Uz,   önceliğinin adalet olacağını ifade ederek, “Sadece mahkemelerdeki adaletsizliklerle değil, günlük hayatımız içindeki adaletsizlerle savaşmak için seçilmek istiyorum. Bu savaşı ise ancak ve ancak halk ile birlikte yapabilirim. Halkın cumhurbaşkanı olmak istiyorum.” dedi.

Kıbrıs konusunun çözümünün tek tarafın isteğiyle mümkün olamayacağını ve çerçeveyi konjonktürün belirleyeceğini belirterek,

“Federasyon görüşebileceğimiz bir ortam varsa, görüşürüz. KKTC’yi tanıtma olanağı varsa peşinde koşarız.” dedi.

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Alpan Uz Türk Ajansı-Kıbrıs’ın (tak) sorularını yanıtladı.

Alpan Uz adaylığı konusunda şu ifadeleri kullandı:

“Şu anda bizi yönetmekten uzak, geride kalan 5 yılda halktan kopuk olarak bu görevi yürüten bir Cumhurbaşkanının daha fazla bu görevde kalması mümkün gözükmüyor. Diğer adaylar ise hepsi makam sahibiler, bu makamlarda yaptıklarını ve yapmadıklarını halkımız çok yakın görmektedir. Bu durumda halkın isteklerine cevap verebilecek ve gerçek bir bağımsız aday olarak geriye tek alternatif olarak biz kalıyoruz.  Bu bağlamda  Kıbrıslı Türklerin ne yapması ve nasıl yaşaması gerektiğine ilişkin işe yarayacak fikirlerim olduğunu düşünüyorum. Bunları halkım ile paylaşmadan ve onların desteğini talep etmeden kurulu düzenden şikayet edip durmayı kendime yediremedim. 

Halkın da bu düzenden büyük ölçüde şikayetçi olduğu gözlemliyordum; hem kendime, hem de halka bir şans vermek istedim. Tanıştığımız ve uyuştuğumuz oranda birbirimize destek olacağımızı ve yeni bir siyasi düzenin kapısını aralayabileceğimizi hayal ediyorum. Bunun denemesini yapıyorum. İlgi görürsem, elbette yola devam edeceğim.”  

VAATLERİ

Seçmenden oy isterken neler vaat ettiği, nasıl bir cumhurbaşkanı olacağı ve seçilirse hangi adımları atacağıyla  ilgili olarak Uz, halkın temsilcisi olmak istediğini,  her konuda fikri olduğunu vurguladı.

Hukuk ve ekonomi eğitimi aldığını, iş dünyasının içinde bulunduğunu,  kendince başarılı işler yaptığını belirten. Uz şöyle devam etti.
“İş yapmanın zorluklarını da biliyorum. Her” gün mahkemelerdeyim; elimde yüzlerce dosya var. Adaletsizliklerin canlı tanığıyım. Bütün bunlardan yola çıkarak çok etkili manifestolar veya bildirgeler hazırlayabilirdim; hazırlamadım. Halk ne isterse onu yapmaya adayım.

Benim de fikirlerim vardır ve olacaktır. Ben de diğer yurttaşlar oranında fikirlerimi masaya koyacağım ama sonuçta hep birlikte karar vereceğimiz bir düzen yaratmamız gerektiğine inanıyorum.

Benim önceliğimin adalet olacağını söylemeliyim ama...  Sadece mahkemelerdeki adaletsizliklerle değil, günlük hayatımız içindeki adaletsizlerle savaşmak için seçilmek istiyorum. Bu savaşı ise ancak ve ancak halk ile birlikte yapabilirim. Halkın cumhurbaşkanı olmak istiyorum.”

