen
Mehmet Ali Talat bey su koyverdi bile,
Türkiye diretirse "ISRARLI OLMAYACAKMIŞ"
Daha uğraşırsınız!..”
 
(Ülker FAHRİ)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Mağusa Belediyesi Asbaşkanlık seçimleri partinizi resmen ikiye böldü. UBP’li bir meclis üyeniz yine UBP’li diğer meclis üyenize seçimlerde oy vermeyince durumlar epey karışık bir hal aldı! İpler kopmadan bir atıverin isterseniz olur mu, bizden uyarması!
Sayın Filiz BESİM, bugünlerde epey medyatik olup da sahte raporlar gündeme gelince bazı hekim dostlarınız Abbas Sınay olayını hatırlayıp çeşitli sorular yöneltmeye başladılar. Abbas bey onur kuruluna sevk edilmiş miydi acaba? Edildiyse kurulun kararı ne oldu? Bir zahmet açıklarsanız seviniriz…
Sayın Ömer GÜR, Bakan bir süre makamından uzak kalınca sorumluluğunuz epey büyük. Mağusa Devlet Hastanesi’nin tek nörolog doktoruna Lefkoşa’da gece nöbeti yazılınca Mağusa’da yaşayan vatandaşlar sanki de biraz horlandı gibi geldi bize! Sizce de biraz acayip bir durum değil mi bu? Haberiniz olsun istedik!
Sayın Fuat ÇİNER, KKTC’de radyasyon onkoloğu uzmanı sıkıntısı yaşanırken birden aklıma siz geldiniz. Bu konuda uzman bir doktor olarak kendi topraklarınızda istihdam edilemeyip yurt dışında çalışmak durumunda kalmanız ne acı bir olay değil mi? Bu konudaki duygu ve düşüncelerini öğrenmeyi çok isterdik doğrusu!
Sayın Ahmet BENLİ, Türkiye’ye karşı tarihi duruş biçimindeki açıklamalarınız pek hoş kaçmadı! Sizin gibi başarılı yerel yöneticilerin ağzından çıkanları önce kulakları duymalıdır diye düşünüyoruz. Bu tür söylemler kime ne kazandırır ki!
Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, UBP parti meclisine adaylığınızı koymanız parti içinde epey ses getirdi diye duyduk. Ama yine de bilmenizi isteyin ki sevinenler yanında garezi olanlar da muhakkak vardır. Sağlam basmakta yarar görüyoruz!
Sayın Ergün SERDAROĞLU, Cumhuriyet Meclisi Başkan yardımcılığı göreviniz dün sabah parti merkezinde artık kesinlik kazandı. Şimdi kendinize siyah ve kaliteli bir smokin siparişi verebilirsiniz.
Sayın Derviş EROĞLU, önceki akşam Güzelyurt’da bölge kurmaları Zafer Niyazi, Mutlu Atasayan ve daha birkaç kişiyle birlikte özel bir yemekte görüldünüz. Bu arada parti içinde sizin işaret edeceğiniz kişiyi destekleyecek o kadar çok kişi var ki bilemezsiniz!
Sayın Tuluy KALYONCU, şu Girne’deki 10 katlı bina hakkında artık kamuoyunu bilgilendirmek zorunda olduğunuzu biliyor muydunuz? Sizin sattığınız binayı başkası dikiyor ama sizin deftere yazılıyor değil mi? Nasıl memleket ama…
Sayın Hasan UZUN, UBP Parti Meclisi adaylığı için düğmeye basıp öncelikle sizin mekanda büyük bir mangal partisi vermişsiniz. Ama dikkat çok yakında bazı yeni oluşumlardan ciddi teklifler alabilirsiniz…
Sayın Hüseyin ALANLI, Londra’dan döneli epey zaman oldu ama bölge halkı eski sık ziyaretleri bıraktığınızdan şikayetçi. Siyasette köşeye çekilmek yoktur ama ha boşlukları anında doldururlar…
Sayın İbrahim ELBASAN, başınıza gelenlere hem üzüldük hem de çok düşündük, büyük geçmiş olsun. Sizi çok ufakken tanıdığımız ve sevdiğimiz için biraz daha manevi değerlere sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Sayın Hasan KURUMANASTIRLI, dernek olarak tabanca kullanma ve atıcılık kurslarına başlama kararı bir çok gencin ilgi odağı oldu diyorlar. Hayırdır bayram değil seyran değil bu tabanca merakı da nereden çıktı şimdi?
Sayın Hasan SADIKOĞLU, mutlu başlayan dünkü geceniz belediye çalışanlarından birinin ölümüyle sonuçlanan kazayla zehir oldu diye duyduk. Başınız sağ olsun, acılı ailelerle yakından ilgilenmeniz gözlerden kaçmadı!