Ekonomik kriz geçirmekte olan ve mali açığını karşılayacak para bulma çabalarında; Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarından yararlanılması ve AB’den çıkacak kurtarma paketine Rusya’nın da iştirak etmesini bekleyen Güney Kıbrıs’ın, ucu açık bir dram yaşamakta olduğu bildirildi.

Haftalık Kathimerini; “Moskova-Berlin Arasında Gizli Pazarlık” başlığıyla manşete çektiği haberinde son 20 yıl içerisinde Almanya, Rusya, ABD ve diğer büyük güçlerin çıkarlarının inanılmaz şekilde birbirine bağımlı hale geldiğini, gelişmeleri belirleyen unsurların ise Ankara’nın düşük perdedeki politikası ve İsrail’in suskunluğu olduğunu yazdı.

Güney Kıbrıs’ın zor bir jeopolitik konjonktürde izole kaldığını belirten gazete “soğuk savaş dönemlerinde Moskova ile bir ittifak suları bulandırıp muhtemel sonuçları getirirdi ancak şu anda tamamen farklı bir konjonktürle karşı karşıya bulunuyoruz” ifadesini kullandı, özetle şunları yazdı:

“Son 20 yıldaki gelişmeler Almanya, Rusya, ABD ve diğer güçlerin çıkarlarını inanılmaz şekilde birbirine bağımlı kıldı. AB ile Moskova arasında ne kadar rekabet olsa da hiç ihlal edilmeyen temel kurallar var. Ekonomik çıkarlar da, bir çatışmadan kaynaklanacak tehlikeler de çok büyüktür örneğin Rusya’nın döviz rezervlerinin yüzde 40’ı Euro cinsindendir.

Bunun dışında, Rusya Devlet Başkanı’nın niyetleri yorumlanırken çok yanlış yapıldı. Vladimir Putin bir yandan Kıbrıs’taki Rus yatırımlarının ‘müsadere edilmesini’ sert şekilde protesto ederken aynı zamanda bunu, sermayesini geri almak için iyi bir fırsat olarak gördü. Konunun derinini bilenlerin dediği gibi gerek Rus oligarklara gerek vergi kaçakçılara ait bu sermayeyi Rus rejimi kontrol etmek istiyor.

Moskova’da, enerji meselelerini yönetmekte olan kişiler henüz Kıbrıs doğalgaz rezervlerinin büyüklüğü konusunda ikna olmuş değiller. Büyük bir Rus şirketinin kısa süre önce Atina’ya giderek üst düzey yetkililerle görüşen temsilcisi, muhataplarına ‘söylenenleri abartılı buluyoruz, kuşkulu rezervlerin araştırılmasına büyük paralar vermeyeceğiz’ dedi. Lefkoşa’nın Moskova’da çözüm bulma çabaları bu nedenlerle ‘IMF’den ve AB’den kredi alın’ teşvikiyle sonuçlandı.

Diplomatik analizciler Kıbrıs’ın Euro Bölgesi içerisinde olduğu sürece Rusya’nın işine yarayacağını, Euro’dan çıkması halinde Moskova’nın ‘parçaları toplayacağını’ ve Kıbrıs devletini nüfuz menziline alıp aynı zamanda Türkiye’yle de sıkı yatırım ilişkilerini koruyabileceğine işaret ediyorlar.

BERLİN İLE MOSKOVA ARASINDAKİ GİZLİ PAZARLIK

En büyük tartışma konusu Almanya’nın ne istediğidir. Berlin’deki perde gerisinden haberdar olan kişiler; geçmişte Yunanistan’ın iki kez yaşadığı gibi Kıbrıs’ın Scheauble’nin hedef tahtasında olduğunu söylüyor. Maliye Bakanı ve Alman Meclisi’nin diğer bazı şahinleri Kıbrıs’ın, Berlin’in bütçe taleplerine uymayan güney ülkeleri için ‘iyi bir emsal’ gördüler. Kıbrıs’ın gerçek bir sistemik tehlike olmadığı; Kıbrıs meclisinin kararından sonra piyasaların yarı-ilgisizliği ile teyit edilmiş oldu. Bu da Scheauble’yi; Kıbrıs’ın Euro’dan çıkmasının bile olumlu sonuçlar vereceğine, piyasaların kendisini alkışlayacağına ve bunun, geriye kalan ülkelere net mesajlar vereceğine ikna etti.

