Kendisiyle hafiften kafa bulduğumuzu fark eden anneannem yüzünü ekşitir, “kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur” derdi. Bazen sırf bu sözü duyup kikirdemek için damarına bastığımız olurdu. Yıllar geçti, tatlı tatlı kafa bulup o saman alevi öfkesiyle daha da neşelendiğimiz evimizin direği çoktandır aramızda yok.

Vahşi dünyada kurdun kocaması, güçten düşmesi ve artık eskisi kadar korkutucu olmaması; bir zamanlar kurda karşı her an tetikte olma gereği duyan, kurdun gücüne ve zekasına saygı duymak zorunda kalan köpeklerin de artık kurdu dert etmemesi anlamına geliyor.

Kuşkusuz hem kurt hem de köpekler açısından trajik bir durum bu. Kurdun gücünü yitirmesi ne kadar trajikse, bir zamanlar kurdun gölgesinin bile titremelerine yeterli olduğu köpeklerin meydanı elverişli bulduklarındaki efelenmeleri de o kadar trajik…

Siyaset dünyası da vahşidir. Güçten düşme emareleri göstermeye başlayan siyasetin kurtları karşısında cin olmadan adam çarpmaya kalkanlar peydahlanıverir.

Yıllarca mücadele vermiş, siyasetin kahrını çekmiş; örgütlerini, partilerini yoktan var edip bugünlere taşımış olan siyasetin kurtlarına karşı vefasızlığın, saygısızlığın, küstahlığın en can sıkıcı örnekleri sergilenmeye başlar.

Kurt dumanlı havayı sever derler ya, köpeklerin dumanlı havayı görür görmez ulumaya başladığına bakılırsa haksızlık edilmiş bu konuda…

Genel seçim döneminde CTP’de yaşanan iç meseleler gazete sayfalarına döküldüğünde ortaya çıkan tablo tam da budur.

Partide “çamaşırların ortaya dökülmesi” gibi alışkın olunmayan bir durumla karşılaşmanın şaşkınlığı yaşanırken, “yeni yetme küstahlığı” en yüz kızartıcı fırsatçılıkla uzatıverdi kafasını yine ortaya…

Yaşananların derinlikli bir yapısal sorundan kaynaklandığı, dünyada yıllar önce yaşanmış ideolojik-politik sarsıntının özel koşulları nedeniyle adaya daha ancak yansıdığı ve CTP’nin tüm dünyadaki sol/sosyalist partilerin yaşadığı sarsıntıyı ciddi biçimde hissetmediği üzerinde durulmuyor…

Bir “yenilenme” edebiyatıdır gidiyor da… Sanki olay, “eskinin” temsilcileri olan “bazı” şahısların “kişisel itişmesinden ibaretmiş” ve “eskiler gidince” parti tepeden tırnağa yepisyeni bir parti olacakmış propagandası artık açıkça dillendiriliyor.

Çift kaşarlı CTP düşmanları ile cin olmadan adam çarpmaya kalkan yeni yetmelerin fırsatçı çığlıkları arasında koskoca CTP geleneği ayaklar altına alınıyor.

Pardon ama bu iş o kadar ucuz değil!

Doğrudur, gazetelere düşen raporun satır aralarından taşanlar CTP gibi bir parti için rahatsız edici gerçeklerdir. Bir biçimde herkesin bildiği, konuştuğu ama gazetelere düştüğünde irkiltici dozu artan olaylar bunlar.

Haberin CTP camiasındaki etkisi sarsıcı. Mesele bu rapora neden olacak itişmelerin yaşanmasından çok sızdırılması. Yoksa herkes biliyor kimin ne yaptığını, neden yaptığını… Fatura ise Partinin emektarlarına çıkarılmaya çalışılıyor. Toz duman arasında bir temizlik! Her şeyin soorumlusu “eskiler”… Eh bize yenilenme lazım? Ortalıkta da yımırta gibi yepisyeni, genç ve muhteris lider adayları da var nitekim. Eskiler gitsin, yeniler gelsin madem!

Gerçekten tuhaf!

Olayı “CTP’den bir türlü elini eteğini çekip emekli olmaya yanaşmayan bir grup muhteris ihtiyarın itişmesi” gibi lanse etmeye yeltenen ve “hadi çekilin artık köşenize de Partiyi daha fazla maskara etmeyin” serzenişlerini yükseltenlere bakınca şaşırmamak mümkün değil.

Sanki bu “gençler” son birkaç yıldır birbirlerinin gözlerini oymaya yeltenmediler?

sanki bu “gençler” birbirlerine açıktan ya da kapalı kapılar ardında demediğini bırakmadılar?

sanki bu “gençler” birbirlerini saf dışı etmek için akla hayale gelmeyen yolları denemediler?

