Ortalık birbirine karıştı Cumhurbaşkanı adayları ile onları destekleyenler Kıbrıs sorununa odaklandılar. Hem de hiç olmadığı kadar şevkle, aşkla, ısrarla ve kararlılıkla….

Sanki dersiniz hiçbir başka derdimiz yok. Keşke iktidar işine, muhalefet de kendi işine bu şevkle sarılsa da memleket iyiye doğru nasıl ivme tutturacağını kestirebilse. Gözümüz açılsa…

Dersiniz; Cumhurbaşkanı seçilecek dertler bitecek.

Seçilen başkan zaten anında Kıbrıs sorununu çözecek ve cennet adamızda, hurilere yaraşır bir hayat süremeye başlayacağız!

Her şey bambaşka olacak. Sıkın dişinizi.

***

Elbette şaka yapıyorum.

Şaka yapma nedenim memlekette yolunda gitmeyen onca şeye karşın Kıbrıs sorununa dair kesilen ahkamların ardının arkasının kesilmiyor oluşu.

Ağlanacak halimize gülmek de denilebilir mesela bizim durumumuza…

***

Ne hidrokarbon, ne barış istemi, ne corona ne de başka hiçbir şey bu kapıları ne kapatıyor, ne de açıyor! (Sakın buna nasıl bir cümle demeyin)

Bu sorunu hiç kimse de çözemiyor.

Başta İngiltere, ardında dört nala Avrupa Birliği ve figüran bir Birleşmiş Milletler, buralarda kalmak, sorunu canlı tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaparak yapmacık üslupları ile kana susamış emiciler gibi ensemizee dişlerini değdirmiş, başlamak için gong sesini bekliyorlar.

Biz ise elimizi kolumuzu sallayarak yaşadığımız zannedip, buralardan sorumlu olduğumuzu düşünüyor, üstüne üstlük bir de ahkam kesiyoruz.

Türkiye ve Yunanistan’ın garantör ülkeler olarak çok da dikkate alındığını zannediyorsak hep birlikte yanılıyoruz. 4 kolda zayıflatma çalışmaları olduğunu, gerektiğinde Kıbrıs için de benzer çirkin ve ülke halklarının canı pahasına müdahaleler yapmaktan çekinmeyeceklerdir.

Bir ömür huzura susamış bir adada demokrasicillik oynayarak ömrümüz tükenecek… Tıpkı bizden önceki birkaç nesil gibi…

***

Hayat bize ne getirir, kana susadığını iddia ettiklerimiz günün sonunda kültürleme için, asimile etmek için, toptan bizi de buraları kendilerine mal etmek için hangi kozlarını oynarlar bilinmez. Tarihin tekerrürden oluştuğu bilinse de bizler öyle bir uyanıklığa sahip olmadığımız için ne yazık ki izleyecek, yorum yapacak ve asla ne olduğunu anlamadan; anlayanların telaffuz etmesine de kâh korkarak, kâh uzlaşmadan takılıp kalacağız.

***

Bu da demek oluyor ki Kıbrıslılar asla mutlu olmayacak. Kıbrıslı Türkler mutlu olmadıkları gibi huzur ve refah seviyeleri de alt sınırlarda tırmanmaya, Kıbrıslı deyimle cırmalamaya devam edecek.

Ve sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır.

Rusya Türkiye ile papaz olurken, birçok can yok yere heba olurken; İsrail’den Fransa’ya herkes hidrokarbon yataklarının damarlarını milim milim ölçerken, bizler Cumhurbaşkanlığı için kolları sıvadık tam gaz ilerliyoruz.

Seçim yasakları girdi. Seçim yasaklarına bir gün kala işe alımlar yapıldı.

Vay sen şusun, ben de buyum kavgaları toplumun her tabakasında almış başına gidiyor.

Haydi vira bismillah: Pazar günü seçim yasakları girmiş, propagandalar daha da hızlanıştır.

Seçim sonrası değil KKTC, dünya kurtulacak, dünya…

Dr. Çiğdem DÜRÜST