Mağusa Türk Gücü ve Nea Salamina takımları arasında iki toplumlu Pile Köyü’nün sınırları dışında gerçekleştirilen futbol karşılaşması çerçevesinde köyün statüsüne ve yaşananlara ilişkin ortaya çıkan söylemler nedeniyle Bakanlığımız bazı hususlara açıklık getirme ihtiyacı duymuştur.
 
Bilindiği üzere, Pile Köyü Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların birlikte yaşadığı özel statüye sahip bir köydür. Pile Köyü’nde Kıbrıs Türk halkının yerel yönetimi ile Kıbrıs Rum halkının yerel yönetimi ayrı olup, temsilcileri kendi toplumları tarafından ayrı ayrı seçilmektedir. Köyde Kıbrıslı Türklerle ilgili vuku bulan herhangi bir olayda Kıbrıs Türk Polisi, Kıbrıslı Rumlarla ilgili bir vakada ise Kıbrıs Rum Polisi yetkilidir. İki toplumun bireylerinin de taraf oldukları olaylarda ise iki tarafın polis otoriteleri BM Barış Gücü gözetiminde birlikte müdahalede bulunmaktadırlar. Hatırlanacağı üzere, Pile köyünde yasa dışı faaliyetlerde bulunan kumarhanelere iki tarafın polisi ortak bir operasyonla müdahale etmişti. Ayrıca, belediye ve diğer kamu hizmetleri her iki tarafın ilgili makamlarınca yürütülmektedir. Ara bölgede olmakla birlikte ara bölgenin genelinden farklı olarak, Pile köyü BM Barış Gücü kontrolünde değildir. Bu çerçevede, BM Barış Gücü Pile köyünde sadece gözlem ve irtibat (liaison) görevi yapmaktadır.
 
Hal böyleyken, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum sporcu ve izleyicilerin birlikte yer alacağı bir organizasyonda, güvenliğin ilgili tarafların polisince sağlaması gerekirken, BM’nin yeterli güvenliği  sağlayamayacağı gerekçesi ile maçın ara bölgedeki stadyumda değil de Güney’de kalan bir stadyumda oynanması hususundaki ısrarı kabul edilmez bir tutumdur. Bununla birlikte BM’nin Pile’nin güvenlik sorunu yaşanan bir yer olduğu algısını yaratması da en basit anlamda sorumsuz bir davranıştır.
 
Maalesef son zamanlarda BM Barış Gücü’nün ara bölgeye ilişkin hususlarda sergilediği taraflı tutumun artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Bu yanlı tutum hem BM Barış Gücü’nün kendi misyonuyla çelişmekte hem de iki halkı yakınlaştırma amacıyla düzenlenen bu tür etkinliklerin ruhuna ters düşmektedir.
 
Yaşanan gelişmeler, Kıbrıs Türk tarafı olarak bir süredir BM Barış Gücü’nün görev yönergesi ve işlevlerinin adadaki mevcut realiteler ışığında gözden geçirilmesine ilişkin tutumumuzun ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

Editör: TE Bilisim