Gazeteci Özer Kanlı'nın yazısı şöyle: 

Yaşasın KKTC…

Kızdılar…

Yazdıklarımı çarpıtıp saldırıyorlar…

“ Sol hareket” diye bir grup beni ve UBP’yi vatan haini ilan etti…

CTP’nin içindeki sağ duyulular değil ama AKEL uzantıları, AB beslemeleri ateş aldı…

Eski TMT’cilerin kurduğu, 1999 UBP-TKP Koalisyon Hükümeti Protokolü’nde eğer federal çözüm olmuyorsa, KKTC’nin tanıtılması yoluna gidileceğine yer verilmesine onay veren TKP’nin devamı olduğunu iddia eden TDP’nin Genel Başkanı ile TKP Yeni Güçlerin Genel Sekreteri mal bulmuş Magripli gibi benim yazdığımı kendilerince yorumlayarak bana saldırmaya kalkıştılar…

Ne demdim de bu kadar ateş aldılar?

Yeni Düzen’deki malum anket ve dün AB yanlısı bir gazetecinin Türkiye’nin aslında iki Devletli çözüm istemediğini, seçimi kazanmak için KKTC’yi ilhak edeceğini yazmaları nedeniyle ben de kendi görüşlerimi ortaya koydum ve FB’ye şunları yazdım:

“İçimize şu veya bu kılıkta sızdırılan “ sözcüleri ve işbirlikçileri” aracılığı ile “ YA FEDERASYON OLUR, YA DA TÜRKİYE’YE İLHAK” diyor RUM VE AB...

’KKTC YAŞAYACAK...2 DEVLETLİ ÇÖZÜM MÜMKÜNDÜR” şeklindeki KKTC VE TÜRKİYE HÜKÜMET GÖRÜŞLERİ Rum , AB VE ONLARIN İÇİMİZDEKİ uzantıcıkları tarafından bu şekilde kirletilmeye, etkisizleştirilmeye çalışılıyor.

OYSA GERÇEK ŞU: KKTC YAŞIYOR VE YAŞAYACAK...

TÜRKİYE ve KKTC için en doğru seçenek KKTC’nin yaşaması, ekonomik olarak kalkınmasıdır.

AMA BEN ÖZER KANLI OLARAK DİYORUM Kİ, eğer federasyon diye RUMA YAMA bir eyaletcik olacaksak, YANİ RUM VE AB BİZİ İLHAK EDECEKSE, Türkiye’ye bağlanmayı tercih etmeliyiz... “

Ne yazdığım net…

Arkasındayım…

Anlaşılmayacak bir şey de yoktur.

Benim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşamasından, yücelmesinden yana olduğum her halde tartışılamaz.

Rumlarla iki Devletli bir çözüm olmasına da karşı değilim.

Adı ne isterse olsun; Yeter ki egemen olalım…

Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü devam etsin; Yani Kıbrıs’ta Türk askeri varlığı sürsün ve Türkiye eğer Kıbrıs Türk Halkı’nın can ve mal güvenliği söz konusu olursa Kıbrıs’a tıpkı 1963, 1964, 1967 ve son olarak 20 Temmuz 1974’te olduğu gibi tek yanlı olarak harekete geçmek suretiyle her türlü müdahalede bulunabilsin…

Toprak ve mülkiyet konuları Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-ekonomik yaşantısını mahvetmeyecek şekilde, var olan gerçekler dikkate alınarak çözülsün.

Maraş, Karpaz, Güney Mesarya, Güzelyurt Rumlara verilmesin…

Peki Rum bunlara yanaşıyor mu?

Yanaşmıyor…

7 yıl Sayın Talat, 5 yıl da Sayın Akıncı bana göre vermemeleri gereken tavizleri de verdiler ama ne Klerides, ne Kiprianu ne de yoldaş Hristofyas ile Annan Planı’na evet dediği için bizim Rum sevicilerin baş tacı ettiği Anastasiadis iş ciddiye bindiğinde bizim teslimiyetçilerin onay verebilecekleri bir federasyonu kabul etmediler.

