Hukukun ihtiyacı karşılamadığı durumlarda değişikliklere gidilebileceğini ancak her zaman hukuk sınırları içinde kalmak gerektiğini vurgulayan Erhürman, “Geçmişte de öyleydi diye yapılan yeni hatalar, hukuka aykırılık gerçeğini değiştirmez. O yüzden bir nosyona (bilince) ihtiyacımız var. Meclis de önce kendi çıkardığı anayasaya, yasalara, tüzüklere uyacak” dedi.

Tufan Erhürman, Meclis’in artık iktidarın mantığında bir onay mekanizması olmaktan çıkıp gerçek bir yasama organı kimliğine bürünmesi ve milletvekillerinin yasa önerileri hazırlayarak işlevlerini yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.

İngiliz döneminden kalma yasaların güncelliklerini yitirseler de köklü İngiliz hukuk sistemi temelinde hazırlandıkları için teknik olarak iyi olduklarını ancak 1974’ten sonra hazırlanan yasalarda hukukçuların çok az yer almasından dolayı aynı teknik sağlamlığın bulunmadığını söyleyen Tufan Erhürman, “sistematik bir kötüye gidiş” görüldüğünü kaydetti.

Tufan Erhürman, kamuoyunda günlerdir tartışılan Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) alımı konusunda ise “Halkın tepkileri, TOMA’yı istememe iradesini göstermesi açısından önemli. Bu olay bizim yıllardır ‘vesayet’ diye adını koyduğumuz şeyin ürünüdür”  diye konuştu. Erhürman, TOMA alımı konusunda seçimle işbaşına gelen siyasilerin yetkisizliğini ise “hukuki garabet” diye niteledi.

Cumhuriyet Meclisi Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanı, CTP/BG Lefkoşa Milletvekili, hukukçu, Yrd. Doç. Dr. Tufan Erhürman, TAK muhabirinin gündemdeki konular yanında milletvekili ve komite başkanı olarak hedefleriyle ilgili sorularını yanıtladı.

Akademisyen kimliğiyle, seçim öncesi söylemleri ve yazılarıyla ülkede hukuk alanında yapılması gerekenler konusunda bir misyon üstlendiği yorumuyla ilgili soruyu cevaplayan Meclis’in yeni simalarından Erhürman, hukuk alanında çok fazla birikmiş problem bulunduğunu ve bunları bir yasama döneminde çözmenin mümkün olacağını sanmadığını ifade etti.

Erhürman, kangrenleşmiş bazı problemleri bir yasayla çözmenin mümkün olamayacağını ancak bazı sorunların da kısa yasal düzenlemelerle halledilebileceğini söyledi.

“YASAMA ORGANI ARTIK YASA YAPSIN”

Bakan olmayı hiç istemediğini çünkü yasama organının artık yasa yapmasını istediğini vurgulayan Tufan Erhürman, Meclis’in bakanlıklarda hazırlanıp Bakanlar Kurulu’nda onaylanan yasa tasarıları için el kaldırılıp indirilen mekanizma haline dönüşmekten çıkarılması; yasaların hazırlandığı yer olması gerektiğini anlattı.

Bu yapılırsa yasama organının gerçek işlevine kavuşacağını, bunları yapacak birikimleri bulunduğunu ancak bilişim yasası gibi konularda uzmanlardan yararlanmak gerektiğini kaydeden Tufan Erhürman, “Evet yükü fazla, seçim öncesinden beri ben bu yükü üstüme aldım” dedi.

“MİLLETVEKİLLERİ YASA HAZIRLAMALI”

Erhürman, Meclis komitelerinin kendi kendine bir yasa tasarısını gündemine alamayacağını; hükümetten beklediğini kaydederek, ancak bu dönemde milletvekillerinin daha çok yasa hazırlamasını öngördüklerini belirtti.

Meclis’in artık iktidarın mantığında da bir onay mekanizması olmaktan çıkıp gerçek bir yasama organı kimliğine bürünmesi gerektiğini vurgulayan Tufan Erhürman, “Eğer milletvekilleri çalışır, yasa önerileri hazırlar ve komiteye gönderirse, komiteler de bunlar üzerinde çalışıp raporları genel kurula sunabilecek” dedi.

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığı görevinden çok milletvekilliği görevini önemsediğini ifade eden Erhürman, “Çünkü milletvekili sıfatıyla yasa önerisi hazırlama yetkim var. Önemli olan bu önerileri hazırlayıp komitelere sunmak ve komitelerde işin teknik kısmını yapmaktır” diye konuştu.

“KKTC ANAYASASI SERT ANAYASA”

Tufan Erhürman, Anayasa değişikliği tartışmaları konusundaki soruları yanıtlarken, KKTC anayasasının çok zor değiştirilen “sert anayasa” sınıfına girdiğini, çünkü değişmesi için Meclis’te üçte iki çoğunluk gerektiğini; ayrıca 50 milletvekilinin tümü de onaylasa bile değişiklik için referanduma gidilmesinin şart olduğunu anlattı.

Literatürde “sert anayasalar iyidir, yumuşak anayasalar kötüdür” gibi bir ayrım bulunmadığını vurgulayan Erhürman, referandum hakkının kutsallaştırılmasının anayasa bilimi literatürüne çok da uygun olmadığını belirtti.

Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin düzenlendiği maddelerinin değişimine referandum şartı getirilebileceğini ancak teknik konulardaki değişiklikler için Meclis’teki belli bir oranda çoğunluğun yeterli sayılabileceğini anlatan Tufan Erhürman, bu durumda bile halk memnun değilse, belli bir sayıda imza toplayarak referandum isteyebileceği bir düzenlemeye gidilebileceğini söyledi.

“Benim derdim, iyi bir anayasa olmamasına rağmen bu anayasanın bu kadar yıldır değiştirilememiş olmasını ortadan kaldırmaktır. Ama bunu ‘referandum hakkımız elimizden alınıyor’ diye engellersek, bu sorunları aşamayız” diyen Erhürman, rasyonel ve işlevsel düşünmek gerektiğini vurguladı. Anayasa’daki her değişikliğin referanduma götürülmesinin veya paket halinde referandumun sakıncalarına işaret eden Tufan Erhürman, her yöntemin artı ve eksilerini düşünerek hareket edilmesini istedi.

“TEKNİK KONULARDA REFERANDUMA GEREK YOK”

Erhürman, Yüksek Mahkeme’nin kaç yargıçtan oluşacağının bile Anayasa’da düzenlendiğini, bunun değişmesinin de ihtiyaç olduğunu kaydederek, Meclis’in toplanması için gerekli sayının 26’dan 17’ye düşürülmesi gibi teknik konularda tüm milletvekilleri hemfikirse bunun için referanduma gidilmemesi gerektiğini ifade etti.

2010’da Anayasa’nın değişmesi konusunda 39 milletvekilinin oyuyla bir yasanın geçtiğini hatırlatan Erhürman, o yasada üçte iki çoğunluk sağlanırsa referanduma gidilmemesinin öngörüldüğünü; kendi önerilerinin ise beşte dört çoğunluk aradığını kaydetti.

“KUTSALLAŞTIRARAK, DOKUNULMAZ HALE GETİREREK ÇÖZEMEYİZ”

Erhürman, “Bir şeyleri kutsallaştırarak, dokunulmaz hale getirerek konuşmaya devam edersek bu sorunları çözmemiz mümkün olmaz. Herkes değişim der, ne zaman ki değişim kapıya dayanır, o zaman var olanın iyi olduğunu hatırlamaya başlar birileri. Tek seçim bölgesi, polisin sivile bağlanması gibi konularda bunu gördük. Değişim ne zaman gerçeklik haline gelirse hemen dirençle karşılaşıldığının da görülmesi lazım” diye konuştu.

“MİLLETVEKİLİ TRANSFERİNİN CAZİBESİ ORTADAN KALKACAK”

Erhürman, Siyasal Partiler Yasası’nda değişiklik konusunda geçmişte yapılmış iyi çalışmalar bulunduğunu; bunlara ek olarak hükümet programına da milletvekili transferinin cazibesini ortadan kaldırma yönünde hedefler konulduğunu; buna göre partisinden istifa eden milletvekilinin bağımsız kalacağını, yeni parti kurup iktidara ortak olamayacağını, bakan veya komite başkanı da olamayacağını belirtti.

Anayasa Mahkemesi’nin siyasi partilerin gelir ve giderlerini denetleme yetkisi olduğunu ancak pratikte bunun yapılamadığını kaydeden Tufan Erhürman, bu denetimin birçok ülkede olduğu gibi Sayıştay’ın yardımıyla yapılması düzenlemesini getireceklerini bildirdi.

Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda tek seçim bölgesine geçilmesinin genel kabul görmekle birlikte, bazı sakıncaları olabileceğini söyleyenler de bulunduğunu; feodal ilişkilerin, bölgeciliğin etkisinin bu düzenlemeyle ortadan kaldırılmasının mümkün olmayacağını, kültürün değişmesi de gerektiğini anlatan Erhürman, “Ancak ne kadar değiştirilirse o kadar iyi ve o kültürün değişmesinin de önü açılır” dedi.

“KÖTÜ ÖRNEĞİN TEKRARLANMASI ONU MEŞRU KILMAZ”

Erhürman, kendisinin Meclis İç Tüzüğü’nde yapılacak değişikliklerle Meclis’in işlevsel olması ve etkili çalışmasının hedeflendiğini anladığını; ancak değişiklikten “bir konu gündemdeyken sadece o konuşulur, o konu tamamlanınca başka konulara geçilir” hükmünü değiştirmek kastediliyorsa, buna karşı olduğunu söyledi. Erhürman, “Böyle bir değişiklik tam tersine Meclis’in etkili çalışması engellenecek. Meclis bir gündem maddesi varken o gündemi sonuçlandırır, ona göre başka konuya geçer. Su-i emsal, emsal olmaz. Kötü örnek varsa, o kötü örneğin tekrarlanması, kötü örneği meşru kılmıyor” ifadelerini kullandı.

Muhalefet döneminde CTP/BG’li milletvekillerinin de bu şekilde davrandığı ve Meclis toplantılarının çoğu kez gündem dışı konuşmalara dönüştüğü yorumu üzerine Erhürman, Meclis Başkanı’nın da bu gibi durumlarda uyarıda bulunması ve İç Tüzüğü uygulaması gerektiğini vurguladı.

“Biz Meclis’e yeni girdiğimiz ve geçmişteki o kötü örnekleri yaşamadığımız için hesap sorma hakkımız var” diyen Tufan Erhürman, Meclis’in bundan sonra düzgün çalışması için bunların önem taşıdığını belirtti.

“TEAMÜL HUKUKUN DÜZENLEMEDİĞİ ALANDADIR OYSA BİZDE...”

Hükümet programı görüşmelerinde de iç tüzüğe aykırı, konu dışı konuşmalar yapıldığını belirten Erhürman, “geçmişte de böyleydi, teamül böyle” gibi söylemleri eleştirerek, “Teamül hukukun çizdiği sınırlar içinde kalan ama düzenlenmemiş alanda oluşur. Bizde ise yasaya, iç tüzüğe aykırı bir şey yapmanın tekrarlanması halinde teamül olduğunu sanılıyor” ifadelerini kullandı.

Toplantı gündemine uygun hazırlanması gereken milletvekillerinin o gün gazetelerde de yer bulan gündemdeki konularla ilgili konuşmayı tercih ettiğini belirten Tufan Erhürman, “Bence gündem dışı konuşmalar her toplantı sonrasında yapılabilir, gündemdeki konu bitince yapılsın ancak yasa gücünde kararnameler görüşülürken, TOMA ve faiz konusu anlatılmasın” dedi.

MAZBATALAR

CTP/BG Milletvekili Tufan Erhürman, “mazbata sorunu” konusunda geçen dönem olduğu gibi yine ad-hoc komite kurulduğuna işaret ederek, “Bu kez geçen seferkinden farklı olarak Komite’nin gündemine 4 başlığı birden alıyoruz: Aynı anda hem mazbata, hem borçların yeniden yapılanması, hem icra, hem faiz. Çünkü bu konu bir tarafından tutulup halledilecek konu olmaktan çıktı” diye konuştu.

Komite çalışmalarına başlamadan önce Barolar Birliği, esnaf, bankalar gibi ilgili taraflarla, görüşmelere başladıklarını kaydeden Erhürman, tarafların asgari müştereklerinde metinler ortaya çıkmasıyla bu konuda çizgi çekip yeni bir sayfa açmayı hedeflediklerini vurguladı. Sürekli af yasalarının çıkmasının ekonomiyi zora soktuğunu kaydeden Tufan Erhürman, Anayasa’ya aykırı olmayan bir yasa çıkarmak gerektiğini söyledi.

“İKİNCİ İŞ PRATİKTE İMKANSIZ… DOKTORLARA YASAK GELECEKSE TATMİN EDİCİ ÜCRET ŞART”

Milletvekillerinin ve kamu çalışanlarının ikinci iş yasağı konusundaki sorular üzerine “Ben milletvekilliğine başladım başlayalı bu iş yapılırken ikinci bir iş nasıl yapılır gerçekten havsalam almıyor. Gerçekten yasal tarafı bir yana, pratik olarak da imkansız gibi geliyor bana” diyen Erhürman, milletvekillerinin yapması gereken çok fazla işi olduğunu vurguladı.

