Kurulduğu günden beri olmasa da , Kıbrıs Türk solunun merkez partisi CTP’nin  siyasi tezlerini “Türkiye Düşmanlığı” üzerinden kurduğu bir gerçek.

Soğuk Savaş döneminin sona ermesi sonrasında da yeni bir sosyalist duruş ortaya koymakta çelişkiler yaşayan CTP’ye o günlerden kalan başka bir miras daha var.

“Değişim’e karşı gösterilen direnç.”

Heraklitos’un zamanı durduran meşhur lafı “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” cümleciğine inat, CTP en büyük zararı değişime karşı gösterdiği dirençten dolayı hep kendisinden gördü.

Mücadelesini kendi yarattığı parti içi statüko ve dogmalar ile yaşayarak bugünlere geldi.

CTP’de bugün yeni bir dönem başlarken, Kıbrıs’ın kuzeyinde yeni bir sol duruş ve iradenin de ayak sesleri duyulmaya başlandı.

Tufan Erhürman, tek aday olarak girdiği 27nci CTP Olağan Kurultayı sonrası ikinci kez parti genel başkanlığına seçilmesi, “parti içi statükocuların” ikinci kez yenilgisi ve “ değişim” yanlıların bir zaferi olarak yorumlandı.

Tufan Erhürman, yeni bir sol için toplumun tüm kesimlerinden de destek gören bir umut, yeni bir dinamizm olduğu algısını kuvvetlendirirken CTP Genel Başkanlığında geçici olmadığını da ortaya koydu.

Değişimin ideolojiye ve parti geleneğine ihanet olmadığının samimi ve içten bir kanıtı aslında Tufan Erhürman.

Geçmişten kopmadan ama geçmişin de esiri olmadan, gelecek inşasında yeni bir sol duruşun da doğal lideri.

Kıbrıs Türk sağını temsil eden partilerin tümünden de duruşu ile oy alabilme potansiyeli de ülke demokrasi açısından oldukça önemli.

Ancak tüm bunlara karşı ironik bir şekilde de ne yazık ki en büyük muhalefeti de kendi partisi içerisindeki “değişim karşıtlarından” daha açık bir ifade ile “kırmızı statükodan” görmekte.

Ve parti içi muhalefetin de Cumhurbaşkanlığına aday olması halinde Tufan Erhürman’ın karşısında durup, Mustafa Akıncı’nın yanında yer alacağı da fısıltı halinde şimdiden konuşulmaya başlandı.

Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığına aday olur mu bilinmez ama Saray dahil,  Cumhurbaşkanlığına aday olan ve olacak olanların tamamı da CTP başkanının neden aday olmaması gerektiğini açıklamak için şimdiden çalmadık kapı bırakmadı.

Ve CTP içerisindeki Erhürman muhalifleri ve “değişime direnen statükocular” yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mustafa Akıncı’nın desteklenmesine yönelik eğilimin güçlenmesi yönünde ortaya irade koymaları durumunda yaklaşan seçimlerde CTP oylarının bir kısmının “Saray”a hizmet edeceği aşikar.

“Türkiye düşmanlığı” üzerinden kurgulanmayan, tarihi, milli kimlik ve kültürü yok saymayan ama olası yeni bir anlaşmada tek bir modele hapsolup kalmayan yeni bir sol duruş, ülke demokrasisine katkısı yanında görüşme masasına da daha gerçekçi bir zemin yaratacağı da şüphe kaldırmaz bir gerçek.

Diğer bir gerçek ise böyle bir siyasi duruşunda siyasi yelpazenin sağından da güçlü bir destek göreceği.

İster sol ister sağ düşünceyi savunsun , Kıbrıs Türk halkı, Tufan Erhürman’ı, topluma ve bu topraklara fayda sağlaması adına siyaset sahnesinde olması gereken bir kanaat önderi ve lider olarak görürken Güney komşumuz ile yeni bir ortaklığa dair CTP başkanından “federasyon” dışında da olası çözüm önerilerini de “mahalle baskısından” kurtularak ortaya koymasını bekliyor.

Daha açık bir ifade ile Rumların çözüm sürecini sabote etmesi ve Federasyon umutlarını tüketmesi durumunda Tufan Erhürman başkanlığındaki CTP’nin ortaya koyacağı irade ve çözüm önerilerinin ne olacağı noktasında toplumun beklentileri artmakta.

Tufan Erhürman’ın aday olması veya olmaması durumunda da partisine karşı olan sorumluluğu yanında Kıbrıs Türk toplumuna karşı olan sorumluluğundan da hareketle en büyük sınavını “federasyon” dışında da olası çözüm önerilerini cesaretle ortaya koyması noktasında olacağı şimdiden belli.

Zor bir dönemden geçecek olsa da, en büyük direnç ve muhalefeti de kendi partisi içerisinden görecek olsa da, Tufan Erhürman duruşu ve Kıbrıs Türk soluna dair yeni bir politik dili inşa etmesi, iç ve dış siyasete dair birçok ezberi bozacak, paradigma ve statükoyu değiştirecek ve kırılma noktasını başlatacak bir dinamizmi de içerisinde barındırıyor.

Tüm birikimleri ile yeni bir sol doğarken, ülke siyasetindeki yeni dönemin de her doğum gibi sancılı olacağı şimdiden belli.

Editör: TE Bilisim