Akıncı aleyhine daha önce başlattığı haksız, mesnetsiz ve yakışıksız
karalama kampanyasının Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloğlu
marifetiyle devam ettirilmek istendiği anlaşılmaktadır.
İki gün önce Cumhurbaşkanımız görüşme süreciyle ilgili siyasi parti liderlerini
bilgilendirmiştir. Bu toplantı sonrasında siyasi parti liderlerinin tümü yaptıkları
açıklamalarla Cumhurbaşkanımız’a müzakere sürecinde destek verdiklerini
açıkça belirtmişlerdir. Başbakan Sayın Hüseyin Özgürgün o toplantı sonrası
yaptığı açıklamada “Gayet yararlı bir görüşme oldu. Hükümet adına
memnunum. Müzakerelerde yıl sonuna kadar bir netice alınabilmesi
ümidindeyiz” demiştir.
Halbuki, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu bunun tam tersi olarak bugün bir
günlük gazetemizde yayınlanan röportajında ne içerik ne de üslup olarak
temsil ettiği makama yakışmayacak bir biçimde Sayın Cumhurbaşkanımız’a
yönelik itham ve saldırılarda bulunmaktadır. Halkımızın da yakından takip
ettiği bu çelişkili durum ya organize bir ikiyüzlülüğün ya da Sayın
Ertuğruloğlu’nun kişisel aymazlığının bir tezahürüdür.
Sayın Ertuğruloğlu söz konusu açıklamasında siyasi vizyonunu çok iyi bildiğini
iddia ettiği Sayın Cumhurbaşkanımız’ın çözüm saplantısı olduğunu, bu
nedenle sahte umutlar verdiğini ve çok çözümcü olanların temel güdüsünün
Türkiye’den kurtulmak olduğunu söylemektedir.
Sayın Ertuğruloğlu’na hatırlatmak isteriz ki Sayın Cumhurbaşkanımız, Kıbrıs
sorununa bulunacak çözümü saplantı olarak değil her iki tarafın ihtiyacı olarak
görmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız’ın çözüm anlayışı her ne pahasına
olursa olsun değil, Rum tarafının da makul bir çizgiye gelmesi halinde,
halkımızın özgürlüğünü, güvenliğini ve eşitliğini de içerecek bir formülle ve her
iki tarafın da kazançlı olacağı bir sonuçla ortaya çıkacağı şeklindedir.
Cumhurbaşkanımız’ın bu vizyonu halkımızdan %60’tan fazla bir oyla destek
almıştır. Sayın Ertuğruloğlu’nun temsil ettiği siyasi vizyon ise son
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkımızdan yeterli desteği almamıştır.
Ayrıca, kendisine anımsatmak isteriz ki her ne pahasına olursa olsun çözüm
karşıtlığı içeren siyasi vizyonun esiri olan bizzat kendisidir. 2002 ve 2004
yılları arasında çözüm karşıtlığı saplantısı nedeniyle “mavzeri alıp dağlara
çıkarım” diyen kendisidir.
Bu saplantısından ötürü yaptığı yanlışlıklarla halkımızın ve Türkiye’nin büyük
bir çoğunlukla çözüme yönelik kararlılığına rağmen çözüm karşıtlığı yönünde
politikalar gütmüş, siyasetteki yanlış tutumlarıyla Rumlar’ın tek yanlı olarak
AB’ye girişine neden olan önemli aktörlerden biri olmuştur. Kıbrıs Türk halkı
ve Türkiye olarak yapılan vahim hatanın bedellerini hala ödüyoruz. Sayın
Ertuğruloğlu bunun hesabını vereceğine Cumhurbaşkanımız’a gelişigüzel ve
saygısızca saldırmaktadır.
Cumhurbaşkanımız müzakere sürecini Türkiye ile yakın istişare içerisinde ve
Sayın Ertuğruloğlu’nun mensup olduğu siyasi çevrelerin de onay verdiği 11
Şubat 2014 ortak açıklama metni çerçevesinde yürütmektedir; bu çerçeveye
göre eşit statüde iki Kurucu Devlet’ten oluşacak iki kesimli, iki toplumlu
Federal bir Devlet’in kurulmasına çaba harcamaktadır. Sayın Ertuğruloğlu’nun
Dışişleri Bakanı olarak bu gerçekliği bilmemesi söz konusu olamaz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı’nın toplumsal haklarımız için bu
çerçevede canla başla yürüttüğü müzakere sürecine destek olmasa bile Sayın
Ertuğruloğlu’ndan asgari beklentimiz hiç değilse gerçeklikleri çarpıtıp sürece
köstek olmamasıdır.
Editör: TE Bilisim