Almanya perde gerisinde, Moskova’dan –şifahi tepki haricinde- tepki gelmemesini güvence altına aldı, icraatlarının jeopolitik boyutlarına ilgi söylentisi bile yapılmıyor. Aynı zamanda Washington, Euro Bölgesi’ndeki, Amerikan ekonomisini de peşinden sürükleyecek kontrolsüz bir krizden kaçınmak maksadıyla her zamanki görünmez arabuluculuk rolünü oynadı. Her zaman olduğu gibi Merkel ‘duyuyor’ ancak ‘hesabı ödeyecek olan sizin değil benim vergi yükümlülerimdir’ diyor.

ANKARA’NIN DÜŞÜK PERDEDEN POLİTİKASI VE İSRAİL’İN SUSKUNLUĞU

Kıbrıs zor bir jeopolitik konjonktürde izole kaldı ve ya elindeki kozlara ‘fazla değer verdi’ veya Kuzey Avrupalılarla olguları riske girmeden uca çekebileceğini düşünerek yanlış icraatlar yaptı.

Ancak Ankara’nın bütün kriz dönemi boyunca, doğalgaz yataklarında talebi olduğu ‘hatırlatması’ dışında uyguladığı düşük perde politikası ilgi çekicidir. Kıbrıs’a çok yaklaşan ancak Kıbrıs ekonomik krizine, kendi gerekçeleriyle, perde gerisinde dahi uzak duran İsrail’in suskunluğu da bir o kadar güçlüdür. Netanyahu, Obama’nın arabuluculuğundan sonra geçen cuma günü Erdoğan’la arasındaki çatlağı kapatmaya çalıştı. Lefkoşa’daki kişileri ve olguları bilenler, krizin jeopolitik etkilerinden o kadar da endişe duymuyor. Belki meclisin özellikle olağanüstü hal şartlarında başkana ve hükümete müsaade etmemesi halinde çok kolay çıkmaza sürüklenebilecek siyasi sistemi nedeniyle Kıbrıs devletinin yönetimsiz kalmasından endişeleniyor olabilirler. Çünkü Kıbrıs, önümüzdeki aylarda çok zor durumda kalacak, siyasi dağılma/çöküş riski büyük ve belirgindir.

DOĞALGAZ GÜNEY’İ KURTARMAYA YETMEYEBİLİR


Önceki günlerde Kıbrıs’ın mevduatların ‘tıraşlanmasına’ alternatif önerisi olarak masaya konulan fikirlerden biri de doğalgaz yataklarının gelecekte kullanılması karşılığında dayanışma fonu kurulması idi. Ancak Breakingviews’a göre bugüne kadar bulunacağı hesap edilen doğalgaz Kıbrıs’ın 5,8 milyar Euro’luk bütçe açığını kapatmaya yeterli değil. Kıbrıs açıklarında yapılan sondajlarda, deniz dibindeki yataklarda 196 milyar metreküp doğalgaz olduğu tahmin ediliyor. Büyük olmasına karşın, yerinde kaldığı, çıkarılmadığı müddetçe hiçbir değeri yoktur. Kıbrıs doğalgaz için bir LNG tesisi kurmayı planlıyor. Yıllık 18 milyon metreküp kapasiteli LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) tesisinin inşaat maliyeti ve doğalgazın fiyatıyla ilgi en iyimser tahminler Almanya’nın şu anki doğalgaz ihtiyacının dörtte birini karşılayabilecek kadardır (bugün 7,8 milyar dolar). Bu mali açığı kapatabilir ancak tesisin 25-30 yıllık ömrü olduğu düşünüldüğünde Kıbrıs ve AB’deki ortaklarının, projenin bu kadar büyük bir tesisin inşa edilmesini haklı göstermek için en az 450 milyar metreküp rezerve erişimi olması gerekir. Yani bugüne kadar bulunan yatakların en az iki katı. Yeni yataklar keşfedilmeden, yıllık 5 milyar metreküp üretim kapasiteli daha küçük bir tesis sürdürülebilir olur ancak değeri 2 milyar dolara düşer. Ancak bugünkü fiyatlar ve inşaat maliyeti, bu kapasitede bir LNG tesisinin inşa edilmesine değmez. Her halükarda doğalgaz Kıbrıs’ı kurtarmaya yetmeyebilir.”

Fileleftheros “Hidrokarbonlarımız İçin Enerji Savaşı... Kıbrıs’a Karşı Para Finans Silahı Kullanılıyor” başlıklı haberinde bugüne kadar askerlerin ve konvansiyonel silahların hakim olduğu savaş tekniğinin yerini artık para finans silahlarının yardımıyla enerji savaşlarının aldığını yazdı.