2017’de Crans Montana’da ise film tamamen koptu. Rum ne istiyor: 1-Türkiye’nin etkin ve fiili

Garantörlüğü sıfırlanacak 2- Türk askeri adada kalamayacak. Gün gele sıfırlanacağım kabul edilecek 3- KIBRIS Türkleri her konuda her yerde yönetime etkin olarak katılamayacak. 4- Güzelyurt, Maraş, Güney Mesarya dahil bugünkü topraklarımızın yaklaşık dörtte biri kendilerine verilecek 5- Güney hem Rum olurken onlar Kuzey’e de gelip yerleşecekler 6- Dönüşümlü Başkanlığa Anastasiadis hayır diyor ama eğer garantörlük sıfırlanırsa kabul edebilirim diye kulaklara fısıldıyor. Ama böyle olursa çapraz oyu da buna onay vermek için AKEL ileri sürecek . Yani, ayrı seçme seçilme hakkımız da elden gidecek 6- Veto hakkımız olmayacak. Başkanlık Konseyi’ndeki 2 Türk üyeden biri Rumlar’la beraber oy kullanırsa karar alınabilecek. TÜRKÜM DİYEN BİRİ BUNLARIN TÜMÜNE DEĞİL , birine bile evet diyebilir mi? Diyemez...

Sonra çark etmesine rağmen Sayın Akıncı tarihi bir saptama yaparak, “ Rumlar bizim siyasal eşitliğimizi bile kabule yanaşmıyor. Bizim neslin federal bir çözüm yapması artık mümkün değildir” dedi.

Bu açıklama üzerine Türkiye 2 Devletli çözümü gündemine aldı.

Ben ve benim gibi pek çok emperyalizmin ne olduğunu bilen, Doğu Akdeniz’de oynanan farkında olanlar buna tam destek verdik…

Hatta ve hatta bu 2 Devletli çözüm yine “ Türkiye bu Devleti eninde sonunda ilhak eder” diyenler çıktığında ben açıkça , “ AB çatısı altında olmayacak mıyız? AB çatısı altındaki bir KKTC’yi Türkiye neden ve nasıl ilhak edecek” diye yazdım.

Sağ kesimden de bana kızanlar oldu ama görüşüm aynıdır…

Yeter ki, KKTC bir çözüm için esas alınsın…

Rum tarafı ile bir anlaşma olmuyorsa ne yapacağız yani?

Ne kadar da Rumun keyfini bekleyecek, Devlet imkanlarını bizim aleyhimize kullanması karşısında hareketsiz kalacağız…

Bir Rumun istediği gibi bir federasyona mahkum muyuz?

Değiliz.

KKTC zaten yaşıyor…

Ya tanınması için çabalar başlayacak , ya Rumla iki Devletin işbirliğine dayalı bir anlaşma mümkün kılınacak…

KKTC’nin tanınmasından, Türkiye’ye ilhak eder diye korkmaya gerek yok.

Alırlar KKTC’yi AB’ye tam üye olarak bu endişe biter…

Hem böylece AB Türkiye ile KKTC nedeniyle ilişkilerini geliştirir.

Gün gelir Türkiye de AB’ye girer…

Yok o olmaz, bu olmaz illa Rumun dediği gibi bir federasyon olacak diyorsanız eğer ben bunu kabul etmem…

Bu Ruma ve AB’ye yama olmaktır.

Ben Türküm…

Eğer birine bağlanacaksak tercihim Türkiye’dir…

Ama BU O TEHLİKE SÖZ KONUSU İSE GEÇERLİDİR…

ANLADINIZ MI, KKTC DÜŞMANLARI?

Anladınız mı Türkiye’den çok Ruma kendini yakın görenler?

Anladınız mı Türküm diyemeyip Kıbrıslı edebiyatı altında Rumla birleşme hayali kuranlar?

Editör: TE Bilisim