Bölge halkı tedirgin ! manşetleri atıla dursun ve bilindik koro yazamadıklarını bölge halkını kullanarak yaza dursun…

Emekli iki Kıbrıslı Türk albayın, Geçitkale havalanının İHA ve SiHA’lar tarafından kullanılacak olmasını, akıl ve vicdan tutulması içerisinde değerlendirmeye çalıştıkları sığ yorumları ve manipülasyon kokan açıklamaları Kıbrıs Türk halkı tarafından dikkate alınmadan unutula dursun…

Tarihsel geçmiş ve gelecek bir yana, ister adına anavatan ister atayurt densin, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC’nin iki devlet temelinde müttefik olmasının bir gereğidir, Geçitkale Havalanının İHA ve SİHA’ların kullanımına verilmesi.

Ve Kıbrıs Türk halkı, Doğu Akdeniz’in ısınan sularını herkesten daha iyi yorumlayarak ve belli kesimlerin görmek istemediği fotoğrafın büyüğünü görerek, UBP Genel Başkanı Ersin Tatar’ın Başbakanlığındaki UBP-HP Hükümeti Bakanlar Kurulunun aldığı kararı, müttefik olan iki Devletin çıkarları temelinde değerlendirerek desteklemesi, tarihe düşen önemli bir not ve her iki ülke ilişkilerine dair stratejik bir ortaklık olarak kayda geçti.  

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin İsrail ile İHA anlaşması imzalaması, ABD Senatosunun Kıbrıslı Rumlara silah ambargosunu kaldırma kararı, İsrail baskısı ile krize dönen F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslim edilmemesi ve Doğu Akdeniz’de dünya devletleri arasında süren Soğuk Savaş’ta yaşananlar görmezden gelinerek Geçitkale Havalanının Türk Hava Kuvvetlerine bağlı İHA ve SİHA’ların kullanımına açılmasını değerlendirmek fotoğrafın büyüğünü görememekten başka bir şey değildir.

Soğuk Savaş ve İki Kutuplu Dünya Düzeninden günümüze kadar Doğu Akdeniz ile Kıbrıs adasının stratejik öneminin hiçbir zaman azalmamış olması ve İngiliz’lerin “batmayan uçak gemisi” dedikleri Kıbrıs üzerinde dünya devletlerince oynanan satranç oyunu değişen şekilleri ve oyuncuları ile birlikte hala devam etmekte.

Doğu Akdeniz bugün, hidrokarbon zenginliklerden pay almanın ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC’nin egemenlik hakları ve mavi vatan’ın bölüşülmesi planına diğer bir deyişle Akdeniz’de bir “Sevr” anlaşması ile müttefiğimiz olmayan bir ittifak’ın oyununa tanık oluyor.

Ve tarih, güçlü olmayan devletlerin haklarının nasıl gasp edildiği, haklarından kaynaklanan ekonomik artı değerlerden yoksun bırakılan devletlerin nasıl başka devletlerin oyuncağı olduğu veya dolaylı da olsa yönetimi altına girdiği örneklerle doluyken Doğu Akdeniz’de olanlara seyirci kalmanın sonuçlarının ne olacağı gün gibi ortada.

Dün Kuzey Irak ve Suriye’de oynanan ne ise, bugün de Doğu Akdeniz’de sahneye konmak istenen farklı değildir.

Ve bugün Türkiye Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz’de Kıbrıslı Türklerin ve Anadolu halkının stratejik, politik ve ekonomik haklarını muhafaza etmesi, Libya anlaşması ile oyunu bozması ve ana aktörlerden biri de “Türk Devletidir” gerçeğini bir kez daha ortaya koyması ile mavi vatan’daki “Soğuk Savaş”ta mücadelesini sürdürmekte.

Kıbrıs Türk’üne ve Kıbrıs Türk’ünün Devletine de düşen, ister adına anavatan ister atayurt densin, Türkiye Cumhuriyeti’nin var olma mücadelesine destek olmak, kayıtsız şartsız yanında yer almaktır.

Geçitkale Havaalnının, İHA ve SİHA’ların kullanımına verilmesi, Kıbrıs Türk halkının desteğinin bir göstergesi, tarihsel ve kültürel bağlarımızdan kaynaklanan doğal müttefik olmanın da bir gereğidir.

Dün olduğu gibi bugün de, Türk halkı ve Kıbrıs Türk Halkı yan yana mücadelesini sürdürecektir.

Ve nasıl ki geçmişte bir olduk, geleceği de birlikte inşa etmekten başka bir gailemiz yoktur.

Çünkü mücadele, hidrokarbon zenginliklerinden pay almanın ötesinde var olma ve gelecek kavgasıdır.

Yoktur ötesi ve berisi.

Editör: TE Bilisim