Toparlanıyoruz Hareketi lideri Doç. Dr. Kudret Özersay, Maraşın Kıbrıs Türk yönetimi altında açılması konusunda ortaya koyduğu düşüncelere katıldığı bir televizyon programında açıklık getirdi. Özersay'ın sosyal medya ortamında da paylaştığı Maraş Adımı'nın detaları şöyle:

Özel Temsilcilik görevi yaptığım sırada başka konularda olduğu gibi kapalı Maraş konusunda da yerleşmiş kalıplar dışında farklı ve gerçekten çalışabileceğine inandığım çözüm önerileri hazırladığım doğrudur. Dün NTV'de çıkan haberin, bu çalışmaların bir kısmını yansıttığı da doğrudur.

Yıllarca Maraş konusunda resmi devlet pozisyonu "kapsamlı çözümün parçası" olduğu şeklindeydi ve hala öyledir. Maraş'ı Rum tarafı ile müzakere edecekseniz kapsamlı çözümün parçası olduğunu söylemeniz anlaşılabilir. Ancak Rum yönetimi ile müzakere etmek yerine insan hakları ve uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak adadaki iki toplumu birbirine yakınlaştıracak, ekonomik canlılık sağlayacak şekilde tek yanlı bir adım atmaya da karar verebilirsiniz. O durumda "Maraş kapsamlı çözümün parçasıdır" demenin çok bir anlamı yoktur. Burada Maraş'ı "vermek"ten bahsetmiyorum. Kıbrıslı Rumların, özellikle de Maraş göçmeni olanlarının, atacağınız adımlara sıcak bakması yeterli olacaktır. Bir başka ifadeyle Kıbrıs Rum yönetimi ile müzakere etmeden ve bir öneri yapmadan tek yanlı ama olumlu adımlar atmak da mümkündür. KKTC'de bulunan taşınmaz mallar da nihayetinde kapsamlı çözümün parçası olarak mülkiyet başlığı altında düzenlenecektir. Ancak bu durum, Kıbrıs Türk tarafının Taşınmaz Mal Komisyonu'nu kurmasına ve insan hakları bağlamında bir adım atmasına engel teşkil etmemiştir. Kişisel görüşüm bazı cesur, rasyonel ve uluslararası hukukla uyumlu adımların gerekli olduğu yönündedir. Bunun için oturup kapsamlı çözümü beklememize gerek yoktur. Rum tarafı bugün "doğal gaz konusunu sizinle sadece kapsamlı çözüm bağlamında görüşürüm ama çözüm oluncaya dek bu alanda tek yanlı adımlar atmaya devam ederim" diyor. Kıbrıs Türk tarafının mevcut statükoyu kısmen de olsa kıracak yaratıcı fikirleri hayata geçirmesi gerektiğine inanıyorum. Kişisel görüşüm Maraş'ın Kıbrıs Türk yönetiminde, Mağusa Belediyesine bağlı olacak şekilde kademeli olarak açılabileceği, eski mal sahiplerinin mallarını iade taleplerinin TMK kanalıyla değerlendirilebileceği ve bu süreçte Vakıf malı olduğu düşünülen alanlarda Evkaf'ın haklarının da korunabileceği yönündedir.

Kıbrıs Türk makamlarının "Maraş konusunda bizim bir önerimiz yoktur" demesini yadırgamıyorum, çünkü benim ortaya koymaya çalıştığım şey zaten karşı tarafa yapılacak bir ÖNERİ değil, tek yanlı olarak atılacak bir ADIM veyahut bir PROJEdir. Bu nedenle geçmişte üzerinde çalıştığım Maraş adımı/projesi, Kıbrıs Rum liderliğine birşey verilip karşılığında da bir şey istenilecek türden bir adım değildir. Bunun içerisinde "Ercan var mı ya da Liman var mı?" şeklinde bir soru da bu türden bir Maraş adımı bakımından anlamlı olmayacaktır. Yıllardır bu konuda görüşüp bir türlü anlaşamadığınız Kıbrıs Rum liderliğini değil bölgenin eski mal sahiplerini muhatap olarak alacağınız bu projenin uluslararası konjonktür doğru okunarak uygun zamanda hayata geçirilebileceğine inanıyorum.