“KIBRISLI TÜRKLERİN HAKLILIĞINI DÜNYAYA ANLATMAK İÇİN HER YOLU KULLANMAMIZ GEREKİR”

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Alpan Uz, Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakerelerin 1968’den beri 52 yıldır devam ettiğini kaydederek, “50 yıl daha devam edebilir. Biz elbette çözüm istiyoruz ama bu soruna çözüm bulmak sadece bizim elimizde değildir. Bu konuda ne yapacağımız, büyük ölçüde konjonktür ile ilgilidir. Federasyon görüşebileceğimiz bir ortam varsa, görüşürüz. KKTC’yi tanıtma olanağı varsa peşinde koşarız.” dedi.

Kıbrıslı Türklerin haklılığını dünyaya anlatmak için her yolu kullanmak gerektiğini söyleyen Uz, bunun  tarihsel bir haklılık olduğunu  sadece bugünün  sorunu olmadığını ifade etti.

Kıbrıs Rum tarafının referandumda hayır demesine rağmen AB üyesi olduğunu, bunun garipliğini anlatmak için hiçbir şey yapılmadığını iddia eden Uz, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarının  gasp edildiğini bunun dünyaya anlatılamadığını belirtti.

Uz, “Bugün Rumlar, arkalarına batı dünyasını almış, haklarımızı gasp etmeye çalışıyorlar biz Sarayönü’nde “federasyon mu; iki devlet mi” diye tartışıyoruz. Önceliğim, Ada’daki varlığımızı dünyaya tanıtmak olacaktır.” dedi.

“TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ’DE ÇOK HAKLI”

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de çok haklı olduğunu belirten Uz şöyle devam etti:

“Bildiğiniz gibi uluslararası hukuk denilen şey, bir “anlaşmalar hukukudur”. Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının belirlenmesi için kıyıdaş devletlerin bazı ortak kriterler belirlemesi ve sonra da deniz yetki alanlarının sınırlarını bu kriterlere göre çizip bu paylaşımı adil bir şekilde tamamlamaları gerekir.

Bütün bunlar yapılırken, Kıbrıs’ta geçerli tek bir hükümet olmadığının da bilinmesi ve dikkate alınması gerekir. Gönül isterdi ki bu vesile ile Kıbrıs sorunu da çözümlensin, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların ortak bir devleti olsun ve bu sürece katılsın. Ama madem ki böyle bir sonuç yoktur; Kıbrıslıların bu sürece iki ayrı halk olarak, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak katılması gerekir. Aksi, siyasi bir varlık oldukları 1959-60 anlaşmaları ile kanıtlanmış olan Kıbrıslı Türklerin siyasi bir varlık olmaktan çıkarılması demektir. Bunu da bizim gönül rızası ile veya Rum tarafının dediği gibi “doğal gazdan doğacak haklarımız bir banka hesabında toplanacak” hayaliyle kabullenmemiz mümkün değildir.

İster ben olayım ister başka biri, KKTC Cumhurbaşkanı bu soruna müdahil olmalıdır. Bu soruna ciddi bir şekilde yaklaşmayan devlet adamları veya diplomatlar ile dost olmaya çalışmak yerine onları bu soruna ciddiyetle eğilmeye davet etmelidir. Az önceki bir sorunuza verdiğim yanıtta belirttiğim gibi, Kıbrıslı Türklerin bu konudaki haklarını anlatmak için kapı kapı dolaşmalıdır; gerekirse Brüksel’de, Londra’da veya New York’ta düzenlenecek gösterilere katılıp liderlik yapmalıdır.”

MARAŞ’LA İLGİLİ KONUŞULACAK FAZLA BİR ŞEY YOK…. AÇILACAK…”

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Alpan Uzu Maraş konusundaki fikirlerini ise şu cümlelerle aktardı:

“Kapalı Maraş konusunu çok konuşuyorlar. Konuşulacak fazla bir şey yoktur. Kapalı Maraş’ı askeri yasak bölge kapsamına kim sokmuşsa çıkaracak; Gazimağusa Belediyesi, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu, Karayolları Dairesi, Telekomünikasyon Dairesi gibi KKTC kamu kuruluşları üzerlerine düşeni yapacaklar, Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuran hak sahiplerine malları iade edilecek ve Kapalı Maraş açılmış olacak. O kadar!

