Devlet Yönetimi’nde Anayasal görev ve sorumluluklara göre hareket edilmesinin kurumsallaşma adına büyük önem taşıdığını herzaman dile getirmişimdir. Son katıldığım televizyon programında birçok konuyla ilgili düşünce, öneri ve eleştirimlerim de bu yönde idi. Yapıcı eleştiriler demokrasinin bir gereğidir ve kimseye zarar vermez, dikkate alındığında olumlu katkı sağlar. Hal böyle iken, Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, eleştirilerimin belli bir amacı olduğu ve kendi amacıma zarar vereceğim ifade edilmiştir. Açıklamada şu ifadeler kullanılmıştır: “Meclis Eski Başkanı Sibel Siber’in belli bir amaçla gündemde kalma çabasını anlayışla karşılamakla birlikte tamamen haksız bir zemin üzerinden yaptığı bu tür açıklamaların Sayın Cumhurbaşkanı’na değil, sadece kendisine zarar vereceğini düşünmesini salık veririz.” Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir kurumun resmi açıklamasında şahsım için kullanılan ifade ve üslubun yorumunu siz değerli halkımıza bırakıyorum. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı, kendisine verilen nüfus verilerinin yanlış olduğu iddiasında bulunmuş ve Anayasal yetkileri ortadayken halka şikayet etme yolunu seçmiştir. Daha sonra İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı’nın iddialarını yalanlamış ve bu karşıklıklı yalanlamalar, kanımca makamlarda itibar kaybına neden olmuştur. Bunları ifade ettiğim konuşmamda, son MTG- Salamina Maçı ile ilgili olarak da kurumsallık yerine, tam bir dağınıklık yaşandığını ve sürecin başarısızlıkla yönetildiğini ifade ettim. Cumhurbaşkanı’nın kendi Devleti’nin başı olduğunu ve şikayet ettiği konularda Anayasal yetkilerini kullanabileceğine vurgu yaptım. Devlet ciddiyetinin bunu gerektirdiğini, bir muhalefet lideri gibi konuşmakla sorunları çözemeyeceğini ve halkta var olan güvensizliği derinleştireceğini ifade ettim. Özet olarak dediklerim şunlardı: “Bir ülke vatandaşlarının kendi devletinin yöneticilerine güven duymaması yaşam kalitesini düşüren en önemli nedenlerden biridir. Güven duygusu zarar görürse, toplumsal bağlar zayıflar, dayanışma yerine bireysel kurtuluş çabası başlar, aidiyet duygusu zarar görür. Maalesef son günlerde devletin en üst makamlarından yapılan açıklamalar bu güvensizliği iyice derinleştirmektedir.” Halkımız tarafından iyi bilinmektedir ki hem Başbakanlık dönemimde, hem Meclis Başkanlığı dönemimde büyük bir sorumluluk ve gayretle, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesiyle, ekip ruhuyla çalışmalarımı yürüttüm. Daha iyi bir yönetime, daha kurumsal bir yapıya kavuşmak için çaba ortaya koymaktan başka bir amaç gütmedim. Halkımızın yaşam kalitesine olumlu katkısı olacak tüm konularda duyarlılık ve sorumlulukla hareket etmeyi, gerektiğinde yapıcı eleştiriyi, toplumsal görev olarak bildiğimi bir kez daha belirtmek isterim.