Peki Anastasiades tarafından Maraş konusunda yapıldığı söylenen son öneri? Açıkcası bu kadar yıldır Maraş konusunda taraflardan birinin diğer tarafa öneri sunarak yapmaya çalıştığı şey hep "iyi çocuk olmak" ve "puan toplamak" mantığına dayanmıştır ve zaten biraz bu yüzden biraz da zamanla geliştirdiğimiz "söylemlerin tutsağı olmamızdan" ötürü iki tarafın müzakere etmesiyle Maraş konusunda herhangi bir sonuç elde edilememiştir. Şimdi öncekilere çok da benzer bir biçimde Anastasiades yine bir Maraş önerisi ortaya koymaktan bahsetmektedir. Anastasiades'in özellikle Rum tarafında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle liderliğinde bir sarsıntı meydana geldiğine ve bunu toparlamadan görüşme masasına ciddiyetle oturmak istemeyeceğine inanıyorum. Güçlü olmayan liderlerin esneklik gösteremeyecekleri müzakerelere oturmaktan kaçması durumuyla karşı karşıya kalacağımızı düşünüyorum. İşte Rum liderliğinin son Maraş önerisinin de bu türden, yani müzakereleri geciktirmeyi hedefleyen, kapsamlı çözüm müzakeresi için adeta "siz bana Maraş'ı verin ki güven ortamı yaratılmış olsun" yönündeki yaklaşımı da kapsamlı çözümü engelleyici niteliktedir. Bu doğrultuda en önemli belirti ise 2008'den bu yana müzakerelerde edilmiş olan yakınlaşmalara Rum liderin taahhütte bulunmuyor olması, bir başka ifadeyle müzakerelere "kaldığı yerden başlama"ya sıcak bakmamasıdır. Tüm bunlar ışığında Rum tarafının yeniden ğişirilen aynı yemek gibi ortaya atmaya çalıştığı Maraş önerisinden bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Kapsamlı çözümden ayrı olarak Maraş'ta somut ve sonuç alıcı adımın, uluslararası hukuk ve insan haklarıyla uyumlu tek yanlı bir adım olması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle benim üzerinde durduğum şey bir "öneri" değil bir projedir.

Kapalı Maraş'ın KKTC yönetiminde açılarak eski Rum mallarının iade edilmesiyle Kıbrıslı Rumları kapsamlı çözüme motive eden, teşvik eden bir unsurun ortadan kalkacağı düşüncesine katılmıyorum. Kıbrıslı Rum göçmenler (Girne göçmenleri, Maraş göçmenleri) çoğu zaman çözümün engellenmesi için istismar edilen kesimlerdir. Bu türden bir gelişme ertesinde bu kişilerin artık çözüm istemeyeceğini söylemek gerçekçi değildir. Çünkü herşeyden önce bu gruplar "mallarına geri dönüş/iade alma"yı kendi yönetimleri yani Kıbrıs Rum yönetimi altında tercih ederler. Yani o noktada teşvik hala yerinde duracaktır. Öte yandan Kıbrıs Türk yönetimi altında açılması durumunda kapsamlı çözüm açısından toprak ayarlaması konusunda müzakere masasında hala Maraş'ın bir müzakere unsuru olarak duracağını da kimse göz ardı etmemelidir. Belki son bir husus Kıbrıs Rum kamuoyundaki algı ile ilgilidir: Rum tarafında BM çerçevesinde bulunacak bir çözümde neredeyse her zaman Maraş Rum kurucu devletine bırakıldığından, Maraş'ı alma düşüncesinin özel bir teşvik yaratacağını düşünmek pek de gerçekçi olmayacaktır. Bu yüzden insan haklarına uygun; psikolojik üstünlüğü ele geçirmemize ve ekonomimizde bir canlanmaya, toplumdaki karamsar psikolojinin de kırılmasına yardımcı olacak olan tek yanlı bir Maraş Adımı kişisel olarak bana gerçekçi görünmektedir. Bunun kapsamlı çözümü engelleyeceğini söylemek, bugün TMK üzerinden eski Rum mal sahiplerine ödenen tazminatı ve yapılan iadeleri bir kez daha gözden geçirmeyi istemekle aynıdır. Lütfen herkes samimi olarak değerlendirsin. 
Editör: TE Bilisim