Kendi ayağına kurşunu sık ki, asla kalkınmayasın.

Devret, ver, böl, dağıt…

Hep de bahanelerin olsun bunun için…

Dünya üzerinde kendi değerlerini başkalarınınkilerden daha aşağıda gören halklar yokolmaya/yokedilmeye mahkumdur. Kendi değerlerini görmezden gelenin kendisini de görmezden gelirler.

Görmezden gelinenler varlıklarının yok sayılmasına itiraz edemez. Çünkü bu yolu kendileri çizmiştir çoğu kez…

Tıpkı biz gibi…

***

Düşünmeden atılan her adım bizleri bir adım daha çukurun içine ittiği, bataklığa gömülür gibi dibe çektiği için bir türlü toparlanamadığımız ve böyle gidersekendimiz olmayı bile bırakacağımız açıktır.

Haklısınız canım sıkıldı.

Şu kooperatifleri kâr amaçlı bankalar gibi düşünerek, KKTC’nin tüm kurumlarını ve yasalarını yok sayarak Merkez Bankası denetimine mahkûm etme çabalarına bir türlü aklım ermedi.

Bu ülkede madem kooperatifler bunca zamandır banka gibi kabul edilerek asıl mantığı anlaşılmadı Kooperatif işleri mukayyitliği ne için var?

Kapatın gitsin…

***

Daha önce de çok yazılıp çizildi:

Kooperatifçilikte müşteri ve kâr ilişkisinden ziyade hep birlikte kazanma, kazancı paylaşma, sadece üyesine hizmet verme ve ülkeye yapılan yatırımların desteklenerek üreticini, çiftçinin, öğretmenin, kamu görevlisinin kalkınmasına hizmet etme anlayışı vardır.

Ülke kalkındıkça kooperatif kalkınır.

İkisi de kalkındıkça bireyler ve toplum kalkınır.

Bununla ilgili Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın onca açıklaması vardı. Özellikle seçim sürecinde ortaya koyduğu söylemlerde de bunun desteklenmesi, ileriye taşınmamızdaki önemli basamak olabilir diyordu. Onlar gelirse bunlar desteklenecek, güçlendirilecek diyordu o günlerde...

Lakin komite toplantılarında CTP vekillerinin neredeyse UBP’li ve HP’li vekillerle aynı görüşte olduğunu üzülerek dinledim konuyu anlamaya çalışırken yaptığım araştırmalar esnasında.

***

Kooperatiflerimizde yıllardır gözlerinin olduğunu zaten biliyoruz!

Zaten Kooperatif Merkez Bankası yönetiminin neden siyasi erk tarafından atanıyor(!) olduğunu sorup duruyorduk!

Son yıllarda Koopertatif İşleri Dairesi denetimlerinin yetersiz olduğunu biliyorduk!

Hatta bir süreden beridir ki pek çok yatırım kooperatifinde usulsüzlük ve yolsuzluklardan bahsediliyor. Belki bu bile güdümlü ve amaçlıdır diye düşünmeden kendimi alamıyorum. İki üç tane olumsuz örneği halkın gündemine taşıyıp son derece güçlü olan BOSKAL, OLKO, DOĞANCI gibi pek çok güzel örnekten neden hiç bahsedilmiyor? Öğretmen kooperatifleri ve birçok memur kooperatiflerininneleri başardığından neden söz edilmiyor?

Burada başka bir niyet olabileceğini düşünmekte haksız mıyım?

İyi de bunlardan kurtulmak yerine bunların denetimlerini ele geçirmeye çalışan art niyetli olabileceklerden kurtulmak daha doğru olmaz mı?

Burada da devletin ilgili kurumları, ki başta Kooperatif İşleri Dairesi ve Mukayyitliği değil midir asıl adres?

Şimdi bankalardaki kâr mantığı ve tüketicilerin batma noktasına getirildiği bankacılık ve faiz yasaları kapsamında kooperatifleri tartışmak, bunları da kâr amacı taşıyan özel teşebbüsler olarak Merkez Bankası’na bağlamak ve onun denetimine sunmak, zaten tartışmalı olan Merkez Bankası Başkanlığı’nın denetimine bir değerimizi daha sunmak anlamına geleceğini hatırlatmakta fayda var.

***

Kendi değerimiz bu.

Aynı meslek gruplarının, üreticilerin yardımlaşmak, sahip oldukları değerleri artırmak ve bunu paylaşarak yatırımlarına daha fazla katkı yapabilmeyi sağlayacak olan sistemin işletilememesi bunların kapatılmasını değil daha iyi denetlenmesini gerektirir. Bu nedenle bu denetimsel eksikliğin bilinçli olarak kademeli bir şekilde oluşturulduğunu ve yıllar içerisinde bir değerimizin daha ortadan kaldırılmasının planlandığını düşünmemek elde değil.

Hal böyle olunca başta CTP ve Genel Başkanı, devamında kooperatif yönetimleri ve üyelerinin uyandırılarak gerekli tepkiyi ortaya koymaları, kendilerinin değeri olan yatırımlarını kontrol hakkını devretmemeleri gerekiyor.

Dr. Çiğdem DÜRÜST