Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) yıllardır liyakat ilkesini yok sayan, 'senin adamın',
'benim adamım' anlayışı ile birçok kurumun maalesef batırıldığını belirterek, Doğu Akdeniz
Üniversitesi'nde yaşanan son gelişmelerin de aynı zihniyetin ürünü olduğunu vurguladı.
DAÜ'de yaşanan son kavganın da hükümet partileri arasındaki partizanlık yarışı ile
'senin dediğin mi yoksa benim dediğim mi olacak' kavgası olduğuna dikkat çekilen
açıklamada, bu olaylara zemin hazırlayan esas sorumluların ise yıllarca hükümette olup
Üniversiteyi özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturacak olan yasayı hayata geçirmeyen
siyasi partiler ve yönetime geldiğinde yasanın geçmesi için gereken girişimleri yapmaktan
vazgeçen DAÜ yöneticileri olduğu belirtildi.
TDP açıklamasında şunlara yer verildi: "DAÜ’de yaşanan gelişmeler kimse için yeni
bir durum değildir. Maalesef uzun yıllardır, ülke genelinde olduğu gibi, iktidarı elinde
bulunduran belli kesimler, iktidar olanaklarını bireysel, zümresel ve partisel menfaatler için
kullanmaktadır. Liyakat ilkesini yok sayan, senin adamın benim adamım paylaşımı anlayışı
içinde atamalar yapılmaktadır. Bu yaklaşım ve anlayışla yıllardır bir çok kamu kuruluşu
batırılmış bir çoğu ise batma noktasına getirilmiştir.
DAÜ'de yaşanan son gelişmeler de parti içi ve hükümet partileri arasındaki pozisyon
paylaşma kavgasının su yüzüne çıkmış şeklidir. Sıkıntı da hukuk danışmanı ve genel
sekreterlik mevkileri için yapılan-yapılacak istihdamlardan baş göstermiştir. İstihdamların
liyakata göre yapılması gerekirken, yine senin adamın, benim adamım kavgası
yapılmaktadır.
TDP olarak yıllardır vurguladığımız en önemli nokta, DAÜ'nün, ne siyasi partilerin, ne de üniversite içindeki yönetici zümrenin çiftliği olarak kullanılmamasıdır. DAÜ halkın
üniversitesidir ve hem hükümette bulunanlar, hem de DAÜ’de yönetici olanlar bu bilinçle
kurumu yönetmeli ve tüm atamalar da liyakata dayalı yapılmalıdır.
DAÜ’nün demokratik ve özerk bir yapıya kavuşabilmesi ve böylelikle bireysel,
zümresel ve partisel çıkar ilişkilerinin kurbanı olmasının önüne geçilebilmesi için, uzun
yıllardır gündemde olan Yasa Tasarısı maalesef hala daha hayat bulmamıştır. Üzülerek
görmekteyiz ki, gerek ülkede, gerekse DAÜ’de yönetime gelenler yönetimde olmadıkları
dönemde ısrarla savundukları yasa taslağını unutmakta ve mevcut yasanın eksikliklerini
kötüye kullanmaktadırlar veya kötüye kullanılmasına sessiz kalmaktadırlar.
2013 Temmuz seçimlerinden sonra Hükümete gelen CTP–DP ve ardından CTP-UBP
hükümetleri söz konusu yasa değişikliğine hükümet programlarında 3 ay içinde
gerçekleştirilecek işler arasında yer vermelerine karşın, bir çok vaatlerinde olduğu gibi bu
konuda da başarısız olmuşlardır. Ardından gelen UBP-DP hükümetinde ise konu tamamen
gündemden düşmüştür. Yeni DAÜ yönetimi ise yasanın takipçisi olmamıştır.
10 yıllardır, aynı tartışmaları tekrar tekrar yaşayıp bir çok konuda olduğu gibi
maalesef bu konuda da bir arpa boyu yol alınmamıştır. Bu süre içinde değişen sayısız DAÜ
yönetimi ve UBP, DP, ve CTP arasında paylaşılan hükümetler olmuştur.
Ülkede artık bu kısır hükümetçilik ve muhalefetçilik oyunlarından vazgeçme zamanı
çoktan gelip geçmiştir. Toplum yararına iş yapmamız, küçük de olsa ileriye doğru adım
atmamız gerekmektedir. TDP olarak, tüm paydaşları demokratik, özerk, katılımcı, şeffaf ve
hesap verebilir bir DAÜ için samimi bir şekilde çalışıp sonuç almaya davet ediyoruz. Bunu
başaramazsak, bireysel, zümresel ve partisel çıkarları ve menfaat paylaşımını genel
toplum yararı için ortak akıl ve siyasi kararlılık yoluyla geride bırakamazsak, benzer
sıkıntıları tekrar tekrar yaşamaya devam edeceğiz.
DAÜ, Kıbrıs Türk Toplumu için hayati bir kurumdur. TDP olarak her zaman olduğu
gibi tüm gücümüzle bu kurumumuza sahip çıkmaya çalışacağız."
Editör: TE Bilisim