Birleşmiş Milletler itiraz edecekmiş, Rum tarafı yürüyüş düzenleyecekmiş... Yapsınlar, o zaman değerlendirilir. Ciddiye alınabilecek itirazlar var; alınmayacaklar var. İtiraz olmadan itiraz hakkında konuşan mahkeme görülmemiştir.”

HALK EKONOMİK KRİZLE BOĞUŞUYOR”

Uz, kampanya sırasında karşılaştığı en büyük sorunun ekonomik kriz olduğunu söyledi.

Halkın büyük bir ekonomik kriz ile boğuştuğunu söyleyen Uz, uyor. Covid-19 salgınının  esnafı bitirdiğini belirtti.

Tüketim seviyesinin  düştüğünü; üretilen malların elde kaldığını  ittihatçı tüccarların  bile zor durumda olduğunu ifade eden Uzu, turizmciler ile eğitim sektörüne hizmet verenlerin sıfırlandığını . döviz kurlarının sürekli artışının  da hem iş yapmayı  hem de aile geçindirmeyi imkansız hale getirdiğini ifade etti.

Uz, “Denebilir ki, KKTC Hükümeti veya Cumhurbaşkanı bu konuda bir şey yapamazdı. Evet yapacak çok şey yoktu ama adaletsizliklerin önüne geçilebilirdi.” ifadelerini kullandı.

Uz, “Yıllardan beri sosyal güvenlik primi yatıran insanlara yardım edilmedi. Yapıldığı söylenen yardımlar sadaka bile değildir.

İş yapmayan esnaftan hala daha vergi veya harç toplanıyor; aslında haraç toplanıyor. Esnafa borç alma imkanı verildi ama devlet bu borcu alacaklarına karşılık olarak kendisinde topladı. Salgın geçse bile etkisi 3-4 yıl daha devam edecek şekilde bir düzen kuruldu.

Halk bunları anlatıyor ve en fazla adaletsizlikten şikayet ediyor.” dedi.

“HALKIN DERDİNİ HALKTAN ALDIĞIM GÜÇLE ÇÖZMEYE ÇALIŞACAĞIM”

Halkın Cumhurbaşkanı olarak, halkın bütün dertleri ile ilgileneceğini belirte Uz, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanının yetkisi var mı; yok mu? Umurumda bile değil... Ben halkın derdini, halktan aldığım güçle çözmeye çalışacağım. Medyayı kullanacağım. Meclis’e veya Bakanlar Kurulu’na gidip konuşacak, öneriler yapacağım. Gerekirse halk ile birlikte eylemlere katılacağım.

Dikkate alınıp alınmayacağını o zaman göreceğiz. Ben dikkate alınacağını ve etkili olacağını düşünüyorum.”

KORONAVİRÜSÜN SEÇMEN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Uz, Salgın ve döviz krizinin , halkı bezdirdiğini. sorunların altında çırpınan, çare bulamayan insanlar bulunduğunu, bu durumda, partilerden gelmiş veya bulundukları görevlerde etkili olamamış kişilerin Cumhurbaşkanlığına aday olmasını halkın garipsediğini söyledi.

Uz,  şöyle devam etti:

“Beş yıldan beri hiçbir derde deva olamamış olan Sayın Akıncı, “bana bir beş yıl daha verin” diyor. Halkın bunu anlaması mümkün değil.

Başbakan olarak halka yardımcı olamayan Sayın Tatar, “Beni Cumhurbaşkanı yapın” diyor. Halk buna gülüyor. Benzer şeyler diğer adaylar için de geçerlidir. 

