Seyahat harcamaları ise yüzde %7 ‘likbir artışla 875 milyar Euro’ya ulaşmıştır. 2012 yılında devam eden küresel ekonomik krize rağmen turizm sektörü büyümeye devam etmektedir. Turizm sektörü dünyada 220 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlaması ve yılda yaklaşık 6 trilyon dolar harcamayla en büyük sektörlerden biridir. Sektör ülke ekonomilerine doğrudan gelir sağlaması yanında yaklaşık 50 yan sektörü de etkilemekte , GSYH ve ödemeler dengesine olan pozitif katkısının yanında ülkelerin ekonomik kalkınmasında da önemli rol üstlenmektedir. Turizm sektörü dünyada küresel ekonomik krizlerden olumsuz etkilenirken KKTC’de olumlu gelişmeler yaşanmıştır.

2012 yılında Turizm sektörünün GSYH’ya katkısı 530 milyon TL’ye ulaşmıştır. 2009 yılında sektörün GSYH’dan aldığı pay yüzde 5,2 iken bu oran 2012 yılında yüzde 6,3 olarak gerçekleşmiştir. Böylece 2011 yılında yüzde 8 oranında büyüyen sektör 2012 yılında yüzde 21 oranında büyümüştür. 2013 yılında ise yüzde 28 büyüme beklenmektedir.

İLk 2 paragrafdan da anlışılacağı üzere turizm sektörü dünya ve bizim için artık vazgeçilmez ve yaşamsal bir olgudur. Son yıllarda ülkemizde yaşanan turizm sektörü gelişimi artık ülkemizde devamlılığı olabilecek sağlam bir temele oturabilen bir ekonomik sistem olduğunun ısbatıdır.

Turizm sektöründeki yükseliş trendimiz çok hassas ve kırılgan bir şekilde yükselmeye devam ediyor. Geçen hafta yayınladığımız 2013 Ocak-Temmuz istatistiklerinde de görüleceği gibi 2009’dan bu yana her ay bir önceki senenin istatistiklerinden daha iyi bir istatistik yaparak yolumuza devam ediyoruz. 2013-14 rezervasyonlarına baktığımızda da bu yükselişin 2013’ün sonuna ve 2014’ün üçüncü yarısına kadar yükseleceğini şu anda rezervasyonlardan görebiliyoruz. Bu trendin düşmemesi için bugünlerde yaşadığımız mali kısıtlamaların 2014-2016 turizm stratejilerinin ve hatta reel sektör stratejilerinin en hafif şekilde yansımasının büyük önemi vardır. Eğer hükümetin mali kıstlamaları turizmdeki gelişim ve ülkemiz için önemi anlaşılmadan uygulamaya konulursa 2014 yılı için riske girecek olan tur operatörleri, otelciler ve havayolu şirketleri şu andaki mevcut öngörülebilir risk ortamını kaybedeceklerinden, risk almakta zorlanacaklar ve sektör şu andaki gelişmesini kaybedecektir. Bu şu andaki konjonktür ve gelişme turizm sektörü ve geneli için konuşacaksak KKTC ekonomisi için belki de en büyük fırsattır. İlk kez dış bir etken olmadan kendi yağımızla kavrularak yerli sermaye, yerli otelciler sinerji yaratarak böyle bir ülkesel fırsat yakaladık. Bu fırsatı değerlendirmek veya değerlendirmemek her ne kadar da siyasetçilerin ve üst düzey bürokratların girişimleri ile belirlenecekse de bu, sektörün lobi faaliyetlerine de bağlıdır. Bu fırsat kaçırılmaz ve bu kriz doğru şekilde yönetilirse 2016 yılında 1 buçuk milyon turist bu adada olabilir. 2009 yılından bu yana turist sayımızı yüzde 100 artırdıysak 3 yılda da 1 buçuk milyon turiste ulaşmamız hayal değildir. Bu da bizim bütçe açığımıza denk bir turizm geliri demektir. Yukarıdaki vizyonun hayal olmadığını ısbatlanmıştır 2013 sonuna kadar villaları da katacak olursak 850-900 bin turist ağırlıyacağız biz bu rakamları 2009 yılında telefuz ettiğimizde yüzlerde gülümsemelere yol açıyorduk fakat şimdi herkes son dönemdeki gelişimi kabul ediyor.
En basit ve en kolay kanıt isteyenler Lapda bölgesine gidip oranın 5 yıl önceki halini hatırlıyarsk orda bir kahve içsinler.

2014 yılı Bizim hedeflerimize ulaşmamız için de çok kritik bir yıl olacak. 2009-2013 döneminde turizmin temel sorunlarını ele aldık ve bu temel sorunları çözmeye çalıştık. Yapısal sorunlarımızı çözmek için farklı alternatif projeler geliştirdik ve bu stratejilerle her yıl bir önceki yılın bütün rekorlarını kırmaya devam ettik. Bütün bu başarıların devam edebilmesi için 2014-2016 yıllarının gerek pazarlama gerek planlama stratejilerinin en erken zamanda bütün tur operatörlerine ve otelcilerimize, dolayısıyla da sektöre duyurulması gerekmektedir. Bunun altında yatan en önemli motivasyon uzun süreli stratejilerin devlet katında planlandığını sektöre ve yabancı yatırımcılara göstermektir. Yabancı yatırımcıları ve sektörün önünü görmesi için devlet ve hükümet bunu yapmalıdır. Bu da turizmin devlet politikası olması yoluyla mümkündür. Bu bağlamda turizm örgütü ve turizm master plan acilen devreye girmeli turizmin gelişmesi siyası gelişmeler ile sekteye uğramamalıdır. Turizmin ekonomik, sosyal ve kültürel pozitif etkileri ancak bu yolla halkımıza gerçekten ulaşabilir.

2014 de bizi bbekleyen en büyük risk Devletin ve siyasetin özellikle mali kıstlamalrı dizayn eden karar vericilerin bu gelişmeyi görmezden gelerek turizmin ekonomik getirilerini Anlayamamamalarıdır. herkes bilmelidir ki Bu şekliyle gidebilmemizin artık ihtimali kalmadı. Şu andaki turizm sektörünün 20 değişik ülkeden turist alan ve çoğu Avrupa ülkesi olan 20 farklı pazara reklam yapan bir sektör konumuna geldik. Bunun avantajları olduğu kadar maalesef dezavantajları da var. şu andaki konumu ile genel koordinasyon eksikliği tam manası ile çözülemezse turizm sektörünün bir ayağı her zaman eksik kalacaktır. Büyüdük sonra da ülkesel kırılganlığımız ve riskler daha da büyüyecektir. Böyle bir büyüme trendi sürecinde geriye 2008-2009’lara dönmek artık mümkün değildir. Bunun birçok zararını görürüz. Örneğin İskandinav pazarını açmak için 3 yıldır verdiğimiz çabalar bu pazarlardan geri çekilme ile çok ciddi bir güvensizliğe yol açacaktır.Bu güvensizlikle de şu anda başardığımız “Kuzey Kıbrıs” markasını o ülkelerde tutundurmamız en az 5 yılımızı alır. Özetle turizmimizin şu andaki noktasından 6-7 yıl geriye çekmek gerçekten çok dramatik olur. Güney komşularmızıza karşı kazandığımız bütün mevzileri tek tek geri vermek olur bizi uzun bir boşluğa iter. 

HABERDAR
Editör: TE Bilisim