Cumhurbaşkanlığı seçimini Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi genel başkanı Ersin Tatar’ın kazanması ve resmen göreve başlamasının ardından KKTC’de yeni bir dönem başladığının da ilk mesajları verilmeye başlanması ezberleri bozmaya başladı.

Özellikle de güney komşumuz Kıbrıslı Rumların yeni döneme dair öngörülerde bulunamadıkları ortada.

Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin hemen ardından yaptığı açıklama ve kutlama mesajında yer alan şifreler ve ayrıca Cumhurbaşkanlığı ant içme ve devir teslim törenine katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Kıbrıs’ta bulunduğu sürede yaptığı açıklamalar KKTC’nin yeni dönemine dair ilk ipuçları ile dolu olması ezber bozma ile birlikte bazı kesimlerde kafa karışıklığı ile birlikte siyaseten bir takım kaygıları da doğurduğu ortada.

Özellikle de politik duruş olarak sadece ve sadece çözüm odaklı ve tek çözüm modeli federasyon dışında argümanları ortaya koyamayan siyasi yapılar içerisinde görülmeye başlanan kafa karışıklığı ve siyasi kaygılar gibi.

KKTC’nin yeni döneminin en önemli farklılığı Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte Kıbrıs sorununa dair anavatan Türkiye’nin de eşgüdümü ile yeni yol haritalarının müzakere masasına gelecek olmasından başka bir şey değil.

Devlet başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak Rauf Denktaş’ın 1977-79 Doruk Anlaşmalarına ile 1986 De Cuellar Belgesine ve Derviş Eroğlu’nun ise yine Cumhurbaşkanı olarak 11 Temmuz belgesine imza koyması Kıbrıs sorununun adil çözümüne yönelik Kıbrıs Türk sağının da ortaya irade koyduğunun en büyü kanıtı olması bir yana toplumlararası görüşmelerin Beyrut’da başlamasının üzerinden geçen 52 yıllık sürede Kıbrıs Rum tarafının sürekli masadan kaçtığı ve çözümsüzlük çözümdür siyasetini sürdürerek 1963 yılından beri işgal etikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahipleri gibi uluslar arası toplumda da kabul görmeleri artık çözüm modeli federasyona karşı alternatif çözüm önerilerinin de tartışılmasını zorunlu kılmakta.

Kıbrıslı Rumların sürekli Kıbrıs sorununa dair görüşme masasından kaçması ve imza altına aldıkları parametrelerden vazgeçmeleri oyunu ile sürdürdükleri “çözümsüzlük çözümdür” siyaseti Kıbrıslı Türkleri artık bir yol ayrımına getirdiğini uluslar arası toplumun görmek ve anlamak zorunda.

Kıbrıs sorunu ile ilgili 50 yılı aşkın süredir devam eden taraflar arasındaki mücadele artık yeni bir boyut kazanmak zorunda.

Prof. Dr. Peter Pernthaler’in  “KKTC’yi tanımamaya yönelik 541/1983 ve 550/1984 sayılı kararlar, sadece siyasî nitelikli karardır ve yasal bağlayıcılığı yoktur. Kaldı ki bu kararlar, hukukî olarak çelişki arz etmektedirler. Çünkü en başta Kıbrıslı Rumların gerçekleştirdiği ve ayrı bir Türk devletinin kurulmasına neden olan gayri yasal eylemleri dikkate almamaktadır” tespiti ve 1978-1983 yılları arasında Rum Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Nikos A. Rolandis’in “Aslında Rum yönetimi, BM‟den bununla ilgili birçok karar çıkartmıştır. Dolayısıyla bu kararlar da Rum yönetimine manevî destek sağlamaktan öteye geçmemektedir. Bunlar, “karşılıksız çek” niteliğinden öteye geçmeyen kararlardırlar” açıklaması arşivlerde yerini koruması Kıbrıs ve Maraş ile ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının sorgulanmayan, sorgusuz  sualsiz  itaat  edilmesi gereken ilkeler olduğu mitini de yıkmakta.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararlarına dair yeni bir yorum ve yorumdan da öte Kıbrıs sorunun da Türk tarafının haklılığının tesciline dair uluslar arası lobi faaliyetleri ile birlikte proaktif bir siyasetin diplomatik arenada ortaya konulacak olması da KKTC’nin yeni döneminin temel taşlarından biri olacak.

Yarım asrı geçen süre içerisinde mücadele ile diplomatik kriz dönemlerinin ardından  ezberin kırılması dün Annan Planı Referandum süreci olurken bugün de Doğu Akdeniz’deki mavi vatan politikası, Maraş açılımı ve Kıbrıslı Türklerin anavatan Türkiye ile ayni dili konuşan yeni bir Cumhurbaşkanına sahip olması paradigmaların yıkılacak olmasının da ilk işaretleri olarak karşımızda durmakta..

KKTC’nin yeni dönemi başlarken Kıbrıslı Türklerin de “alışılmış çaresizlikleri” ile birlikte Kıbrıs’ın kaderi de değişiyor.

Editör: TE Bilisim