Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı H. Ersan Saner, açılışını Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, T.C Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ev sahipliğinde, İstanbul’da gerçekleşen 2. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'ne katılarak, konuşma gerçekleştirdi.

Bakanlıktan verilen bilgiye göre, kadın sorunlarını ulusal ve uluslararası farklı boyutlarıyla kamuoyunun dikkatine sunmayı ve konuya karşı duyarlılık geliştirmeyi amaçlayan ve “Adalet için Ses Ver” sloganıyla düzenlenen zirvenin öncelikli iki konusu , “Barış Süreçlerinde Kadın” ile “Suriyeli Mülteci Kadınlar ve Sorunları” olarak belirlendi.

Kadınların barış sürecinde oynadığı rol ve Suriyeli sığınmacı kadınların yaşadığı çok boyutlu sorunların ele alındığı zirvede, “Kültürel Kodlar ve Erkeklik”, “Kadın ve Barış”, “Suriyeli Kadın Mülteciler” ve “ Kadına Karşı Şiddet” temaları masaya yatırılarak, konuyla ilgili odak grup çalıştayları gerçekleştirildi.

SANER, KADININ YASAL, SİYASAL VE ÇALIŞMA YAŞAMINDAKİ KONUMU HAKKINDA BİLGİ VERDİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı H. Ersan Saner, zirvede gerçekleştirdiği konuşmada, KKTC’de kadının yasal, siyasal ve çalışma yaşamındaki konumu hakkında bilgi verdi.

50 milletvekili olan KKTC Meclisi’nde son seçimlerde 4 kadın Milletvekilinin temsiliyet hakkı kazanarak, KKTC’deki kadın temsiliyet oranını yüzde 8‘e çıkardığına işaret eden Saner, “Kadınlarımızın siyasete daha etkin katılımı ve daha yüksek temsiliyet oranı hepimizin ortak arzusudur. Bu amaçla, KKTC Meclisi’nde bazı yasal çalışmalara hız verilmiş ve bu çerçevede,2015 yılında Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik yapılarak siyasi partilerin seçimlerde kadın milletvekili sayısı olarak en az yüzde 30 oranında aday gösterme zorunluluğu kabul edilmiştir” dedi.

KKTC’de kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamda statüsünün yükseltilmesi amacıyla ilk kez Bakanlığı altında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin kurulmasını öngören Yasanın, 2014 yılında kabul edildiğini anımsatan Saner, Aile Yasası’nda ise 2015 yılında çağdaş düzenlemeler yapılarak, boşanma halinde edinilmiş malların eşitlikçi bir anlayışla paylaşımını, nafaka ve şiddet gören kadınlara koruma emrinin alınması hükümlerinin konulduğunu anlattı. “Tüm bu yasal düzenlemelere rağmen halen kadınların toplumsal hayata ve işgücüne katılımında ulaşmak istediğimiz noktada değiliz” dedi.

“KADININ İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI TOPLAMDA YÜZDE 48.6…”

Saner, KKTC’deki kadına yönelik şu istatistiki bilgileri verdi:

“2014 yılı itibarıyla kadının işgücüne katılım oranı toplamda yüzde 48.6 düzeyinde olup bu oran AB ülkeleri arasında İtalya ve Hırvatistan’ın üzerinde olan bir rakam olsa dahi AB genel ortalamasının altındadır.KKTC Devlet Planlama Örgütü verilerine göre kamuda çalışan memur, öğretmen, polis ve sivil hizmet görevlilerinin yüzde 46.7’si kadındır. Kadın öğretmenlerin payı yüzde 67.3, kadın memurların payı yüzde 48.3, kadın sivil hizmet görevlilerinin payı yüzde 46.1. Kamuda kadın ve erkek çalışma oranları kıyaslandığında kadın çalışma oranının yüzde 45.95, erkek çalışma oranının ise yüzde 54.05 olduğu görülmektedir.

Kadının iş gücüne katılım oranı ise, kamudaki üst kademe yöneticilerinin yüzde 73.7’si erkek, yüzde 26.3 ‘ü ise kadınlardan oluşmaktadır.

Yargı alanında kadınların durumuna baktığımızda ise toplam yargıç sayısının yüzde 65 'i kadın yargıçlardan oluşmaktadır.

Yüksek Mahkeme yargıçlarının yüzde 50’ si kadınlardan oluşmakta olup Yüksek Mahkeme Başkanımız kadındır.

2013 yılında kurulan geçici hükümetimizin Başbakanlığı , şu anda ise Ombudsman ve Meclis Başkanlığı görevlerini kadınlarımız yürütmektedir.”

“SON 2 YILDA, 442 KADIN AİLE İÇİ ŞİDDETE UĞRADI”

Saner, KKTC’de kadına şiddet ve ayrıca mülteci kadınlarla ilgili durum ve bu konulardaki çalışmaları hakkında da bilgiler verdiği konuşmasında, bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler Dairesi’ne yapılan Aile içi Şiddet Bildirim Formu istatistiklerine göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde son 2 yılda 442 kadının, yani kadın nüfus oranının yüzde 0,4 yani binde 4’ünün aile içi şiddete uğradığının saptandığını söyledi.

“KUZEY KIBRIS’TA 34’Ü ÇOCUK, 88 MÜLTECİ BARINIYOR”

Kuzey Kıbrıs’ta Haziran 2016 itibariyle 34’ü çocuk olmak üzere 88 mülteci barındığı bilgisini de veren Saner, şunları kaydetti:

“Ülkemizde mültecileri ve mülteci haklarını tanımlayan herhangi bir yerel yasa veya mekanizma bulunmamış olmasına rağmen, KKTC’de iç hukuk olan 1951 ve 1952 Sözleşmesi, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile mülteci kadın ve çocuklara kurduğumuz Mülteci Hakları Derneği sayesinde hizmet vermekteyiz.

Bu çerçevede mülteci sorununun ; siyasi, ekonomik, güvenlik, hukuki toplumsal boyutlarının yanı sıra insani yönü değerlendirildiğinde yerlerinden edilmiş milyonlarca mültecinin iltica talebinin uluslararası hukukun kendilerine tanıdığı temel bir insan hakkına dayandığını unutmadan KKTC olarak sayıca az olan mültecilere de gerekli özeni gösterdiğimiz düşüncesindeyim.”

“SAVAŞIN YARATTIĞI ACI SONUÇLARI DEĞİL,BARIŞI KONUŞMALIYIZ"

Bakan Saner, kadının savaş sürecinde ezilen ve mağdur olan taraf değil, barışın inşası sürecinde aktif rol oynayan taraf olmasını gerektiğine inanç belirterek, “ Bilinmelidir ki, kadınların olmadığı bir barış süreci sürdürülebilir ve kalıcı olmaktan uzaktır” dedi.

Siyasi temsiliyette kadınların temsil oranının yükseltilmesinin, dünyayı daha barışçıl ve yaşanabilir hale getireceğine olan inancını da dile getiren

Saner, şöyle devam etti:

“Kadınların karar mekanizmalarında, iş yaşamında, toplumsal yaşamda ve ailede güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Güçlü kadının, güçlü aile ve nihayetinde güçlü toplum olduğunu unutmamak gerekir.

Bu vesileyle, kadınların toplumsal rol ve statülerinin yükseldiği, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere kolay ulaşabildiği, üretime, yönetime katılma imkanlarının ve kalkınma sürecine katkılarının arttığı, eşitlikçi, demokratik bir toplum ve barış dolu bir dünya temenni ediyorum.”Saner, konuşmasında, 15 Temmuz’un Kıbrıs Türk halkı için iki yönden önemli bir tarih olduğunu da belirterek şunları kaydetti:

“Birincisi Kıbrıslı Türkleri adadan yok etmek için Rumların başlatmış olduğu darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması ve Anavatan Türkiye’nin Garantörlük hakkını kullanarak adaya gelip Kıbrıslı Türk kardeşlerini Rum zulmünden kurtarmak olup, ikincisi Anavatan Türkiye’de yaşanan kalkışmada Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın çağrısı ile darbeyi engellemesi ve Türkiye halkının demokrasisine sahip çıkarak dünyaya demokrasi dersi vermesidir.”
Editör: TE Bilisim