Milletvekillerinin transfer paralarını kimin alacağını ve servet beyanlarının
nasıl gizli tutulacağını formüle etmeyi dert edinenlerin hazırladıkları anayasa
değişikliklerinin içerisinde halk yararına olumlu yenilikler bulunmamaktadır.
Anayasa Değişikliklerinin savunucuları tarafından ortaya atılan “İnsan Onuru”
kavramının ilk kez anayasamıza gireceği ve bunun da büyük bir kazanım olacağı
söylenmektedir. Oysa gerçek durum hiç de anlatıldığı gibi değildir.
İnsanlık Onuru kavramı bir yenilik olmayıp önceden 1975 KTFD Anayasası’nda
yer almış ve ardından şimdiki Anayasa içerisine de girmiş bir kavramdır.
Yürürlükteki şimdiki Anayasanın 14., 47. ve 52. maddelerinde açık şekilde
“İnsanlık Onuru” kavramı geçmekte ve düzenleyici bir rol üstlenmektedir.
İnsanlık onuruna aykırı muamelede bulunamamak ve cezaya çarptırılamamak,
ayrıca insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlamak hususları mevcut
Anayasamızda zaten yer bulmaktadır.
Kaldı ki “insan onuru” kavramının Anayasada bulunmasıyla bunun ileride
gerçekleşeceği anlamını çıkartmak da doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü 1985
yılından beridir bu ülkedeki bazı kurumlar bağımsızlık ilkesine ve insanlık
onuruna aykırı şekilde yabancılar tarafından yönetilmektedir. Ülkenin en önemli
kurumlarından Ordu, Merkez Bankası ve Sivil Savunma Teşkilatı’nı kendimiz
yönetmemekteyiz. Yöneticilerin bu hassas kurumların yıllardır idaresini kendi
eline almayıp bunun devamından yana tavır takınmasından sonra şimdi çıkıp
insanlık onurundan bahsetmesinin pek bir anlamı yoktur. Kendi kendimizi
yönetme noktasındaki zaafiyetlerimizi düzeltmeden bahsedilecek insanlık
onurunun içinin boş kalacağını iyi idrak etmeliyiz.
İnsan Onuru kavramındaki algı yanıltması “Ölüm Cezası’nın Kaldırılması”
söyleminde de kendini göstermektedir. 1985 Anayasası’nın Geçici 13.
maddesine göre verilmiş veya verilecek tüm ölüm cezalarının müebbet hapse
çevrileceği yönünde ibare yer almaktadır. Bu anayasal düzenlemeyle zaten
ölüm cezasını fiilen uygulamak (savaş halinde vatana ihanet suçu hariç)
mümkün olmamaktadır. Görüleceği üzere anayasa değişikliklerindeki bu husus
da bir yenilik değildir.
Halkın ekonomik gelişimi, çalışma hayatı, gençlerin geleceği ve yaşam
kalitemizi artıracak hiçbir değişiklik yapmayanlar, zaten mevcut olan kavramları
bir yenilik gibi önümüze getirip popülizm yapmaktadırlar.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ HAREKETİ HAYIR İNSİYATİFİ
(a). Av. Barış Mamalı – Başkan (a). Tahsin Mertekçi