Dünden beri takip ediyorum;
“Hepimiz Murat Kanatlıyız’ diye pankartlar da açılacak mı diye!
Her halde akıllarına gelmemiş olsa gerek!
Basın açıklamalarının ve tepkilerin ardı arkası kesilmiyor…
“Vicdani ret” hakmış…
Murat Kanatlı, Askeri Mahkeme’nin 500 TL’lik cezasını ödemek istemeyip, 10 gün hapis yatmayı tercih etmiş.
Tabi ki kendi tercihidir ama bu kadar gürültü niçin koparılıyor onu anlamak işte çok güç!

Bu ülkede askerlik ister kalksın ister kısaltılsın bunu tartışmıyoruz.
Eğer gündem bu olursa biz de askerlik konusunda görüşmelerimizi ortaya koyar, çağdaş ülkelerde ne ise bizde de o olsun isteriz.
Hatta askerlik hizmetine gitmek istemeyenler için, devlet dairelerinde hizmetten de yanayız.
Suç nerede işlenirse işlensin askeri mahkemelerin kaldırılmasına da destek verebiliriz ama 500 TL’lik cezayı ödemeyip tercih hakkını kullananların da ‘kahraman’ yapılmak istenmesine şiddetle karşı çıkarız.

Olay tamamen bir şovdan ibarettir!
Ülke sıkıntıdan inim inim inlerken gündemi başka yerlere çekme gayreti vardır.
Ya da vatandaşın yaşadığı sıkıntılardan dolayı devlete güvenin en aza indiği bir dönemde buram buram fırsatçılık kokmaktadır…
Murat Kanatlı bunda çok başarılı olmuş ve beklediğinden daha çok ses getirmiştir.
Yakında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de okkalı bir tepki yazısı gönderirse şaşırmayız…
Ama şu bilinmeli ki, Murat Kanatlı nasıl sözde vicdani ret hakkını kullandıysa, her ne kadar tartışılsa da mahkeme de yasalar çerçevesinde kendi hakkını kullanmıştır.
Gerisi de fasa fisodan ibarettir!

Dün arkadaşlarla bu konuyu tartışırken köyün birinden içler acısı bir telefon aldık.
“Levent abi lütfen yardım et 3 bin TL için mazbata suçundan hapise atacaklar” diye feryat ediyordu…
Duydun mu Murat Kanatlı ve ona şiddetle destek verenler!
Siz sırf siyasi şov yapmak için size kesilen 500 TL’yi ödemeyip hapse girmeyi göze alıp, ortalığı kaldırıyorsunuz ama ne siz ne de partiniz hala mazbata suçluları için tek kelimelik bir açıklama yapmış değil!
Ülke yangın yerine dönmüş, ekonomi dibe vurmuş, esnaf, işçi, memur ve asgari ücretli nefes alamayacak duruma gelmiş ama sizin derdiniz varsa da yoksa ‘vicdani ret’, ülke gerçekleri her nedense partinizin hala gündemi olamamış…

Kusura bakma Murat kardeş;
Siyasi düşünceye hapis cezasına şiddetle karşı olan birisi olarak bizden size bu kez destek yok!
Çünkü bu ülkenin sizin 500 TL’lik cezanızdan daha önemli meseleleri var!
Siz de artık ortalığı bulandırmaktan vazgeçin!
Ülke insanının böyle siyasi şovlara karnı tok…
Askeri Mahkeme’ye de çağrımdır;
Gelin 500 TL’lik cezayı ben ödeyeyim ama ve bu arkadaşın da hevesi kursağında kalsın!
Ciddi değilsem namerdim…



MESAJ KUTUSU

Sayın Fikri TOROS, Ticaret Odası Başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Ülkenin ağır topları sizin başkanlığınız konusunda madem ki anlaştı, bu iş bitmiş demektir. Umarız ticari tecrübenizi ülkemiz çıkarları için kullanmaktan hiç kaçınmazsınız.

