Ersin Tatar, Kudret Özersay, Tufan Erhürman, Fikri Ataoğlu ve Erhan Arıklı’nın adını not etmeli bugünün gençleri ; yarının büyükleri.

Ve bugünün Hükümeti ve muhalefeti ya da yarının Hükümeti ve muhalefetinin de, Devleti bir ahtapot misali ele geçiren statükonun yılmaz bekçisi olduklarını da unutmasın, yarını yönetecek olan bugünün gençleri.

Covit-19 salgını bir kez daha yaşamak zorunda olunan acı gerçeği Kıbrıs Türk’ünün yüzüne tokat gibi çarptı.

Anlaşmalı ve bir o kadar da ahlaksız bir siyaset oyununun varlığını bir kez daha deşifre etti, Covit-19 salgını.

Hükümet ve muhalefet, ahtapot’un ayakları gibi ayrı ayrı statükodan beslenmekte.

Muhalefette söylenenler de unutulmuyor.

Çünkü unutulacak bir şey yok, söylenen hiç bir şey olmadığından.

Hükümetler ve muhalefetler arasında yıllardır oynanan anlaşmalı ve bir o kadar da ahlaksız siyaset oyununun farkında aslında herkes.

Anavatan Türkiye ve temsilcileri de, AB’nin eli kulağı olanlar da, Kıbrıslı Rum komşularımız da.

Oyunu bozmak için kükreyen babayiğitlerin de statükonun dümen suyunda nasıl kayboldukları da veya dümen suyuna girdikleri de diğer bir gerçek.

Devleti içten içe ele geçiren ve devlet çarklarının dönmesini engelleyerek içten içe çürümesine neden olan statüko’dan diğer bir ifade ile yılların kötü ve popülist siyasi yönetimleri ile sonuçlarından herkes şikayetçi ancak ahtapot’un ayaklarını kesme niyetinde olan da yok.

Hükümet de şikayetçi ama en çok da muhalefete düşenler şikayetçi.

“Ne yaman bir çelişki” aslında yaşananlar.

Seçimden seçime statüko’dan dem vuranlar, seçim sonrası eylemsizlikleri ile birer statüko bekçisi olmakta.

Kuzey Kıbrıs siyasetinin özgün yapılarından biri aslında yaşanan paradoksal siyaset.

Muhalefete düşen de Hükümet görevini yürüten de, statükonun yıkılmasından yana samimi bir eylemsizlik içerisinde siyaset yapmakta.

Hükümeti, muhalefeti, sağcısı ve solcusu ile birlikte adı konmamış, imzası atılmamış bir mutabakat hali içerisinde, Kıbrıs Türk siyaseti.

Ve dünün, bugünün ve yarının muhalefetini ayrıca not etmeli belleklerine, bugünün gençleri ; yarının büyükleri.

Muhalefet neden yok, Kuzey Kıbrıs siyasetinde?

Hükümetin, Kıbrıs Türk’ünün refahı için ve Devlet çarklarını doğru çalıştırması adına denetim görevini yapmakta neden derin bir uyku hali ile eylemsizlik içerisinde muhalefet olan?

Ve çok da uzağa gitmeden, Covid-19 salgın sürecinde muhalefet partilerinin ağırlığı neden gerektiği oranda ortada yok?

Muhalefet neden sessiz?

Neden Tufan Erhürman, Fikri Ataoğlu ve Erhan Arıklı, derin bir eylemsizlik uykusunda?

Birkaç kez konuştuktan sonra “Hükümet dinlemiyor” serzenişin ardından yedi uyurlar uykusuna dalmak da neyin nesi?

Ya da derin uykuda beyaz atlı prensini bekleyen pamuk prenses sendromunda mı, muhalefet?

Seçim sandıklarında muhalefet görevi verilen her siyasi partinin karakteri, statükoyu yıkma noktasında samimi olmazsa Kıbrıs Türk’ünün kaderi değişmez, değişemez.

Muhalefetin karakterinin değişmesi ve esas görevini yerine getirmeye başlaması ile bu toprakların kaderi değişir.

Devleti de, kurumları da ve en önemlisi insanı da, daha fazla saygı ve kabul görür.

Sahi, muhalefetin görevi, Hükümeti toplum adına denetlemek ve kamusal fayda adına icraat ortaya koyması için yönlendirmek değil midir?

Peki, politika biliminde eylemleri açıkça belli olan muhalefete dair, Kuzey Kıbrıs nasibini neden alamıyor?

Geleceğimizi şekillendiren sorunun temel dayanağı ise Hükümetleri ve muhalefetleri ile birlikte siyaset kurumunun statükodan nemalanmasından başka bir şey değil.

Hükümeti ve muhalefeti ile birlikte, tüm aktörler ahtapotun ya beyni ya da ayakları konumunda.

Seçim sonuçlarına göre sadece yer değiştirmekte, ahtapotun uzuvları.

Ve muhalefetin de, Devlet çarklarını tıkayan statükonun savunucusu olduğu gerçeği, acı bir gerçek olarak statükonun dışına çıkmadan siyasete yön çizmekte.

Ve bu topraklarda, muhalefetin misyonu, ne yazık ki statükonun çimentosu olmak.

Aslında ne Devlet erkini elinde tutan Hükümet, ne de onu denetlemek zorunda olan muhalefet yok, bu topraklarda.

Adı konmamış bir sözlü bir mutabakat var, aslında.

Sırası gelen Hükümet oyununu, sırası gelen de muhalefet oyununu oynamakta.

Siyaset kurumunun en büyük açmazlarından biri ise muhalefet olgusunun olmaması, yerine getirilememesinden başka bir şey değil.

Ve bugünün Hükümeti ve muhalefeti ya da yarının Hükümeti ve muhalefetinin de, Devleti bir ahtapot misali ele geçiren statükonun yılmaz bekçisi olduklarını da unutmasın, yarını yönetecek olan bugünün gençleri.

Ashab-ı Keyfi yüzyıllık uykusundan uyandıracak olan bugünün gençleri ; yarının büyükleri, bu topraklarda umudun devamının teminatı.

Ersin Tatar, Kudret Özersay, Tufan Erhürman, Fikri Ataoğlu ve Erhan Arıklı’nın adını not etmeli bugünün gençleri ; yarının büyükleri.

Ve bugünün gençleri ; yarının büyükleri, Mustafa Akıncı ve Serdar Denktaş’ı ise farklı bir yere not etsin.

Editör: TE Bilisim