Bugün doğacak olan, 20 yaşında, takvimler 2040’ı gösterdiğinde.

20 sene sonrasına, geleceğe mektubumuz olsun, yazılanlar.

2020’den bir beklentisi yok Kıbrıs Türk’ünün.

Karnı tok boş laflara, havada kalan klişe dileklere ve bahanelere.

Ama umudu var gelecekten.

2040 yılını gösterdiğinde takvim yaprakları;

Yollarda ölmek kaderimiz olmasın.

Çözüm çok yakın diye umut tüccarlığı yapan da olmasın.

4 can alan sel sularının otobanda işinin ne olduğunun teyide muhtaç olmadığı ama  sel sularına kapılan aracın korkuluk olmayan yerden yuvarlandığının teyide muhtaç olduğunu açıklayan Bakanlar olmasın.

Devlet hastanelerinden yetersiz hizmetten dolayı hastalar özel hastanelere gönderilmesin, 2040 yılı geldiğinde.

Ve bugünün yeni doğmuşları, 20 yaşına bastığında, Devlet kaynaklarının Bakanların imzası ile  “devletin hizmet vermekte yetersiz kalması !” oyunu üzerinden hortumlanarak birilerinin cebine aktığını görmesinler.

Anlatsınlar yarının gençleri övünerek, Devlet kaynaklarını hortumlayanların ve bu oyunun bir parçası olan herkesin nasıl önce kamu vicdanında sonra da yargı önünde hüküm giydiklerini.

Anlatsınlar, Kıbrıs Türk’ünün iradesi ve inadı ile “temiz eller operasyonu” ile vatan topraklarının nasıl kurtarıldığını ve kendilerine yaşanılacak bir memleketin nasıl bırakıldığını.

Ve yarının gençleri, kısır siyasete, üretmeyen politikacıya karşı Kıbrıs Türk’ünün var olma savaşını nasıl kazandığını da anlatsınlar, 2040 yılı geldiğinde.

Sen, biz, hain, Rumcu, faşist, statükocu ve benzer sıfatlar ile siyasi partileri yönetenler tarafından bölünmesin, Kıbrıs Türk’ü.

Önyargılar ve peşin hükümler ile kimse yargılanmasın, toplum vicdanında.

“Çözümsüzlük çözümdür” siyasetini sürdüren Rum tarafının “kedinin kuyruğuna bağlı maşşapa” gibi peşinden koşmayı bıraksın Kıbrıs Türk solu.

“Çözüm siyaseti” üzerinden umut tüccarlığı yapanların, yarının gençlerinin zamanını ve duygularını sömürmediği bir yıl olsun, 2040.

Kıbrıs Türk sağı da, sürdürülebilir eşit yeni bir ortaklık için irade ve politika üretsin mesela.

Fakat en önemlisi, Hükümetlere yön veren herkesin, tüm seçilmişlerin, Kıbrıs Türk’ü için canla başla çalıştığını ve ürettiğini yaşasın yarının gençleri.

Yaşasın ki 2020 yılının gençleri gibi, umutsuzluk ve çaresizliğin esiri olmasın 2040 yılında 20 yaşına girecek olan genç kuşaklar.

Hak ettiği sağlık hizmetlerini Devlet eliyle alabilsin.

Eğitimde fırsat eşitliği olsun ve Devlet özel kolejlerin müfredatını denetleme iradesini gösterebilsin.

“Koltuktan güç alan değil, koltuğa güç veren” seçilmişler ve atanmışlar kaderi olsun, 2040 yılında 20 yaşına basacak olan gençlerimizin.

Devletin himayesinde tarım ve hayvancılıkta üretime teşvik edilsin mesela insanımız, üretmemeye değil.

Üretmeme üzerine kurulan düzen ve statüko geride kalsın.

Değişsin Kıbrıs Türk’ünün kaderi ve esiri olmasın alışılmış çaresizliğin, bugünün doğmamışları yarının gençleri.

“İnsan, Devlet içindir” anlayışı yerini “Devlet, insanı içindir” prensibine bıraksın.

Ve siyaset ile Devlet yönetiminin temel felsefesi olsun “Devlet, insanı içindir” prensibi.

Siyasi görüşü ne olursa olsun tarihine, milli kimlik ve kültürüne yabancı olmasın, yabancılaştırılmasın 2040’ın gençleri.

Ama dünya ile de birlikte de yürüsün, geleceğimiz olanlar.

Sürdürülebilir bir çözüm ve yeni bir anlaşmanın önünde tarihine, milli kimlik ve kültürüne sahip çıkmanın engel olmadığını yüreklerinde yaşasınlar.

Utanmasınlar büyük dedelerinin Anadolu ile birlikte omuz omuza direnmesinden ve her türlü bedeli ödeyerek ortaya koydukları mücadeleden.

Kızsınlar ve hesap sorsunlar bugünün seçilmişlerine, görevi Kıbrıs Türk’üne hizmet etmek ve Devleti tüm kurumları ile yaşatmak olduklarını bilerek.

Unutmasınlar, bugün bizleri umutsuzluğa ve çaresizliğe mahkum ederek, Devleti aciz durumuna düşürenleri.

Unutmasınlar ki, benzerleri türemesin.

Türemesin ki kaderleri bizim gibi olmasın yarınlarımızın.

Kıbrıs Türk toplumunun geleceği, daha doğmamış yarının gençlerine karşı ödevimiz ve borcumuz olsun, bugünü yaşayanların kaderini yaşamamaları için inanç ve umudumuzu sürdürmek.

“SILA 4” ruhunun bu toprakların çimentosu olduğunu öğrensinler.

Acısı ve tatlısı ile, yanlışı ve doğrusu ile, bu toprakların derdine çare olacak olanın yine bu toprakları olduğunu unutmasınlar.

Ve vatan veya memleket dediğimiz kutsal topraklarımıza yabancılaşanların, sorunlarımıza ne merhem ne de çare olmayacağını da bilsinler.

Çünkü çare vatan toprağındadır, umudumuzu kesmediğimiz, memlekettedir.

Ve 2020’nin ilk günlerini yaşarken bizler, hoş geldiniz aramıza.

Ve inanın ki sizlere verdiği umut ile geleceğe mektubumuz olsun kalemimizden dökülenler.

Umut ile, inanç ile, her şeye rağmen sizlerle birlikte , hoş geldin 2040.

Editör: TE Bilisim