Gökçebel, “Liderler öze yönelik tek söz açıklama yapmazken masa başında kendi toplumlarını oyalamaktan ve ‘efendilerine’ hizmet edecek davranışları göstermekten öteye gidememektedirler” iddiasında bulundu.

Gökçebel, “Olası bir antlaşma, normalleşme ve ortak bir vatan yaratma olgusu dışında hiçbir yolun adada yaşayan halkların çıkarına olmayacağı bilincinden yoksundurlar” dedi.

Kıbrıs sorununun “Büyük Ortadoğu”nun bir parçası konumuna getirildiğini savunan Gökçebel, sorunun, gazın, petrolün, ticaretin sorunsuz yapılması ve büyük devletlerin çıkarları meselesine dönüştürüldüğünü iddia etti. Gökçebel, adanın her iki bölgesinde de uygulanan politikalar ve dayatılan paketlerle halkların boğazının sıkıldığını ileri sürdü.

Gökçebel, Türkiye ile TC Lefkoşa Elçiliği’nin Kıbrıs ile ilgili bildik tutumunda bir değişiklik olmadığını savundu.

Görüşmelerle çözüme ulaşmanın mümkün olmadığını ve liderlerin görüşüyor gibi masada bulunduğunu iddia eden Gökçebel, “Güven yaratmak için kapıların açılması, geçişlerin serbest bırakılması, soygun sigorta sisteminin kaldırılması dahil toplumların günlük hayatına doğrudan etki edecek yüzlerce pratik uygulama varken Maraş’ın açılması, mayınların temizlenmesi gibi görünmeyen ve en az Kıbrıs sorunu kadar çaba isteyen konular gündeme getiriliyor... Bunlar, Kıbrıs sorununu yeni bir raya sokmak için ortaya atıldı” dedi.

Gökçebel, şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ta toplumların arzuladığı çözüm istenmemektedir. Halkların buna müsaade etmemesi, dur demesi zamanı gelmiştir. Sn. Anastasiadis ve Sn. Eroğlu dalga geçmeyi bırakmalı ve adamızda kalıcı bir barışı tesis edecek ön antlaşmaya odaklanmalıdırlar. Eğer odaklanamıyorlarsa da koltuk doldurmaya devam etmemelidirler.”

Tahir Gökçebel, müzakerecilerin “tecrübe kazanmak” gerekçesiyle Güney Afrika’ya gidecek olmasını da eleştirdi. 
Editör: TE Bilisim