ALMANYA VE ABD’NİN OYUNU

Simerini “Doğalgaz Kıbrıs’ın Son Damlası İçin İştahları Açtı... Aleyhimize Çıkar ‘Oyunları’” başlıklı haberinde “tuzağın” çok önceden kurulduğunu ve Güney Kıbrıs’ın, Euro Bölgesi’ni yöneten ve yönlendiren Almanya’nın tuzağına düştüğünü, ABD’nin denetimindeki IMF’nin de hattı çizip diğerlerini etkilediğini yazdı

Gazete Almanya ve ABD’nin, “kendilerine ait gördükleri Doğu Akdeniz bölgesini, özellikle de Güney Kıbrıs’ın hidrokarbon yatakları bulduğu şu anda kontrol altına almak için Rus oligarkları vergi cenneti Kıbrıs’tan her ne pahasına olursa olsun temizlemeye karar verdiğini” yazdı.

Haberde özellikle Almanya’nın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus vergi kaçakçılarının vergi cennetlerine kaçırdığı paraları ülkeye geri getirme kararını kolaylaştırarak Moskova ile ilişkilerini geliştirmek peşinde olduğu, Güney Kıbrıs’ın da Moskova için kolay çözüm ve iyi bir müzakere kozu teşkil ettiği belirtildi.

Kathimerini “Doğalgaz İçin Rus Penceresi Açık” başlıklı haberinde, Güney Kıbrıs’a muhtemel bir ekonomik yardım paketi vermesi için Rum Maliye Bakanı ve Enerji Bakanı’nın geçen hafta gittiği Moskova’da doğalgaz konularında da görüşme yapıldığını ancak çabalardan sonuç alınamadığını yazdı.

Habere göre Rus yatırımcılar, Rumların; iki büyük Rum bankasından birinin tahvilleriyle birlikte deniz dibindeki hidrokarbon yataklarıyla ilgili önerisine doğrudan ilgi göstermediler. Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz miktarının şu anda hesaplanamayacağını, “münhasır ekonomik bölge” konusunda Türk itirazları da bulunduğunu söyledi.

GÜNEY KIBRIS’IN MÜZAKERE EDEBİLECEĞİ TEK ŞEYİ DOĞALGAZ

Gazete iki Rum bakanın Moskova’da açık butlukları tek işbirliği kapısının ITERA isimli şirket ve bu şirketin Güney Kıbrıs’ın elektrik enerjisi üretimi için düşündüğü ara çözüme (doğalgaz satın alımı) katılma ilgisi olduğunu yazdı, özetle şunları ekledi:

“Kıbrıs hükümeti LPG terminalinin önemli bölümünü Ruslara vermeye ve Kıbrıs doğalgazının satış fiyatlarını denetlemelerini sağlamaya hazır olduğunu söylemesine karşın Rus yatırımcılar ‘hayır’ dedi.
Hükümete yakın kaynaklar Rusya’nın, Kıbrıs’ın doğalgaz alanına katılması yönündeki önerisini AB’den baskı görmesi üzerine reddettiğini söylediler. Aynı kaynaklar Moskova’nın Lefkoşa’ya, birkaç ay önce sonuçlandırılan ikinci tur ruhsatlandırma kapsamında Total, Novatec ve Gazprom’la yapılan müzakerelerin onursuzca sonuçlandığını hatırlatarak ‘keşke 6 ay önce gelseydiniz, şimdi çok geç’ dediklerini ancak bunun başlangıç olduğunu anlattılar. Aynı hükümet kaynakları Rus tarafının tezlerinin, yeni ilan edilmiş olan, Moskova’nın Doğu Akdeniz’de daha etkin varlık gösterme stratejisine uygun olmadığını belirttiler. Rusların Kıbrıs’a yatırım yapmayı reddetmelerine ilişkin en muhtemel senaryo; doğalgaz fiyatları konusunda Almanya ile ilişkilerini bozmak istememeleri görülüyor. Hükümet hazırlıksız gittiği için Moskova temaslarından olumsuz sonuç çıkmasının zaten beklenen bir şey olduğunu söyleyen analizciler sürtüşmeye girmenin fayda sağlamayacağına ve Kıbrıs’ın müzakere edebileceği tek şeyinin artık sadece doğalgaz olduğuna vurgu yapıyorlar.”