Halk bu adayları güçlü gördüğü için sandığa gitmeme eğilimi güç kazanıyor. Benim gibi adaylara yeterince kendini tanıtma fırsatı verilmedi. Kurumsal medyada yeterli oranda yer bulamadık. Devlet medyası bizi görmezlikten geldi. Yüksek Seçim Kurulu’na yaptığımız şikayetler de işe yaramadı. Yüksek Seçim Kurulu haklı olduğumuzu zapta geçirdi ama bunun hiçbir sonucu olmadı.

Bizi görmezlikten geldiler ama, geri kalan adaylar da gerçek sorunları tartışmaktan uzak durdular. Tartışmayı ısrarla Kıbrıs sorununa getirdiler ama onu bile göstermelik olarak tartıştılar. Olmayacak şeyler vaat ettiler; aslında hayallerini yarıştırmaya kalkıştılar. Gerçek sorulara yanıt vermediler.

Eğer demokratik bir seçim süreci geçirmiş olsaydık, halk yeni adayları daha yakından tanımak olanağı bulmuş olsaydı katılım daha iyi olabilirdi. 

Bu seçim süreci, demokrasimiz bakımından kara bir leke olarak tarihe geçecek diye düşünüyorum. Katılım da buna göre olacak herhalde”

SEÇİMİN ÖNEMİ VE SEÇMENE MESAJI

“Her seçimin kendine göre önemi vardır. Ancak benim için boşa geçecek bir beş yılın daha olmamasıdır. Her aday, seçime kendi açısından önem yüklemektedir.” diyen Uz,  seçimin , bazı adaylara göre Kıbrıs sorunu, bazı adaylara göre Türkiye ile ilişkiler açısından önemli olduğunu ancak bu yaklaşımların  sahte olduğunu ileri sürdü

Uz şunları söyledi:
 

“Bizim bu seçimde yapacağımız seçime göre Kıbrıs sorununun çözümleneceğini veya çözümlenmeyeceğini söyleyebilir misiniz? Hayır! Kıbrıs sorunu, bu seçimin sonuçlarından bağımsız olarak çözümlenecek veya çözümlenmeyecektir.

Türkiye, istemediği biri seçildi diye bizi bırakıp gidecek mi? Hayır! Belki ilişkiler bakımından çok kötü bir beş yıl geçireceğiz. Ama bu defa, hükümetle kurulan ilişkiler ön plana çıkacak, Cumhurbaşkanı mümkün olduğunca görmezlikten gelinecek, tartışmalar ve hatta ince küfürleşmeler olacak ama Kıbrıslı Türkler ile Türkiye’nin ilişkileri devam edecek. Seçimin tarihsel önemini artırmak istiyorsak, her şeye yeni bir şekil verecek bir seçim yapmamız gerekiyor. Aslında bu seçimin önemi, sonucuna göre belli olacak.

Seçmen, her şeyden şikayet ediyor. Hukuktan, geçim olanaklarından, Kıbrıs sorunun abartılmasından; Türkiye ile kavga edilmesinden... Bütün bunları değiştirecek birini seçerse, her şeye yeniden başlama olanağı olacak. Herkes başını iki elinin arasına alsın ve bunu düşünsün.”

Genç, yeni ve adaylık öncesinde sınırlı tanınan bir kişi olarak halktan oldukça büyük bir ilgi gördüğünü  söyleyen Uz, kampanya çerçevesinde gezdiğini, fırsat buldukça kitle iletişim araçları ile halka seslendiğini  gittiği yerlerde çok iyi karşılandığını söyledi.

Farklı bir aday olarak bilinen bir kampanya yapmaktan uzak durduğunu para harcamadığını söyleyen Uz, “Destek olanların katkılarını değerlendirmekle yetindim. Kurulu düzenin kampanya düzenine de karşı çıkmak istedim. Halkımız şu anda bizi yönetemeyenlerle yola devam etmek istemediğini dile getirmekte, adaylığımızın ilk açıkladığımız andan itibaren ise her geçen gün daha da büyüyen bir ilgi ile karşılaşmaktayız. ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim