Ülkemizin içinde bulunduğu haller hoş değil. Hangi konuyu ‘neresinden tutsam tutamıyorum elimde kalıyor’ deyişi söz konusu. Yani her şey dökülüyor gibi. Vatandaşa sorulduğunda neredeyse ülkede kayda değer hiçbir şey olmuyor. Bence bazı alanlarda oluyor. Turizmde, çevrede ve üniversitelerde olumlu gelişmeler söz konusu. Ancak olumsuz söylemler o kadar çok ki bu ortamda iyi şeyler fark edilemiyor. Neticede insanımız kendini sıkıcı ve bunaltıcı bir ortamda buluyor. Yönetilenler, yönetenlerden görev bekler. Sıkıntılara çare olacak karar ve tedbirler bekler. Tedbirler vakti zamanında alınmalı. Gecikilmesi halinde ise istenen neticeyi elde etmek için daha fazla çaba ve zaman gerekir. Yağmur yağmaya başladığı zaman şemsiyenizi vaktinde açmazsanız ıslanırsınız. Islandıktan sonra şemsiyeyi açmak ıslanan taraflarınızı kurutmaz. Genellikle insanlar kendi üzerine düşeni yapacağına başkasının neyi yapıp yapmayacağını konuşur. Herkes başkasını eleştirir ve akıl verir. Ama kendi yapması gerekenler gündeme gelince bin dereden su getirilir. Bir çok mazeret üretilir. Yönetici durumunda olanların mazeret üretme değil iş üretmeleri gerekir. En çok da para ve eleman yetersizlikleri ortaya atılır. Ancak mevcut eleman ve mali imkanı en verimli şekilde kullanarak da iş ve çareler üretilebilir. Her zaman iş yapmak için bol para ve çok eleman gerekmiyor. Bakarsınız halk şikayetçi. Diğer taraftan yöneticiler de şikayetçi. Çare üretmesi gereken yöneticiler de halkla birlikte dert yanarsa sorunları kim çözecek? Doğanın boşluk tanımadığı söylenir. Elektrik mühendisi bir arkadaş, elektriksel çalışmalarda boş delik olmadığını mutlaka bir kablo girdiğini ifade etmişti. Aksi halde sorun olurmuş. Ülkede okuduğumuz haberlere göre, kanun dışı güçler zaman zaman ortaya çıkıyor. Böyle bir saptama halinde buna fırsat vermeyecek tedbirler alınmalıdır. Anlaşmazlık ve uyuşmazlıkların çözüm yeri mahkemelerdir. Bakarsınız taraflar mahkemeye gitmiş, savunmalarını yapmışlar. Doğal olarak bir taraf kazanacak bir taraf kaybedecek. Mahkeme kazanıldığında kullanılan ifade ‘Adalet yerini buldu’. Mahkeme kaybedildiğinde de ‘adaletsizlik söylemleri’ başlar. Mahkeme kararları eleştirilmeye başlanır. Mahkeme, tarafların ortaya koyduklarına göre karar verdiğine göre, netice herkes tarafından kabul edilmelidir. Atalarımız ‘Adaletin kestiği parmak acımaz’ diyor. Herkes kendi isteğinin mutlaka olmasını yani hep kazanan olmayı istemektedir. Yani testiyi kıran da, dolu getiren kadar ödül ister. Sıkıntılar, hak etmeden, hak elde edilmesinden kaynaklanır. Bu yaygınlaştığı takdirde insanlar bir cetvelin 30 santim değil de 35‐40 santim olarak hesaplanmasını istemeye başlarlar. Oysa cetvel herkes için 30 santim hesaplanmalı ki sorun çıkmasın. Netice ne olacak? Öncelikle herkes kendi görev ve sorumluluğunun gereğini yapmalı. Yöneticiler de sorunlara süratle çare üretmeli ve gereksiz söylemlerden kaçınmalıdırlar. Emir Ersoy