GÜNEY’DE MEVDUATI OLAN RUS OLİGARKLAR

Simerini, Der Spiegel’in, Alman İstihbarat Teşkilatı (BND) verilerine dayanarak Güney Kıbrıs’ta mevduatı bulunan Rus oligarkların isimlerini yayınladı.

Rus oligarkların sadece mevduatlarının 20 milyar Euro’yu aşkın ve Rum Gayrı Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYİH)yüzde 110’unun üzerinde olduğunu kaydeden gazete Güney’de mevduatı olan oligarklar hakkında özetle şunları yazdı:

“Roman Abramoviç merkezi Güney’de bulunan Lanebrook üzerinden Evarz şirketini denetliyor. Güney’deki mevduatının 500 milyon Euro’nun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Mihail Prohorov Rusya devlet başkanlığına aday olmuştu. Rusya’da özel şirket sahibi, Güney’e kayıtlı Intergeo Management Ltd. isimli şirketi var ve 400 milyon Euro’nun üzerinde mevduatı olduğu tahmin ediliyor.

Vladimir Lizin 15,9 milyar dolar serveti var ve Rum tarafındaki Fletcher Holding Ltd aracılığıyla Novolipetc’teki bir şirketi yönetiyor. Güney’de 200 milyon Euro’nun üzerinde mevduatı bulunuyor.

Güney’de merkezi bulunan şirket sahipleri:

Aleksei Mordasov 15,3 milyar dolarlık mal varlığı bulunuyor.
Vladimir Potanin 14,5 milyar dolar mal varlığı,
Vagkit Alekperov 13,5 milyar dolar mal varlığı,
Suleyman Kerimov 6,5 milyar dolar mal varlığı,
Alizer Usmanov, Başbakan Dimitri Medvedev’in arkadaşı ve 18,1 milyar dolarlık serveti ile Rusya’nın en zenginlerinden
Yelena Baturina Kremlin tarafından 1,1 milyar dolarlık usulsüzlük yapmakla suçlanan Moskova eski belediye başkanının eşi.

2012 itibarıyla Moskova ve St. Peterzburg’tan işadamlarının yaklaşık 60 milyar doları Güney Kıbrıs üzerinden, Rusya dışında kaçırdıkları tahmin ediliyor.”

Gazete Dimitri Riboloblev isimli Rus’a geniş yer ayırdı. Bu kişinin dünyanın en zenginleri listesinin 79’uncu sırasında bulunduğunu ve “Kıbrıs Bankası”nın yüzde 10 hissesine sahip olduğunu; hatta Rum Yönetimi’nin bu kişi ile “Kıbrıs Bankası”ndan 1,5 milyar Euro’luk daha hisse satmak için anlaşmaya çalıştığını da yazdı.

SİLİKİOTİS: “TROYKA’NIN HEDEFİ DOĞALGAZ”

Öte yandan Haravgi Rum Ticaret Sanayi ve Turizm eski Bakanı Neoklis Silikiotis’le yaptığı söyleşiyi “Troyka’nın Hedefi Doğalgaz” başlığıyla manşete çekti.

Gazeteye göre Silikiotis Troyka’nın Rum ekonomisine getirmeye çalıştığı değişiklerle ekonomisini zayıflatmak ve bu sayede uzun zamandır denetimi altına almak istediği doğal kaynaklarına el atmak istediğini görüşünü ortaya atarak Troyka’nın bu maksadına ulaşmak için Rum Maliye Bakanlığı içerisinde kendine müttefikler bulduğunu da savundu.

RUS DEVLET PETROL ŞİRKETİ ROSNEFT GÜNEY’DEKİ MEVDUATLARINI ALIYOR


Alithia ise “Büyük Rus Şirketi Mevduatlarını Kıbrıs’tan Alıyor” başlıklı haberinde Rus devlet petrol devi diye nitelediği “Rosneft”in; TNK-BP’yi satın alarak sahip olduğu, Güney Kıbrıs da dahil olmak üzere “dünyanın her yerindeki vergi cennetlerinde” kayıtlı olan mal varlıklarını ülkesine götürmek niyetini açıkladığını bildirdi.

Habere göre Rosneft CEO’su İgor Setsin gazetecilere “off shore bölgelerdeki tehlikeleri dikkate alarak bütün gayrı menkul varlıklarımızı yeniden Rusya’ya kaydettiriyoruz” dedi.  
Editör: TE Bilisim