UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu da, “Anastasiadis’in son liderler görüşmesinde sunmuş olduğu desantralizasyon önerisine karşı bizim pozisyonumuz ne olmalı” konusuna değindi. Hasipoğlu, ilk olarak bugün Pile’de yapılan spor karşılaşmasını anımsatarak, Rum liderin bugün orada olduğunu ve bu karşılaşmanın bir şov şeklinde geçtiğini söyledi.

Hasipoğlu, BM yetkilileri ile ünlü futbolcu Drogba’nın da orada olduğunu ifade ederek, ancak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın katılmadığını ve bunun eleştirilecek bir şey olduğunu çünkü karşıya koz verdiğini ve bu krizi yönetemediğini savundu..

Oğuzhan Hasipoğlu, bu maçın Güney’de yapıldığını ancak bu konunun bir aydır bilindiğini ve önceden girişim yapılması halinde gerekli adımların atılabileceğini belirterek, spora siyasetin karıştırılmasına karşı çıktığını, ama Rumların bunu yaptığını kaydetti.

Rumların bugün de bu krizi lehine kullandığını, aynı olayı Niyazi Kızılyürek konusunda da yaptığını ifade eden Hasipoğlu, Rum tarafının bu konudaki manevraları güzel yaptığını ve siyaseten bir gol yediklerini söyledi.

Hasipoğlu, Rum Lider ile Akıncı’nın şubat ayındaki gayrı resmi görüşmesine de değinerek, burada ortaya konan önerileri değerlendirdi ve buradaki esas önemli noktanın her kararda Kıbrıslı Türklerin onayının gerekmediğini ortaya koyduğunu, yani siyasi eşitlik ve kararlarda etkin katılım aranmaması gerektiği konusunda manevra yaptığını ancak bu konuların uzlaşılmış konular olduğunu vurguladı.

Oğuzhan Hasipoğlu, Rum tarafının her süreçte manevra yaptığını ve yeni tartışma yarattığını, bu aşamada bir çıkmaza girildiğini, Kıbrıs Türk halkının da bu uzlaşmaz tavırdan usandığını belirterek, bunların artık kabul edilemez olduğunu, çünkü Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını eşit ortak görmediğini, siyasi eşitliği vermekten de vazgeçmek istediğini, bir anda 1963 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bozulma aşamasına geldiklerini, uğruna ölünen “federasyon” tezinden üniter devlet pozisyonuna gelindiğini kaydetti.

Hasipoğlu, bu gelişmelere bakıldığında KKTC’nin proaktif olması gerektiğini ifade ederek, bir süre, takvim konusunda ısrarcı olunması gerektiğini, siyasi eşitlik, garantilerin devam edeceği, iki kesimli iki toplumlu bir anlaşmaya taraf olduğunu, ancak Rum tarafının sıfır asker ve sıfır garanti ile gaz konusunda geri adım atacağı konusunda hayal kuranlar varsa buna devam etmeleri önerisinde bulundu.

Rum tarafının tüm süreçlerde cayan taraf olduğunu, bunun her kritik zamanda görüldüğünü, harita verilmesi ve garantileri bile masaya koyduklarını ancak Rum tarafının caydığını ifade eden Hasipoğlu, her şeye rağmen artık masaya oturulacaksa, otururken bir süre ve iki halkın geleceğinin ne olacağını BM’den istemeleri ve müzakerelere ona göre başlanması gerekliliğine vurgu yaptı.

Hasipoğlu, federasyon üzerinden yine görüşmeler başlayacaksa bile bu sürenin en fazla 1-2 ay olması gerektiğini, artık masaya otururken nasıl kalkacaklarını bilmeleri gerektiğini ifade ederek, “Önce halklar, siyasi partiler bir birini tanısın, ona göre bir süreç yaşansın, daha basit çözüm yöntemleri bulmalıyız. Konfederasyon modeli de olabilir. Rumlar da buna itiraz etmemelidir” dedi.

Hasipoğlu, masaya otururken geleceklerinin ne olacağını bilmeleri gerektiğini, geleceklerini teminat altına almaları gerektiğini ifade ederek, “Masa kurulmayacaksa bu statü de kabul edilemez. Yeni alternatif ve öneriler getirmeliyiz. Federasyon paylaşım ve uzlaşı üzerine kurulur. Biz yıllarca bu zoru başarmaya çalıştık. 40 yıldır görüşüyoruz artık gerçekleri konuşmalıyız” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim