Değerli dostlar,

Herkese iyi pazarlar.

Uzun bir süreden beri içinde bulunduğumuz “sürdürülemez durum”un değişmesi adına köklü reformlara olan ihtiyaca işaret etmekteyiz. Kıbrıs'ta Federal çözüm için mücadele ederken aynı zamanda “evi temizleme” görevinden de sorumlu olduğumuza dair görüşlerimizi sizlerle paylaştık.

Siyaset yapmak ciddiyet ve sorumluluk ister. Bunun yanında da samimiyet. Olayları deşifre etmek, sorunlara ortak akıl üreterek yaklaşmak ve gerçekçi olmak, gerçekleri söylemek.

Herkesin bildiğini söylememenin ve gördüğünü görmezden gelmenin siyasi körlük olduğu ve artık durumu idare etmek adına Kıbrıs Türk halkının bu tür yaklaşımları reddettiği ortadadır. Açık olun, her şeyi bilmek istiyorum diyor Kıbrıs Türk toplumu. Haklı.

Uluslararası camia tarafından, Türkiye'nin alt yönetimi olarak tanımlanan ve aslında ona göre düzenlenmiş bir siyasi ekonomik ve sosyal yapının, Kıbrıslı Türkler için kabul edilmeyeceği ve sürdürülemeyeceği açıktır. Bu durumun üstü örtülmemelidir. Bu durumun hem Türkiye'ye hem de Kıbrıslı Türklere olan zararı da ortada. Hem uluslararası ilişkiler, hem ekonomik hem de siyasal olarak. Ha biz bedelin en büyüğünü ödüyoruz, bu da bir gerçektir.

Dün Türkiyeli gazeteci bir arkadaşım aradı, bana açıkça söyler misin nedir istediğiniz?
diye sorduğunda, bunun cevabının çok basit olduğunu modern devlet yapılanması ve demokratik işleyişi ne ise onu istiyoruz, onu yapacağız dedim. Çok net ve anlaşılır bir durum dedi. Gerçekten öyle çok net ve anlaşılır.

Bu zorlu süreci başarı ile tamamlamak tüm demokrasi ve barış güçlerinin sorumluluğudur diye düşünüyorum.

Bu anlamda meseleyi CTP salt hükümetine indirgemeden olayları incelemek değerlendirmek ve demokrasiye, Kıbrıslı Türklerin temel insan haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkmak zorundayız.

Artık siyaset kapalı kapılar ardında yapılan bir iş değil. Değişti. Doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmek, ortak aklı aramak ve süreçlere çözüm merkezli yaklaşmak zorundayız. Bunu yapmayan zaten kaybetmeye mahkum.

Ben siyaseti bir görev olarak algılarım, bir meslek olarak değil. Bürokratik bir anlayışla hiç değil. Bürokratik veya siyasi memurlukla sorunlar çözüm bulmaz.
Dolayısıyla yapıcı olmak, uzlaşı aramak, katılım olanaklarını zorlamak, toplumsal
hassasiyetleri gözetmek ve doğruya doğru deyip olası hataları gerekçelendirmeden açıkça konuşmak gerekir. Hataların gerekçelendirilmesi ve sorunların ötelenmesi veya gerektiğinde özeleştiri yapılmaması bana temel insani değerler açısından da baktığımda kabul edilir gelmez. Eğer bu süreçler çalışmaz ise, siyaseti memur zihniyeti ile yapanlar belki kazanır ama halk kaybeder...

Şimdi gelelim Toma'ya... Korkmadan, ötelemeden konuşalım.

CTP hükümeti, demokratikleşme ve sivilleşme konusunda kararlıdır. Yasal değişiklikler, Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve özgürlük alanını genişletmek amacıyla gerçekleştirilecektir. Dikkat ettiyseniz CTP'nin iş ola hükümete gelmeyeceğini veya her hal ve şartta hükümette olma gibi bir derdimiz olmadığını yine ben ifade etmiştim. Mesele makam sahibi olmak değildir, bir zümreye imkan sağlamak hiç değildir. Mesele değişim, dönüşümdür. Bu konuda her bir seçmenin katılımcı ve denetleyici olması önemlidir.

Toma konusunda ne söylediğimi en iyi ben biliyorum. CTP hükümeti döneminde TOMA adaya girmez dedim. Bunu söylerken, bizim demokrasi ve sivilleşme konusundaki görüşlerimizi, hassasiyetimizi, kararlılığımızı belirtmek istedim. Ve söylediklerimin arkasındayım.

İnanıyorum ki, hükümetimiz bu konuda gerekli her türlü girişimde bulunacaktır. Şu anki yasal ve anayasal yetkileri çerçevesinde arkadaşlarımız bu sorunu çözmek için çalışacaklardır. Bu konuda, olası bir yasal yetki sorunu ile karşılaşırlarsa da emin olun bunu sizlerle paylaşıp cesaretle çalışmaya devam edeceklerdir. Buna inanıyorum. Kararlı duruşumuzu bozmayacağız ve sorunlara çözüm üreteceğiz. Boynumuzun borcudur. Yoksa hükümetin güvenoyu aldıktan birkaç gün sonra bu konuyu önünde bulup da, verili yasal şartlar altında sorunu “anında” çözmesini beklemek akıl işi değildir. Zaten öyle bir ortam olsa demokratikleşme ve sivilleşme iddiamız olmazdı. Biz tam da bu nedenle bu dönüşüm iddiasını ortaya koyduk.

Bizde bırakma kaçma gibi bir kültür yoktur sevgili arkadaşlar. Bu en kolayı olurdu. Biz sokakta yetiştik, mücadele insanlarıyız. Birbirimize karşı sorumluluğumuzun da farkındayız.

Bu ülkedeki her bir demokratın bu sürecin başarı ile tamamlanması için katkı koymasını samimiyetle bekliyorum. Çünkü hedeflere ulaşıldığında inanın herhangi bir parti değil halk kazanacaktır.

Bu da bizim için siyaseten doğru olan şeydir.

Değerli dostlar, çok iyi biliyoruz ki her türlü ileri adımın bir bedeli vardır. Biz bunu halk olarak karşılama, direnme, dayanma ve birbirimize sahip çıkma gücümüze göre sağlayabileceğiz; diğer tüm dünya halklarının yaptığı, tün insanlığın ödediği gibi.

Sevgilerimle...
 
Editör: TE Bilisim