Serdar Denktaş'ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle: 

Üzülerek görmekteyim ki bu zor dönem içerisinde birbirimize daha da kenetleneceğimize maalesef birbirimizle uğraşmaya, giderek artan bir trend ile devam ediyoruz.

Bunun ana nedeni hükümetimizin olayın bütününe bakmak yerine değişik kesimlerin sorunlarına cevap vermek adına ürettiği kararlar olmuştur. Erzak yardımı dağıtımının bile organize edilerek tek bir merkezden sağlanmamış olması " komşum aldı ben alamadım" şikayetlerini ortaya çıkarmıştır.

Kimisi daha önce var olan kârından zarar ettiği için, kimisi iflasa sürüklenecek bir zarar içine girdiği için, kimisi evinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olmadığı için şikayetçidir.

Gerçek şu ki bu süreçten her fert ve kesim zararlı çıkacaktır.Hükümetin görevi, bu zararı en alt seviyeye çekmek için çareler üretmektir. Güçlü bir mali imkana sahip değiliz Devlet olarak. Ta başından bu gerçekten hareket ederek ve en azından bir süre daha dış kaynak gelmiyeceği ihtimalini de göz önünde bulundurarak hareket etmeliydik. Maalesef elimizde bulunan 1.5 milyarı israf ederek yola koyulduk.

Hükümet başlangıçtan itibaren düşen devlet gelirlerini daha da azaltmamak için ne yapabileceğini düşünerek yola çıktı. Oysa kendisine bu gelirleri sağlayan kesimlerin geliri tamamen durmuş veya çok aşağılara inmiş durumda. Dolayısıyla kazanıp, "ortakları" konumundaki devlete pay verme imkanları yok.

Demek ki önce devlet'e kaynak sağlayan kesimlerin durumu ele alınmalıydı. Peki ama devletin ortak olduğu bu kesimlerin kimden kazanç elde ettiğine bakmamız gerekmezmi? Onlara da parayı getiren ve kar etmelerini sağlayan turist hiç kalmadı, çok azalan ama halen var olan öğrenciye kendi ülkesinden para gönderilemediği için onlarda zorda, ve emeğini satarak kazandığını piyasaya akıtan kendi insanımız.

Hepimiz evde kapalı olmak durumunda olduğumuza göre,emek satıp kazandığımızı harcayamayacağımıza göre, bu noktada artık Devlet babanın devreye girmesinden başka çare yoktur.

Buraya bir dipnot düşelim. Yukarıda izah ettiğim çemberi düşünecek olursak aslında hepimiz birbirimizle ortak konumdayız. Bu nedenle birbirimizle çekişmek yerine kolkola girerek bu zor dönemi atlatmamız gerekmektedir.

Ve gelelim önerilere. Bu noktada unutulmaması gereken OLAĞANÜSTÜ DURUM ilanının bu kararları yürürlüğe koymak için şart olduğudur.

DEVLET HANE GİDERLERİNİ DÜŞÜRMELİ

1- Tüpgaz üzerindeki FİF sıfıra, toptancı ve bayi kârı minimum seviyeye indirilmeli.

2- Elektrik ücretleri 60 kuruş civarına indirilmeli

Burada temel konu elektriksiz kalmamaktir. Vatandaşta elektrik ucuzlasa bile tasarrufu elden bırakmamalıdır.

Kurumun yakıt depolarının dolması 75 milyondur.Bu devlet tarafindan karşılanmalı dır. 60krş/kw den verilecek elektrik nedeniyle ortaya çıkacak zarar üç aylık 75 milyondur. Devlet elinde bulunan 1 buçuk milyarın 150 milyonunu buraya harcamalıydı.

3- Bankalarda var olan mevduat ve kredi faizleri 14 Mart itibarı ile dondurulmalıydı.

Ekonomik çark durmuş vaziyette.Böylesi bir ortamda çark yeniden dönmeye başlayıncaya kadar borçluların daha da zorlaşacak bir ortamda faiz yükünü kaldırması mümkün değildir.

Bu uygulamadan dolayı bankaların 100 milyon civarında oluşacak kaybı devlet tarafından peşinen verilebilirdi. Günlük işlemlerin durması nedeniyle bankaların bir ek zararı ortaya çıkacaktır. Bu zarar da vergi mahsuplaşması yolu ile giderilebilir.

Mevduat sahibinin de zararı 14 mart tarihinde var olan ana para artı faizinin üstüne üç ay faiz almaması olacaktır. Sadece aldığı faizle geçinenler ise az sonra değineceğim "hane katkısı"ndan faydalanabilecektir.

4- Kira ödemeleri üç ay boyunca durdurulmalıdır.

Konut, çalışmayan işyerleri, öğrenciler ve gündelikçi çalışanların en büyük sorunu olan konu budur. Kredi alarak yaptığı emlakı kiralayan mülk sahibi üç ay kira almayacağı için taksit odemeyecek ama o da madde 3 ten faydalanacağı için bu kendisine büyük bir sorun yaratmayacak.

Sadece kira geliri ile geçinen mülk sahibi az sonra değineceğim "hane katkısı"ndan faydalanabilecek.

5- Gerek işadamlarımızın gerekse çocuğu yurt dışında tahsilde bulunan insanımızın yurt dışı mükellefiyetleri vardır.

Bu mükellefiyetler devlet tarafından karşılanarak ilgili şirket veya kişi devlete borçlandırılacaktır.

6- Belediyelerden kaynakta yapılan su kesintisi üç ay süre ile yapılmamalı vatandaşa yansıyan su ücreti 1TL/ ton aşmamalı.

Bu süreç ancak muhtarlar ve belediyelerin bilfiil işin koordinasyon işini üstlenmesiyle aşılabilir. Bu nedenle belediye katkılarından kesinti yapmak değil var olan kesintileri de iptal etmek gerekir. Bunun karşılığı olarak belediyeler de rutin işlerinin dışında her hane hakkındaki doğru bilgiyi muhtarlar vasıtası ile derleyerek merkezi hükümete ulaştırma ve merkez tarafından verilecek sair görevleri yerine getirme mükellefiyetini üstlenecektir

7-kamu veya özelde çalışan her fert 4000tl maaş ( bu rakam daha farklı olabilir) alacaktır. Muhtarlardan gelecek bilgiler doğrultusunda kamu veya özel şirketlerden evine maaş girmeyen her 4 kişilik hane için yine 4000 tl verilecektir..

8- Üç ay boyunca Sosyal Sigorta/İhtiyat Sandığı primi kesilmeyecek ancak bu süre çalışma süresi olarak sayılmayacaktır.

9- GSM Şirketlerinden alınan devlet payı üç ay süre ile ertelenecek, şirket karları minimize edilecek ve vatandaşın çok daha ucuz internet kullanımına imkan sağlanacaktır.

1 BUÇUK MİLYAR İLE BUNLARIN TÜMÜ YAPILAMAZ

Bu doğrudur. Devletin elinde var olan rakamdan peşinen ödenmesi gereken yerler Bankalar ve Elektrik kurumudur.

DEVLET GELİRLERİ SIFIRLANACAKMI?

Devlet gelirleri sadece çalışan sektörlerden alınacak olan vergi ve KDV olacaktır.

Vatandaşa düşen görev harcadığı her kuruşun fatura veya fişini alarak devletin KDV alacaklarını alabilmesini sağlamaktır.

Bu saydıklarım bizi ancak üç ay idare eder. Hükümet edenler bu üç ay içinde sadece dış kaynak bulmak için uğraş vermelidir.

1 BUÇUK MİLYAR YETERLİMİ?

Bu operasyonun tümünü gerçeklestirmek için bir buçuk milyar yeterli değildir.

Bu maksatla devlet iç borçlanmaya gitmek zorundadır. Vatandaşı açlığa mahkum etmek yerine devletin borçlanması doğru olandır.

HER FERT BİR MİKTAR MAĞDUR OLACAK

Tüm dünyayı saran bu illet eninde sonunda geçecek. Önemli olan sonrasıdır. Bu önerilere her kesimden tepki gelecektir. Bu arkadaşlara tek bir sözüm olur

ŞİMDİ BİRAZ KAYBETMEYİ GÖZE ALMAZSAK, SONRASINDA KAYBEDECEKLERİMİZ ÇOK DAHA BÜYÜK OLUR.

Ekonomimizin yeniden toparlanması uzun bir süre alacaktır. Pandemi sonrasında hayt yavaş yavaş rayına oturacak, işyerleri çalışmaya başlayacaktır.

Ancak ülkemizin ana gelir kaynağı olan turist ve öğrencinin gelişi zamana yayılacaktır.

Yaşanmakta olan bu zor dönem bir fırsat haline dönüştürülebilir.

Hemen herkesin şikayet etmekte olduğu adaletsizliklerin, uygulamaların ilişkilerin; vergi düzenlemesinden tutun devlet yönetiminin her kademesindeki aksaklıkların da giderilebileceği yeni bir döneme yelken açmakta, hiçbir aksikiğe dokunmadan statükoya geri dönüş yapmakta halkımızın elinde.

Herşey bu zor dönemde alınması geteken karaların alınmasına, atılacak adımların doğru atılmasına bağlı.

İnşallah bu kez, dünyada olacak değişimleri yakınen izleyerek ayak uydurur ve geride kalmayız..

Editör: TE Bilisim