Milletvekilleri ikinci iş yaparken kamu doktorlarına ikinci iş yasağı getirilemeyeceğini belirten Tufan Erhürman, hastanelerde tam zamanlı görev yapacak doktorlara mutlaka tatmin edici ücret ödenmesi, ardından cezaya başvurulması gerektiğini söyledi. Bu gibi kangrenleşmiş sorunların samimiyetle tartışılmadan sadece lafını etmekle geçiştirilmesinden, salt etik düzeyde ele alınmasından rahatsızlık duyduğunu ifade eden Erhürman, “Tamam ikinci iş yasağı gelsin ama altını da dolduralım. Nasıl gelecek? Kliniğinde 15-20 bin lira kazanan bir doktoru hastanede 5 bin liraya çalıştıramayacağınızı bilmezden gelemezsiniz” dedi.

“ÇIKARILAN YASALAR GİDEREK KÖTÜLEŞTİ”

Erhürman, KKTC’de yürürlükte bulunan yasalarla ilgili yorumunun sorulması üzerine tümünü bir kefeye koymanın doğru olmadığını; İngiliz döneminden kalan “Fasıl” yasalarının köklü İngiliz hukuk sisteminden geldikleri için teknik olarak iyi hazırlanmış ancak günün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak yasalar olduğunu söyledi.

Örneğin rüşvet suçuyla ilgili düzenlemelerde “milletvekillerinin” yer almadığını, çünkü o dönemde milletvekili bulunmadığını ifade eden Tufan Erhürman, 1929 tarihli ceza yasasında bilişim suçlarının da yer almadığını; eşcinsellikle, kadınlara karşı işlenen suçlarla, aile ve mirasla ilgili düzenlemelerin de bugünün bakışından çok uzak kaldığını anlattı.

Tufan Erhürman, 1963’ten sonra hazırlanan yasalarda ise teknik olarak aynı sağlamlığın bulunmadığını belirterek, “1974’ten sonra gittikçe daha kötüye gitti. Bu süreçlerde hukukçuların çok az yer almasının etkisi var” diye konuştu. Bunun sadece Meclis’te çok az hukukçu milletvekili yer alması değil, personel olarak bugün bile 4 sürekli komiteye rağmen sadece 3 hukukçu bulunmasından kaynaklandığını anlatan Erhürman, yasalardaki hukukçu bilgisi eksikliğinin özellikle 1974’ten sonraki dönemde daha çok görüldüğünü ifade etti. Erhürman, “Dünyada bu konuda iyiye gidiş varken bizim sistematik bir kötüye gidişimiz var” diye konuştu.

“CİDDİ BİR NOSYON SORUNU VAR”

Cumhuriyet Meclisi Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanı, CTP/BG Lefkoşa Milletvekili Tufan Erhürman, şöyle konuştu:

“Bir milletvekili kürsüye çıkıp ‘ben iç tüzüğe uymak zorunda değilim’ diyebiliyorsa, bu ülkede ciddi bir nosyon sorunu var demektir. Bunu aklınızdan geçirseniz bile Avrupa’nın herhangi bir meclisine çıkıp da söylememeniz gerektiğini bilirsiniz. Aklınızdan geçen şey, iç tüzüğü ihlal olabilir ama hukuk nosyonu öyle bir oturmuştur ki, çıkıp kürsüye söyleyemezsiniz. Söylerseniz çok kötü bir şey olacak ve çok kötü bir tepki alacaksınız. Ama bizde o nosyon oluşmadı. Turgut Özal’ın ‘anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz’ diye bir sözü vardı. 20 yıl geçti, yaptığı her şey unutuldu, bu lafı unutulmadı. Hukuk fakültelerindeki her hoca bunu öğrencilerine anlatır, ne kadar yanlış bir şey olduğunu söyler. Bu büyük bir gaftır. Pazartesi günü Meclis’te yapılan da bu gafın paralelidir.”

“KAMU YÖNETİMİ HUKUKTAN BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETMİŞ DURUMDA”

Erhürman, hukuk uygulanmak üzere yapılan bir şey olduğu halde, kamu yönetiminde bir tarafta ‘hukuk’ diye bir şey, diğer yanda da ‘uygulama’ bulunduğunu belirterek, “Zaman zaman hukuk, ihtiyaca cevap vermeyebilir, değiştirirsiniz, gene hukuka uygun davranırsınız. Bizde ise kamu yönetimi hukuktan bağımsızlığını ilan etmiş durumdadır. Yani hukuk teorik birşeydir, bu tarafta da uygulama vardır. Bugüne kadar emsaller neyse aynısı yapılır. Emsal yanlışsaydı da yanlış yapılır. Oysa bunlar yeni yapılan hataların hukuka aykırı olduğu gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla bir nosyona ihtiyacımız var. Meclis öncelikle kendi anayasaya, iç tüzüğe uyacak ki çıkardığı yasalara uyulmasını talep edebilsin” diye konuştu.

