Kan kaybeden Özersay aday olur mu?

Hatırlayınız…

2015 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalamayan Kudret Özersay ikinci tur öncesi düzenlediği basın toplantısında açıklamıştı:

“Herhangi bir parti kurmayacağım”.

Ve sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığımız yüzde 21 oy, siyasi parti kurmamız konusunda bizi motive etti diyerek Halkın Partisi’nin kurulduğunu açıklayan yine kendisi olmuş  ve eklemişti o günlerde :

“Kuracağımız parti sıra dışı bir oluşum olacak, yerleşmiş siyasi kalıpların dışında siyasi bir oluşum olacağız”.

Kudret Özersay’ın siyaset sahnesine çıkmasından ve Halkın Partisinin kurulmasından bugüne kadar geçen kısa sürede de Kıbrıs Türk kamuoyu ülke siyasetine dair edilen büyük lafların altından ezilerek sıradanlaşan ve de siyasi kalıpların dışına çıkmak istemeyen bir parti ve başkanına tanık oldu.

Ve bugün de Kıbrıs Türk toplumunun tanıklığı devam ediyor…

Kıbrıs Türk siyasi tarihinin en geniş tabanlı ancak en geniş hayal kırıklığı yaratan 4lü koalisyon Hükümetinin kurulmasına da bozulmasına da ön ayak olmuş ve Devlet yönetimine dair  yapılması gerekenleri Cumhurbaşkanı olma hedefinin gölgesinde bırakan bir siyasi aktör olarak yoluna devam ediyor Kudret Özersay. 

2015 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ve hemen sonrasında kendisinin Kıbrıs Türk siyasetine yön verecek yeni bir Lider adayı olarak yükselen grafiği ve partisine yönelik olumlu kamuoyu desteği de bugünlerde eskisi gibi yok.

Kudret Özersay ve partisi kurulduğu ilk günlerde yarattığı toplumsal heyecan ve dinamizmden bugün oldukça uzak olmakla birlikte Halkın Partisi kadroları da “iyi bir Gençlik Kolları” imajını kırarak ülkenin geleceğini şekillendirecek kadrolar olabileceklerini ispatlamada başarısız oldular.

Bu olgunun farklı nedenleri arasında parti içerisinde de dillendirilmeye başlanan Genel Başkan Kudret Özersay’ın parti kadrolarını güçlendirmedeki isteksizliği ve  “tek adam” kalma eğiliminin olup olmadığı bilinmez ama ilk kez katıldığı seçimler sonrasında halk iradesini yok sayarak oyların yüzde 35’ini alarak Meclis’teki 50 sandalyenin 21’ini kazanmayı başaran  Ulusal Birlik Partisi üzerinden popülizm  ve politika yaparak kendi başarısızlığını halkın gözünden kaçırma eğilimine girmesi belki de kendisi için sonun başlangıcı oldu.

Seçim sonuçları ile ilgili yaşanan hayal kırıklığı sonrasında Halkın Partisinin “toparlanamaması” yanında geçen sürede partinin kan kaybettiği ve kamuoyundan gördüğü desteğin günbegün eridiği de ortada.

Siyaset sahnesine çıktığı ilk günden beri toplumsal sorunlar yanında Devletin doğru ve şeffaf yönetilmesine dair Kudret Özersay’ın sergilediği performans ne yazık ki Cumhurbaşkanı olma isteği ve hırsının hep gölgesinde kaldı.

Maraş açılımını bile bu yönde kurban ederek, kamuoyunun gözünde böylesi stratejik ve hayati öneme sahip bir olgunun popülist bir politika malzemesi seviyesine düşmesine de neden oldu.

Peki Halkın Partisi’ne karşı toplumsal desteğin azaldığı ve eridiği bu dönemde Kudret Özersay, Cumhurbaşkanı adayı olur mu?

Tüm bu yaşananlar ışığında sağda “Çatı Adayı” gündemde az da olsa yerini korurken Kudret Özersay’ın işi çok kolay değil.

Aday olma noktasında kararını henüz vermediğine dair dedikodular sokakta dolaşırken ister çatı adayı olsun ister olmasın, yok saydığı ve üzerinden popülist söylemler ile siyaseten nemalanmaya çalıştığı UBP’nin desteği olmadan kazanmasının da mucizeden ibaret olduğu ortada...

Hele sırtını ve yüreğini Kıbrıs Türk halkından önce başka yerlere dayayarak “armut piş, ağzıma düş” hamlesi ile “tam destek banadır!” algısı yaratarak siyaset oyunu kurmanın  tehlikelerinin farkına varmamak bir yere, böylesi bir algının Kıbrıs Türk siyasetinde başarı getirmediğini görmekten de bugünlerde çok uzak Kudret Özersay.

Toplum belki çok şey bekledi Kudret Özersay ancak bu beklentide tek suçlu elbette kendisi oldu çünkü çıtayı hep yüksek tutarak toplumdan koptu.

Ve bugün Kudret Özersay ve Halkın Partisinin yaşadığı sıkıntılar, kararsızlıklar ve gelgitlerin nedenlerinden biri de yukarıdan yönlendirmeler ile sandıkta başarının geleceğine olan kör inanç ve toplumsal düşünce, halkı iradesi ile sokağın nabzından uzaklaşmış olmasıdır belki de.

Belki çok iddialı ve başka bir yazının da ana konusu olacak olması ile birlikte şunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır;

Kudret Özersay’ın Kıbrıs Türk siyasetine kayda değer katkısı Tufan Erhürman gibi bir siyasi aktörün oyuna girmesine istemeden de olsa vesile olmasıdır.

Kudret Özersay ve partisinin “ halk bizi anlamadı”  serzenişlerini bir tarafa bırakarak aynaya bakmasının zamanı geldi.

Ve son söz, Kıbrıs Türk sağı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik çatı aday için “TOPARLANAMIYOR.”

Editör: TE Bilisim