Koronavirüs salgınına karşı Devlet eliyle alınan önlemler ve kısmi sokağa çıkma yasağı, salgının toplum sağlığını ne oranda tehdit ettiğinin de bir kanıtı.

Sağlık alanında mücadele devam ederken, Hükümet ülke ekonomisine dair  önlemlerini almaya devam ediyor.

“Evde kalma ve kararlara uyma” bilinci yeterli olmasa da, günden güne artarken tıp insanları salgının sonuçlarının Kuzey Kıbrıs’ta bugünden sonra görüleceğine dair uyarıları da devam etmekte.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Başbakan Ersin Tatar’ın, Sağlık Danışma Kurulları gibi Ekonomik Danışma Kurullarını da ayrı ayrı oluşturmaları koronavirüs ile mücadelenin iç siyaset malzemesi yapılmaya devam edildiğinin bir göstergesi.

Her şeye rağmen, UBP-HP Hükümeti kendi içerisindeki görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakarak salgın karşısında mücadele kararlılığını sürdürmekte.

Ülke ekonomisinin iki lokomotif ekonomik alanına dair de önlemler ilgili Bakanlıklar tarafından uygulanmaya başlanması, sevindirici olmaktan öte toplumsal umudu artıran bir olgu.

Turizm bakanlığı, sektörün salgın sonrası yaşayacağı ekonomik sorunlara dair çalışmalarını sürdürürken Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı da eğitim ve özellikle yükseköğretim alanına dair tedbirlerin alınmasında lokomotif görevini yerine getirmekte. 

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı tarafından yapılan girişimler sonucunda BRT ile işbirliği içerisinde hareket edilerek, Türkiye’de EBA TV üzerinden başlayan uzaktan eğitim projesinin bir bacağı olarak Lise yayınlarının, BRT 2 kanalından da yayınlanması için çalışmaların tamamlanması, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığının ödevine çalıştığının ve sorumluluğunun bilinci ile hareket ettiğinin bir göstergesi.

Yükseköğretim alanına dair alınacak tedbirlerin neler olduğu ve çalışmaların ne noktada olduğu ise üniversiteler tarafından yakından takip edilmekte.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığının, YÖDAK ve tüm rektörler ile birlikte ortak akıl çerçevesinde girişimleri yükseköğretim alanında memnuniyet yaratmakta.

Ancak her şeye rağmen, 2020 yılı eğitim’de özellikle de yükseköğretim alanında kayıp yılı mı olacak kaygıları varlığını sürdürmekte.

Sağlık ve Ekonomi Danışma kurullarında yaşanan iki başlılığın, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile YÖDAK arasında yaşanma olasılığı ise üniversitelerin sürece dair kaygılarını artıran unsurların başında gelmekte.

Olağanüstü zamanlarda olağanüstü kararların alınması gerekliliği bir yana ülke yükseköğretim alanının koronavirüs salgınının yaratacağı ekonomik buhranı en az zarar ile geride bırakması için tüm kesimlere, özellikle Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile YÖDAK’a önemli görevler düşmekte.

Ve görevden öte, Devlet’e karşı bir ödev ve toplumsal bir sorumluluk ile uyumlu hareket etmeli tüm kesimler.

Memleket dediğimiz bu topraklara yabancılaşanlar ile birlikte ortaya çıkan çözüm önerilerinin yarardan öte zarar verdiğini bir kenara not ederek, yükseköğretim alanının en az zarar ile yaşanan süreci geride bırakmasının stratejik önemi de asla unutulmamalı.

Ve unutulmamalı ki, Devlet ve kurumlarını yönetenlerin görevleri cezalandırmaktan öte, eğer varsa eksik ve yanlışları düzelterek yardımcı olmak olmalı.

Ve tüm üniversitelerimizi korumak, birincil görev olmalı.

Özellikle de yaşanan böylesi olağanüstü zamanlarda.

Çünkü olağanüstü zamanlar, tarihsel görev ve sorumlulukları da dayatmakta.

Devlet ve insan için.

Editör: TE Bilisim