LEVENT ÖZADAM

Dün sabah Derince’den misafirim vardı…

Kalkınma Bankası’nın şaibeli istihdamlarında adını yazmadan konu etmiştik kendisini…

İbrahim Bayraktar, yıllar önce Kıb-Tek Mağusa Bölge Müdürlüğü’nde çalışırken kaçak elektrik akımı aldığı için yargılanmış ve suçlu görülünce de işinden olmuştu…

Böyle olunca da Kalkınma Bankası’na istihdamı yapılamazdı…

Şakayla karışık ‘ bu işte sana tosladık abi’ deyince ben de ona benim işimin kişilerle olmadığını ama yasaların çiğnenmesi halinde de sessiz kalamayacağımı söyledim…

Yoksa İbrahim Bayraktar’ı ne hayatımda boyunca görmüş ve konuşmuş birisiydim.

O konuştu ben dinledim, ben sordum o da açık yüreklilikle yanıtladı…

İbrahim Bayraktar, 2001 yılında Kıb-Tek Mağusa bölge Müdürlüğü’nde çalışırken Derince’de mandıradan bozma elektriği olmayan evde ikamet ediyormuş.

Belli bir süre komşulardan elektrik aldıktan sonra dönemin Mağusa bölge müdürüne gitmiş ve evine elektrik bağlamak istediğini söylemiş.

Bir hesap kitap ortaya 480 TL’lik bir harcama çıkmış.

Müdürüne cebinde 200 TL olduğunu geri kalanında maaşından taksitle alınmasını talep etmiş.

Müdürü de taksit olayının kalktığını paranın tümünün yatırılması gerektiğini belirtmiş.

Biraz da gençliğin delilik ve toyluğu var ya, ‘ben elektriği çekiyorum’ demiş.

Müdürü de ona, ‘ tamam ama ben ne gördüm ne duydum’ diye yanıt vermiş…

Sonuçta elektriği kaçak olarak evine çekmiş ve bir ihbar neticesinde polis gelip kendisini ‘kaçak akım sirkatından’ dolayı tutuklamış.

Parmağının arkasına saklanmadan da suçlamayı kabul etmiş ve 50 TL para cezası, 500 TL’de maddi kefaletle serbest kalmış.

İşte ondan sonra başlamış kabus;

Sabıkalı olduğu için Kıb-Tek’ten durdurulmuş…

Sonra yıllar geçtikten sonra Kalkınma Bankası sınav süreci ve sınavı geçmesine rağmen istihdam edilememesi…

Kendisine sordum;

“Peki istihdam edildikten sonra senden poliste iyi hal kağıdı isteyeceklerini tahmin etmiyor muydun” diye…

“Ediyordum” dedi…

“Ama bir şansımı denemek istedim” diye cevapladı…

Sonra sınava katılan ama kazanamayacakları çoktan belli olan 386 kişinin umutlarını geçirdim içimden…

İçimde geçirmekle kaldım…

Bayraktar evli ve iki çocuk babası…

Geçindirmekle yükümlü olduğu bir ailesi var ve bir umut olarak gördüğü Kalkınma Bankası’na istihdam edilirken geçmişteki sabıkası ortay çıktı, biz bunu köşemizde yazdık ve zaten kimse kendisine söylemeden bir yazı göndererek işe başlamayacağını söyledi…

Zaten yapacak da çok bir şey yoktu, bir gün mutlaka eski sabıkası önüne çıkacaktı…

Haklı olarak bazı isyan ettiği konular var, diyor ki;

“Şimdi ben devletin gözünde hırsızım değil mi, peki devlet beni işe almazsa ben ne yapacağım…”

Sonra siyasilere yüklendi;

“Bu ülkede sigara kaçakçılığı, telefon kaçakçılığı yapan, Başbakan’ın imzasını sahteleyen siyasiler niye yargılanmıyor” diye hayıflandı…

Geçmişte bazı belediyelerin kaçak akımlarını kendi eliyle kestiğini ama kimsenin yargılanmadığını ekledi…

Haklıydı sitemlerinde hem de yerden göğe kadar…

Aynı anda İskele Okul Aile Birlikleri Federasyonu Asbaşkanı da ve olduğunu söyleyen Bayraktar ‘arsız ve hırsız birisi olsam böyle organizasyonlarda bulunabilir miydim’ diye ekledi…

Ve yazmamı istemediği çok konuyu anlattı bana…

İbrahim Bayraktar ‘sicil’ konusunda sadece küçük bir örnek…

Onun gibi daha niceleri var, geçmişte yaptıkları küçük de olsa hataların bedelini yıllar sonra ödemek zorunda kalıyorlar…

O bedelin de genelde faturası ailelere çıkıyor.

Ülkede hırsızlık ve arsızlıkların tavan yaptığı bir süreçte haklı olarak isyan ediyor İbrahim Bayraktar;

“Ben namussuz bir düzende namusumla yaşıyorum ve yaşamaya devam edeceğim…”

Bana karşı gösterdiği saygı ve kibarlıktan dolayı ayrıca açık yürekle konuştuğu için kendisine özellikle teşekkür ederim…

 

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MESAJ KUTUSU

 

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Türkiye’de yıllar önce hayata geçen bazı küçük suçlar için sicil affı artık KKTC’de de ciddi bir şekilde masaya yatırılmalıdır. Şu anda seçim yarışı nedeniyle belki bakamazsınız ama seçimlerden hemen sonra bunu konuyu gündeme getirmeniz artık şart oldu…

Sayın Arif ALBAYRAK, İstiklal Marşı sizin marşınız değilse niçin aynı zamanda bir müzisyen olarak bu konuyu gündeme getirmiyorsunuz? Bu arada bu tür söylemler bu süreçte sadece Cumhurbaşkanı adayınız Sibel hanıma zarar veriyor, acaba farkında değil misiniz? Çok ayıp kaçtı çok!

Sayın Sibel SİBER, geçen hafta partiye kazan kaldıran CTP’li örgütlerden mesajınız var. Bugünkü Karpaz ziyaretinde sizi bağırlarına basıp tam destek verecekler. Ama bazı partili vekilleriniz sanki de seçim kaybetmeniz için ciddi uğraş veriyorlar…

Sayın Hüseyin MÜLAZİM, bütün işinizi gücünüzü bırakıp imzacıların peşine düşmüşsünüz ve hepsini arayıp o imzaların onların olup olmadığını araştırıyormuşsunuz. Yani biz bir yayın yapacağız o yayın hiç yanlış olur mu? Teessüf ederiz, kırıldık…

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, ikinci iş yapan doktorlar konusunda madem ki Sağlık Bakanlığı bir adım atmıyor o zaman işte size güzel bir teklif, bu doktorların listesini yapın kamuoyuna açıklayın bakalım o zaman bakanlık ne yapacak?

Sayın Serdar DENKTAŞ, önümüzdeki yılda üniversitelerin taşıma ücretlerinin özel şirketlere verilmesi için bir çalışma başlattığınızı duyduk. Ciddi bir muhalefet başlayacak ama sanırız da en doğrusu bu…

Sayın Kutlay ERK, Karpaz örgütlerinde seçimler sonrası yapılacak olan bir kurultay hesaplaşması var. Çok erken başladı ve bu bölgeye çok özel bir önem vermeniz isteniyor. Burası için sizin başkanlığınızda özel bir ekip kurmakta yarar görüyoruz…

Sayın Cenk MUTLUYAKALI, CTP adayı Sibel Siber’in ikinci sırada yer aldığı kamuoyu yoklamasını hem de manşetten vermek doğrusu cesaret isteyen bir yayıncılıktı. Hoş Akıncı yanlıları buna epey tepki gösterdi ama umarız aynı tepkiler partiden gelmez…

Sayın İbrahim BAYRAKTAR, dünkü görüşmemizde öyle kibar ve saygılıydınız ki doğrusu etkilendim. Başı dik duran bir aile babası olarak siz ekmeğinizi taştan çıkaracak bir yapıdasınız. Allah güç kuvvet versin…

Sayın Fesih DAĞ, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için artık açık bir şekilde Derviş beye destek vermeye başlamışsınız. Birkaç Karpaz köyünde seçim komiteleri kurduğunuzu duyduk. Siyaset sizin genlerinizde var değil mi?

Sayın Bertan ZAROĞLU, hiçbir seçimde bu kadar sessiz olmamıştınız. Bu da demektir ki artık yer üstünde değil yer altında çalışıyorsunuz. Adayların da zaman zaman ajanlarını gönderdikleri söyleniyor. Seçimlerin gözü kör olsun değil mi?

Sayın Cemal ERDOĞAN, anlaşılan o ki belediye başkanlığı size pek yaramadı. Zira bayramlık ağzınızı çok fazla kullanmaya başladınız. Biraz daha sakin ve hoşgörülü olmak daha doğru olacak. Aman biraz daha dikkat…

Sayın Metin ERDURAN, St. Hilarion tepesine bir Atatürk heykeli dikilmesi için imza kampanyası başlatacağınızı duyduk. Bu konuda işadamlarını da hareket geçirmekte yarar var.

Zira bu sıralar maliyeden bu konuda zırnık çıkmaz gibi görülüyor…

Sayın Ahmet Melih KARAVELİOĞLU, muhterem validenizi kaybettiğinizi üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye başsağlığı ve sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…

Sayın Aziz BİNAY, dün Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu’nda öğrencisi olan bazı veliler aradı bazı şikayetlerde bulundular. Biraz daha söylemlerinize dikkat etmenizi istiyorlar. Öğretmenler özellikle de konuşmalarına çok daha fazla dikkat etmeliler değil mi?

 

 GÜNÜN FOTOĞRAFI:

 

---------------------------------------------------------------

Günün Fıkrası

 Korkutma bedeli…

 

Diş hekimi, dişçi koltuğunda oturan hastasına ;
- Bu diş çekimi için sizden iki misli daha ücret almak zorundayım hanımefendi.
- Neden, Doktor bey?
- O kadar yaygara yaptınız ki, bekleme odasındaki hastalarımdan ikisi çığlıklarınızı duyunca hemen kalkıp gittiler.

Editör: TE Bilisim