Sanki bu “gençler” birbirinin çanına ot tıkamaya yemin ederken “yaşlılar” bunlara “yapmayın, etmeyin daha yolunuz uzun” demediler?

Dinime küfreden Müslüman olsa derler böyle durumlarda…

Hani “yaşlılara” (!) verip veriştiren “gençlerin” birbirlerine karşı yediği herzeleri yakından bilmesem bir an ben bile kuşkuya düşeceğim olup bitenlerden ama… Bu kadarına da pes artık!

CTP’yi yoktan var eden, 80’li 90’lı yılların ağır koşullarından 2000’li yılların artık ağzı olan konuşur hale geldiği günlerine taşıyan adamlara “emekli olun” çağrıları yapacak kadar kendinden geçenlere bazı hatırlatmaları yapmak gerek:

“İtişip kakışarak” Partiyi maskara etmekle suçladığınız adamlar, en güzel gençlik yıllarını yokluk ve yoksunluk içerisinde geçirmeyi göze aldıkları, gecelerini gündüzlerine, kanlarını terlerine kattıkları için şu an kendilerine bu vefasızlığı, saygısızlığı yapabileceğiniz 1 partiniz var!

Sizler, içinde bulunduğunuz rahat ortamda birbirinizin gözünü oymaya çalışırken onlar ülkenin en ağır koşullarında CTP’yi var etmenin, toplumsal mücadeleyi diri tutmanın derdini tasasını omuz omuza, kader birliği ederek, birbirlerine yoldaşlık ederek çektiler.

Sizler birbirinize bir kereviz sapını emanet edemez durumdayken; kader birliği, can yoldaşlığı yapan bu adamlar toplumsal mücadelenin en sert koşullarında birbirlerine eşlerini, çocuklarını emanet ettiler.

Sizler birbirinizin önünü kesmeye çalışırken, birbirlerine canlarını emanet eden bu adamlar birbirlerinin yolunu açtılar. Aralarından genel sekreterler, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları çıkardılar.

Sizler birbirinizin ayağına basarken, bu adamlar yeri ve zamanı geldiğine inandıklarında ceketlerini bıraksalar seçilebilecekleri Kurultaylarda aday olmayacaklarını açıklayarak, geri çekilmesini bildiler.

Sizler daha cin olmadan adam çarpmaya kalkarken bu adamlar, sırf girdikleri kurultay yarışında ilk turda seçilmezse çekileceği sözünü verdikleri için, ikinci turda yarışsa seçilecekleri garanti olmasına rağmen geri çekilmeyi bildiler.

Kimse kusura bakmasın ama sizler üç kişi bir araya gelemezken bu adamlar şu an gömleklerinin kolunu sıvasalar on binlerin doldurduğu meydanları yeniden dalgalandırırlar.

Şimdi diyorsunuz ki, “Siz artık köşeciklerinize çekilin, bizim zamanımız geldi”.

İyi de dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir siyasi harekette “sıramız geldi kontenjanından” lider olunmuyor ki?

Alırsınız partiyi, katarsınız arkasına kitleleri, dalgalandırırsınız meydanları, o zaman zaten kimseye “köşenize çekilin artık” demenize gerek kalmaz ki? Güldür güldür gelen bir “yeni”; zaten eğer miadı dolmuş, dönemi kapanmışsa tarihin çöplüğüne atar eskileri…

“Yeni” sözler, “yeni” fikirler, “yeni” politikalar ortaya çıkıp kitleleri kucaklayabildiğinde zaten tarihin çöplüğüne atılır eski anlayışlar…

Kimse CTP’ye UBP muamelesi yapmaya, kimse CTP’yi CTP yapan bu adamlara koltuğa yapışmış UBP liderleri muamelesi yapmaya kalkışmasın. Tutmaz bu… Ne CTP UBP’dir ne CTP’yi CTP yapan bu adamlar UBP’nin ikbal düşkünü liderlerine benzerler.

Ha, sütten çıkmış ak kaşık mıdır bu adamlar da? En büyük hataları nedir söyleyeyim? Üçü dördü bir araya gelip tozunuzu attıramadılar topunuzun. Meydanı size bıraktılar.

Yalnız dikkat edin… Henüz ölmediler daha. Emekli edivereyim dedikleriniz kollarını sıvarsa ne olduğunuzu şaşırıverirsiniz…

Onun için geçiniz bunları! Yapabiliyorsanız gerçekten yeni şeyler söyleyin…

Yoksa tarihin en eski trajedisidir vefasızlık… En genç ağızlardan türese bile 
Editör: TE Bilisim