CTP-BG ve DP-UG koalisyonun bozulması için uygun zamanı bekleyenler yeni hükümeti kağıt üzerinde çoktan kurdu. DP-UG/UBP ve TDP arasında kurulacak koalisyona TDP’nin 3 milletvekilinin de destek vereceği belirtilirken TDP milletvekilleri Zeki Çeler ve Mehmet Çakıcı’nın yeni koalisyon hükümetinde bakanlık koltuğuna oturabileceği ifade ediliyor.

İyi de yeni koalisyon kurulduğunda halk için değişecek olan ne? Zamlar devam etmeyecekse Telekomünikasyon Dairesi ve KIB-TEK özelleştirilecek, istihdamlar yapılacak, Eroğlu tekrar Cumhurbaşkanı seçilecek…

CTP-BG muhalefetine rağmen Telekomünikasyon Dairesi ve KIB-TEK’in özelleştirilebileceğini, yeni istihdamların yapılabileceğini ve Eroğlu’nun tekrar Cumhurbaşkanı seçilebileceğini düşünenler, son seçim sonuçlarını doğru analiz edemedikleri için büyük bir yanılgı içindedir.

Patronaj siyaseti yeni bir koalisyonla birlikte tamamen çökecek ve çöküşün altında ilk kalan, kimsenin beklemediği bir siyasetçi olacaktır: Dr. Derviş Eroğlu…

Neden? Çünkü yurttaş gözünün önünde sergilenen oyunu son seçimlerde nasıl bozduysa, bir sonraki seçimde de bozacaktır. Son seçimlerde Eroğlu ile yapılan ittifakın kalıcı bir ittifak olduğu sanrısına kapılanlar, yeni koalisyon partilerinin Cumhurbaşkanlığı için sunacağı ortak adayı, halkın CTP-BG ile ittifaka girerek sandıkta bırakacağını görecek kapasiteden maalesef yoksundur.

Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamını hakkıyla dolduracak pek çok genç siyasetçi var. Merhum Denktaş, Talat ve Eroğlu’nun ardından yurttaşın zihninden geçen, birikimli, akıllı ve enerjik siyasetçilere yol açmaktır. Son seçimlerde Meclis’e gönderilen yeni milletvekillerinin yaş ortalaması halkın eğilimini ortaya çıkarmıştır: El öptüren babaların ve anaların değil, gençlerin siyasette görülmek istendiği bir ülkede yaşıyoruz artık.

Birileri koltuklarını koruyacak, başkaları yeni koltuklar kazanacak diye sergilenecek bu oyunun kuralları, köklerini Orta Çağ’dan alan bir siyaset kültürünün son uzantıları tarafından yazılmıştır.

Patronaj siyasetinden ve devlet kapitalizmden hala medet umanların Milenyum Çağı’nda yaşayan yurttaşın beklentilerini karşılayacağına inanmak, gözü dönmüş bir hırsın ve gericilikte ısrarın kabul edilmeyecek bir sonucudur.

Halbuki gençlik fetişizmine düşmeden yaşça büyük olanlarımızın tecrübelerinden de yararlanabileceğimiz bir siyaset kültürü yaratmamız en doğrusudur. Ama birileri emekli olmaya ayak direyecekse ve ille de ben, yine de ben diyecekse, geçmişle gelecek arasında işleyen bir köprü kurulamayacak ve yersiz ısrarın sonucunda bazıları zorunlu olarak emekliliğe ayrılacaktır.