“DÜNYANIN EN KÖTÜ OMBUDSMANI”

Yasaların uygulanmasında denetim ve zorlayıcı mekanizmaların artırılması gerektiğini ifade eden Tufan Erhürman, denetimde eksikler bulunduğunu, 1996’da kurulan Ombudsman’ın dünyadaki “en işlevsiz, en kötü Ombudsman” haline getirildiğini savundu. Kamu Yönetimi’ni denetlemekle görevli Ombudsman’ın bu işlevini hiç yapamadığını belirten Erhürman, Sayıştay’ın da daha özerk ve işlevsel hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

“DENETİM DE SONUÇSUZ KALMAYACAK”

Erhürman, denetimler sonrasında işin yaptırım yönünün de sıkı tutulması gerektiğini belirterek, “Kamu görevlisi bilecek ki hukuka aykırı bir şey yaptığı takdirde hem sıkıca denetlenecek hem de bu denetim sonuçsuz kalmayacak. Hukuka aykırı bir şey yaptığı ortaya çıkarsa yaptırımı olacak. Bu mekanizma kurulursa kültürün de yerleşmesi kolaylaşır” ifadelerini kullandı.

Kültürün sadece hukukla oluşmadığını; eğitimin de etkili olduğunu belirten Tufan Erhürman, okullarda yurttaşlık bilgisi eğitiminin verilmesiyle bireylerin hukuk nosyonu edinebileceği vurguladı.

“TOMA TARTIŞMALARI HUKUKİ GARABET ÜRÜNÜ”

Erhürman, TOMA konusundaki soruları yanıtlarken, halkın TOMA’yı istememe iradesini gösterdiği tepkilerin önemli olduğunu, bunların dikkate alınması gerektiğini söyledi. “Bu aslında bizim yıllardır ‘vesayet’ diye adını koyduğumuz şeyin ürünüdür” diyen Erhürman, sivil kurumların seçimle işbaşına geldiğini ve halka karşı siyasi sorumluluğu bulunduğunu, mevzuatta ise yetkileri olmadığını kaydetti. Kararları başkaları verdiği halde sorumluluğun hükümette olduğunu ve hükümetten hesap sorulduğunu belirten Tufan Erhürman, TOMA tartışmasının, böyle bir hukuki garabetin ürünü olduğunu ifade etti.

TOMA’nın gelmemesi için uğraşıldığını, tartışmanın doğru zeminde sürmesi gerektiğini belirten Erhürman, “Bu kadar tartışmadan sonra -dilerim öyle olur- Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ‘bu alet gelmeyecek’ derse bu sorun kapanmış mı olur? Benim için olmayacak. Çünkü sorunun özü burası değil. Yarın da biber gazı getirelim derse ne olacak? Yine aynı tartışmaları mı yapacağız?” diye konuştu.

“POLİS YASA DEĞİŞİKLİĞİYLE SİVİLE BAĞLANABİLİR”

Erhürman, Anayasa’daki geçici 10. maddenin değişmesi beklenmeden polisin sivile bağlanmasının mümkün olduğunu, UBP ve TDP’nin de hükümet programı görüşmelerindeki konuşmalarına bakılınca Meclis’te konsensüs olduğunun görüldüğünü kaydederek, yasa değişikliğiyle polisin sivile bağlanabileceğini söyledi. Erhürman, bu konuda çalışmaya başladıklarını, polisteki atamalar için bağımsız bir komisyon öngörüldüğünü anlattı.

TELİF HAKLARI

Tufan Erhürman, telif haklarıyla ilgili yasal düzenleme ihtiyacı konusundaki soruya karşılık, siyasi irade oluşacağına inanmadığını çünkü telif haklarının sadece kitap ve CD’leri değil, bilgisayar programlarını da kapsayacağını; bugün devletin de, üniversitelerin de yüzde 80 korsan program kullandığını belirtti. Erhürman, yasayla ilgili ciddi ekonomik hazırlık gerektiğini, parça parça düzenlemelere de gidilebileceğini söyledi.

Editör: TE Bilisim