Korku halkı bu sefer sindirmiyor.

Can korkusu bu!

Ne siyasi ne de başka… Hatta bu ciddi şekilde önemini yitirdi.

Kötü yönetilmek ve bilinçsizce ya da yanlı ve çıkara dayalı kararlar alınıyor olduğu yönündeki inanç ne acıdır ki halkın inancını yine söndürdü.

Biliyor musunuz?Hükümetteki etkinliklerini bir kenara bırakarak Cumhurbaşkanlığı yarışı için gerekli olan maddi kaynağın kendilerini sunulması yönünde bir inanç geliştirdiklerine inanılıyor. Hatta şu karantina sürecinin başlatılması ile ilgili kararın da 2 gün önceden alınıp, Pazartesi başlayacağının söylenmesi de çok tepki topladı.

Halk bunun kumarhane sahipleri ile kumarcılara bir kıyak olduğunu düşünüyor. Benden söylemesi.

Hükümet, bunun geçerli bir sebebi varsa açıklayabilirdi.Varsa açıklamaları, halkı da ikna edebilirlerdi. En azından şu andaki inançsızlık ortamı tüm umutsuzluk ve kaygının üzerine yüklenen bir öfkeye dönüşmezdi.

***

Halk arasında infial yaratan düşünceler ortalığı kasıp kavururken ilk ve orta dereceli okullar ile yüksek öğrenimdeki endişenin daha da tetiklenmesine yol açıyor.

İlk-orta-lise eğitiminin aklınıza gelen her öğesi ve her basamağında ciddi bir endişe ve kararsızlık zaten var.

Yüksek öğrenim farksız.

Lokomotif sektörü bir kenara attıracak kadar düşünmeden veya birilerine rağmen alınan bu kararların nedenleri asıl merak edilenler arasında yer alıyor…

Oysa karantina korunsa, özel sigortalar yapılarak bu hususta kişileri ve seyahatleri güvene alsak, oteller de yurtlar da turizm acenteleri de şimdiki gibi perişan olmayacaktı. Üniversiteler de ne yapacaklarını bilmez bir bekleyiş içinde olmayacaklardı. Kıbrıslı öğrenciler ile okullarda karşılaşacak yurt dışından gelen öğrenciler birbirleriyle normal bir şekilde kaynaşacaktı. İçteki her türlü sektör hareketli olacak, nüfusun artışı ekonomik yaşamı olumlu etkileyecekti.

Kurala uyarak gelindiğinden gelen herkes kuralı bilecek ve içeride sağlam bir güven ortamı olduğunu bilecekti!

Çok geç değil…

Hala başlanabilir… Ancak yeniden bir aylık bir yasaklar süreci şart… Bizler katlanırız ki! Çünkü sonrası aydınlık olurdu…

Niyetleri varsa elbet… Çünkü karar bizim alacağımız bir karar değil. Biz onları seçtik ki bizim lehimizde kararlar üretsinler. Oysa bakın onlar ne yapıyorlar?

Plansızlık nedeniyle sağlıkta, eğitimde ve kamu ekonomisinin her alanında yaşanan kaynak israfını ben hesaplayamıyorum. Varsa hesaplayabilecek, keşke yapsa da endişe tablosu daha da aydınlansa…

Ne Maraş ne de başka bir popülist politik söylem malzemeleri kurtaramayacak sanırım bugün açılan kara deliği…

***

Söylenecek bir söz yok!

Eğer Cumhurbaşkanlığı yarışı uğruna ise tüm bunlar ve bu yarışta ekonomik kaynaklarını artırabilmek uğruna yapılıyorsa bu hoşumuza gitmeyenler, Covid-19’un kimin yakasına sarılacağı sözleşmesi gibi bir sözleşme yok… Hatırlanmasında fayda var.

Siyaseti ve siyasetçiliği hizmet etmek amacının çok dışında tutan, şahsi çıkarlar için kullanan zihniyet duvara tosladı işte.

Koca bir 1 yılı kendimize yetmek, kendimiz için üretmek, yerli üretimi desteklemek gibi ayrıntılar için deneyimlemek varken ellerinin tersi ile ittiler işte!

Oysa farkında değiller ki şu beladan kurtulmadan ne müzakere ne AB ne de BM yok!

Artistik dışında bir işe yaramıyor söylemler.

Doğrusunu isterseniz kimse için kimse de yok! Her hane bile kendi başının çaresine bakıyor şu günlerde.

***

Varsa gizli ajandalarınız bir kenara koyun. Yüzünüzü halka çevirin.

Sizi seçenin kim olduğunu gösterin. Müdahaleyi engelleyin. Şu an geçici olarak sizlere sunulduğunu zannettikleriniz sizin de ölümünüze ve/veya dağılmanıza yol açacak. Bilin!

Ve: Biz zaten ölümü göze aldık beyler!

Siz de almışsınız besbelli… Görünen o ki tek hedefiniz bizden biraz daha çok yaşamak…

Dr. Çiğdem DÜRÜST