Siyasi görüş ayrılıklarının koalisyon hükümetlerinin karakteristik özelliklerinden biri olduğu politikanın doğal sonuçlarından biri. 

Gerek Devlet yönetimine gerekse ülke sorunlarının çözümüne yönelik ortaya konan görüş ve yöntemlerde ortaya çıkan görüş ayrılıkları belirli bir düzeye kadar demokrasinin zenginliği ya da cilvesi olarak da elbette yorumlanabilir.

Siyaseten ideolojik görüş ayrılıklardan öte önyargıların inşa ettiği güvensizlik üzerine kuşak farklılıklarının da eklenmesi ile ağır aksak yol almaya çalışan bir Hükümet, UBP-HP koalisyonu.

Ve elbette her iki parti içerisinde ama özellikle Hükümetin UBP kanadı içerisinde yaşananların da ortaya çıkan mevcut durumda payı büyük.

UBP-HP arasındaki “kimya” uyuşmazlığı kurulduğu ilk günden beri ülkenin 35.nci Hükümetinin ana karakteri olurken siyasi bakış farklılıkları ise bugün gerginlik boyutunda.

Gelenek ile yenilikçi bakış açısı ile birlikte iki farklı kuşağın temsilcilerinin Kıbrıs Türk demokrasisine ve Devlet yönetimine yapacağı katkıların toplum vicdanında umut ile karşılanmasına inat, UBP ve HP’nin “kimya”larının hiçbir zaman uyuşmamasının sonuçlarının şekillendirdiği bir dönemi yaşamakta, Kıbrıs Türk’ü.

Ve adına her ne denirse densin UBP-HP koalisyon hükümetinin ülke sorunları karşısındaki derin görüş ayrılıkları, gerek kuşak çatışmalarından gerekse gelenek-yenilik arasındaki toplumsal olayları ve sorunları değerlendirme farklılığının çok ötesinde.

Ve bugün, Devlet yönetimi ile ülkenin sorunlarının çözümü karşısında bile koalisyon Hükümetinin tarafları ülke menfaatleri ve toplumsal çıkar yerine siyasetten yana tavır ortaya koyarak uzlaşı yerine çatışmadan yana ortaya irade koymakta.

Kabine değişikliğine neden olan olaylar silsilesi karşısında da özellikle UBP içerisindeki sorumlular ve yeni kabinede görev alamayanların erdemden uzak yaklaşımları ile siyasetin çirkin yüzü bir kez daha ülke gündeminde yer alırken tüm yaşananlar karşısında Kıbrıs Türk’ünün siyaset kurumuna karşı ancak UBP-HP Hükümetine güveninde hiçte azımsanamayacak güven erozyonu olduğu da  ir gerçek.

Ve böylesi bir gerçeğin de somut göstergesinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıktan çıkacağı da aşikar.

Özellikle de UBP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısı veya başarısızlığını belirleyeceği de bugün artık tüm çıplaklığı ile ortada.

UBP içerisindeki güç savaşları da artık daha şeffaf ve açık bir şekilde ortadayken koalisyon Hükümetinin büyük ortağını zor ve bir o kadar da sıcak 90 gün bekliyor.

Tam da bu noktada ise UBP içerisinden koalisyon ortağı HP’ye karşı yapılan popülist ve küçük politik hesapların şekillendirdiği siyasi erdemden yoksun saldırılar, Devlet yönetimine, Başbakan Ersin Tatar ile UBP’ye zarar verirken yaklaşan kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kararsız/partisiz oylardan Başbakan yardımcısı Kudret Özersay’a doğru daha fazla oyu kayma eğilimine doğru motive ettiği de ortada.

Ülkenin 35.nci Hükümeti olan UBP-HP koalisyonunun önünde iki seçenek bulunmakta ya siyasete mahkum olarak birbirlerini dövmeye devam edecekler ya da Devlet yönetimine dair motivasyonlarını kısır politik tartışmalara meze yapmayarak ülkeyi yönetecekler.

Ve bugün Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Halkın Partisi (HP) Hükümeti arasında göreve geldiği günden beri varlığını sürdüren görüş ayrılıkları artık kritik bir eşikte.

Editör: TE Bilisim