Sayın Salih KAYIM, Telekomünikasyon Dairesi’nin özelleştirilmesinde aslan payının size verileceği iddia edilmeye başlandı. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz…

Sayın Aziz GÜRPINAR, Çalışma Dairesi resmi internet sitesindeki iş arayanlar bölümünün aylardır güncelleştirilmediğinden şikayetler gelmeye başladı. Duruma el atmak yine size düştü sanırız…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, dün öğlen Dereboyu’nda bir restoranda Tahsin Ertuğruloğlu ve Gürkan Kara ile koyu sohbette görülmüşsünüz. Bu arada partilileriniz telefonlara bakmadığınızdan şikayet ediyor. Birkaç kez de biz denedik başarılı olamadık…

Sayın Ahmet GÜLLE, hastanelerin yemek ihalelerinde mevcut şirketlerin sözleşmelerinin uzatılmak istenmesi haksız rekabet olarak nitelendiriliyor. Yeni ihaleye çıkmamanız tartışma konusu oldu bilesiniz…

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, UBP’nin yaptırdığı ankette Lefkoşa’da yine birinci sırada olduğunuzu biliyor muydunuz? Biz yine da sağlığınız açıdan eve dönmenizden yanayız. Üç günlük vefasız bir dünyada kendinizi daha fazla üzmenize gerek yok…

Sayın Erdal EMANET, aday sıkıntısı yaşayan DP-UG Dikmen örgütü yerel seçimlerde sizi aday gösterirse sakın şaşırmayın. Adınız köyde dalga dalga yayılmaya başlandı. Cevabınızı merakla bekliyoruz…

Sayın Börke KAŞİF, Ercan’daki restoranlara küçük ortak olduğunuz yönde mesajlar alıyoruz. Bence hiç mahsuru yok, yeter ki yasalara tüzüklere uygun olsun. Hayırlı işler dileriz, kazancınız bol olsun…

Sayın Hasan TAÇOY, pulya ziyafeti çevrecileri epey öfkelendirdi. Her şeyi anlarız da bu resmi sosyal medyada paylaşmanıza bir anlam veremiyoruz. Yoksa siz de Başbakan Erdoğan gibi ‘montaj’ kurbanı mısınız?

Sayın Mehmet AMCA, yerel seçimlerde Gönyeli belediye başkan aday adayı olduğunuzu ve kulislere başladığınız söyleniyor. Elbette hakkınız ama Olgun beye rağmen işiniz epey zor görülüyor.

Sayın Mustafa AKÇABA, müşavirliğe aktarılınca derin bir nefes aldığınız söyleniyor. Bunca sene hizmet yeter değil mi? Şimdi özel işlerinizi idare etmek için çok daha fazla zaman bulacaksınız. Hayırlı olsun…

Sayın Şener ELCİL, vekil sayısının 30’a düşürülmesi konusunda gelen destek mesajlarının haddi hesabı yok. Hatta hiç vekil istemeyip ‘vali’den yana olanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok.

Sayın Levent ÖZVEREN, denetleme konusunda size güvenimiz tamdır ama bazı zabıta memurları Lefkoşa’da esnafa el-aman çektiriyor. Acaba diyoruz rekabet içindeki esnafın kurbanı mı oluyorlar. Dün gittiğimiz bir kuaför-berber dükkanına sanırız büyük haksızlık yapılıyor…

Sayın Osman IŞISAL, başarılı bir anjiyodan sonra hiç gecikmeden göreve başladığınızı duyduk. Yerel seçimler öncesi sizin için iyi bir kontrol oldu. Büyük geçmiş olsun diyoruz…

Sayın Sami ÖZUSLU, dünya ile ilişkileri uzun bir süreliğine kesip kendinizi denizlere verdiğinizi duyduk. Tuttuğunuz balıkları tek başınıza tüketmeyeceksiniz değil mi?

Sayın Kazım TÜRKKAN, Mağusa ve çevresinde inisiyatifi ele alıp yerel seçim çalışmalarına ağırlık verdiğiniz gözlemleniyormuş. Aday olanlar şimdi sizinle aynı masada olmak için birbiriyle yarışacak demektir.



GÜNÜN FOTOĞRAFI




Günün Fıkrası

Sadakat


Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış
Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle
bir etrafına bakınmış. Komodinin üstünde bir bardak su ve iki
aspirin duruyormuş.
Yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş.
Aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş;
"Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum,
erken dönerim. Seni seviyorum".
Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş.
Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri
duruyor.
Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;
Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?
- Evet, dün gece saat 3'ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde.
Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonra da
Odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı.
Adam, şaşırmış vaziyette:
- Anlayamadım. O zaman niye her şey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış?
Onu mu soruyorsun. Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantolonunu
çıkarmaya çalıştığında,
"Bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım" dedin.